Ertuğrul Özkök, "Pazar Mektubu" başlığı altında, yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazısında bugün, Kim Kardashian’ın poposunun yer aldığı Interview dergisinin kapağına değindi. Fotoğrafın bir kısmını kestiğini belirten Özkök, "Biz artık, milli hassasiyetlerini üç beş kişilik kasaba sivil toplum cemaati haline getirdiğimiz muhafazakâr bir ülkede yaşıyoruz" yorumunu yaptı.
“GYY”, “Genel Yayın Yönetmeni” unvanının kısaltılmışı…
Yazının alternatif bir başlığa da var.
“Bu popoyu neden yarım kestim…”
Veya şunu da diyebilirdim:
“Başyazıdaki poponun hukuk savaşı…”
Neyse şu pazar günü sizi fazla merakta bırakmadan konuya gireyim.
Yıllardır ilgiyle izlediğim bir dergi var.
“Interview…”
1969 yılında Amerikalı sanatçı Andy Warhol ve İngiliz gazeteci John Wilcock tarafından kuruldu.
Bu derginin takma adı “Pop’un Kristal Topu’dur…”
Dergi 53 yıldır pop ve sanat dünyası ile ilgili çok ilginç mülakatlar yayınlıyor.
Ama belki de hiçbiri bu ay yayınlanan kapağı kadar sosyal medyada konuşulmadı.
Çünkü derginin kapağına baktığınızda muazzam bir popodan başka bir şey görmüyorsunuz.
Hem de tamamı görünen çıplak bir popo…
Kim Kardashian’ın poposu…
Yanılmıyorsam o popoyu bugüne kadar ilk defa tam haliyle çıplak görüyoruz.
Tabii siz burada o popoyu tam görmüyorsunuz. Onun nedenini de anlatacağım.
Kapağın üzerinde şu yazıyordu:
“Amerikan rüyası özel sayısı…”
Amerikan rüyası artık Kim Kardashian’ın poposu mu?
Birçok erkeğin rüyası olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Ama son dönemde daha çok Amerikan kadınlarının rüyası haline geldi.
Çünkü geçtiğimiz aylarda New York Times gazetesinde okuduğuma göre Amerika Birleşik Devletleri’nde son 4-5 yıl içinde en ilgi gören estetik operasyon “popo kaldırmaymış…”
Ve istedikleri de Kim Kardashian poposu…
Bu fotoğrafı alttan biraz değil baya keserek yayınlıyorum.
İki nedeni var.
Birincisi biz artık, milli hassasiyetlerini üç beş kişilik kasaba sivil toplum cemaati haline getirdiğimiz muhafazakâr bir ülkede yaşıyoruz. Anlayacağınız tamamını yayınlamayı gözüm yemedi.
Üstelik böyle hassasiyetleri olan muhafazakâr bir toplumun rüyası böyle bir popo olabilir mi…
Olmaz tabii…
Kim olur derse, anında CİMER’e isimsiz bir ihbar..
Anında gözaltındasınız…
Düşünsenize Kim Kardashian, Azeri- Ermeni savaşında Ermenistan'ı destekleyen bir tweet atınca ünlü bir Türk haber sunucusu anında onun poposuna öyle okkalı bir Osmanlı tokadı kondurmuştu ki, sosyal medya yerinden oynamıştı.
Tokadın bir parçası da benim yüzümde patlamıştı…
İşte o tokat, millet olarak bizim rüyamızın popo olmayacağının bütün dünyaya ispatlamıştı.
Biz daha ciddi meselelerle meşgulüz…
Ha şunu da söyleyeyim; bu poponun bir başka özelliği de onu saçlarını sarıya boyatmış bir Kim Kardashian’ın bedeninde ilk defa görüyoruz.
Dünya popo tarihinde tarihi bir gün yani…
Neyse fazla uzatmayıp, şu pazar gününüzü berbat etmeyeyim.
Çünkü “popo kapağının” asıl önemli yanı başka…
Bir kere dergideki mülakatı bizzat genel yayın yönetmeni yapmış.
Üstlelik bu fotoğrafların çekimine de katılmış…
Amerikan toplumunu bilmem ama eski bir genel yayın yönetmeni olarak benim de rüyam olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Derginin genel yayın yönetmeni Mel Ottenberg, mülakata şu soruyla başlıyor:
“Kim, saçlarını sarıya boyatmışsın, sarışınlar daha mı eğlencelidir?
Bence güzel bir başlangıç. Demek ki sarışın kadın “aptal” seviyesinden “eğlenceli” seviyesine çıkabilmiş… Ama mülakatı okuyunca çok daha yukarılara da terfi ettiğini göreceksiniz.
Bunu görmek için gelin, eğlenceli sarışın popo mülakatının en ağırlıklı bölümüne bakalım.
İşte özellikle bu bölümü Kim Kardashian’ı bir popodan ibaret gören ünlü sunucumuzun da dikkatle okumasını çok arzu ederdim.
GYY soruyor:
“Son 5 yılda yıldızın iyice parladı. Kendini bir başka seviyeye çıkardın. İspatlayacağın daha başka bir şey var mı?"
Kardashian’ın cevabı:
“Kendimi hep yeni bir şeyler ispatlama ihtiyacı içinde buluyorum. Hatta sadece kendime ispatlamak için bile olsa yeni bir şeyler yapmalıyım diyorum. “
“Peki bundan sonra neyi ispatlayacaksın?
“Bundan sonraki ilk işim hukuk fakültesini bitirmek. Şu an yarı yoldayım. Her gün hocalarımla 2 saat hukuk dersi yapıyorum. Bu konuda hiç izin günüm yok. Medeni hukuku ve ceza hukukunu öğreniyorum."
“Çünkü şu an yaşadığımız şeyler bana çok ürkütücü geliyor. Düşünebiliyor musunuz, bir kasabadaki bir hâkim aldığı bir kararla kadının kendi bedeni üzerindeki en temel hakkını, çocuk aldırma hakkını elinden alabiliyor. Aynı cins evlilikleri kanun dışı hale getirebiliyor. O nedenle bizler gerçeği anlatmakta, konuşmakta ve bu gerçek için mücadele etmekte üzerimize düşen her şeyi yapmalıyız.”
Ve gelelim onu sadece büyük bir popodan ibaret görenlerin merakla beklediği soruya.
“Senin popondan başka neyin, ne kabiliyetin var da, bu kadar ünlüsün?”
Sorudaki aşağılayıcı, küçültücü tavrı ve soranın kibrini çok iyi yansıtan bir soru.
Bu kibre Kim Kardashian’ın cevabı şu:
“Sizce ne olmalıyım ünlü olmak için? Bir sirk hayvanı mı?”
Devam ediyor:
“Ünlü olmak için özel bir kabiliyetim olması gerektiğini bilmiyordum. İlle de soruyorsanız, size sahip olduğum en 'fucking talentimi', söyleyebilirim: Ayak parmaklarımı istediğim şekilde kullanabilirim, bir kabiliyetim de şu; size şu dünyada duyabileceğiniz en aptalca şeyleri söyleyebilirim. Bir de iyi yemek pişiririm…”
İşte bu o popoya kibirle bakanların bittiği andır…
Zekâ ve mizahla bittiği an…
Evet mülakatın bence en “eğlenceli” bölümleri bunlardı.
Bu mülakatının yayınlandığı bu ay, 7 Eylül günü, Kim Kardashian 1.8 milyar dolarlık bir “Private Equity” yani ”Girişim Sermayesi” şirketi kurduğunu açıkladı.
Bu haber Bloomberg, Forbes, Le Figaro gibi dünyanın bir çok ünlü gazete ve televizyonun ekonomi sayfalarında yayınlandı.
Netice…
Futbol sadece futbol değildir…
Büyük bir popo da sadece büyük bir popo değildir.
Ve yazıyı çok faydalı bir bilgi ile bitireyim:
O poponun tamamını görmek isterseniz, Interview dergisinin ve Kim Kardashian’ın Instagram hesaplarına gidip bakabilirsiniz…
Aramızda kalsın ben baktım.
Burada yarısını görebildiğiniz gibi popoyu diri tutmak için ne yemeli…
Kim Kardashian genel yayın yönetmenine o sabah kahvaltıda ne yediğini söylemiş:
Menünün adı “akai bowl” yani akai çiçeği kasesi…
“Taze hindistan cevizi, taze muz ve taze mango…”
Bunların içine protein ve granola da karıştıracaksınız.
Merak edenlere Türkiye’den de bir haber vereyim.
Geçen hafta Türkiye’de “Alanya Mangosu” adıyla yerli mangoların lansmanı yapıldı.
Denedim. Olağanüstü.
Biz 68’liler için “Rolling Stone” dergisinin çok çok özel bir yeri vardır. Beat Generation sonrası pop kültürünün resmî yayın organıdır bu dergi. 1970’li yıllarımızdan itibaren her ay onu beklerdik. İşte bu derginin eş editörü Jann S. Wenner hatıralarını yazdı.
Kitabın adı da bizler için çok anlamlı: “Like A Rolling Stone…” Yani Bob Dylan’ın o efsane şarkısının adı. Bu şarkının sorduğu, “How does it feel” diye başlayan “Nasıl hissettiriyor evsiz olmak, tam bir bilinmezlik gibi.. Yuvarlanan bir taş gibi… Nasıl hissetiriyor böyle olmak”
55 yıldır bu, bizim rock neslimizin cevabını aradığı sorudur.
Kitap 13 Eylül günü yani bu salı çıkıyor…
Yutar gibi okuyacağıma eminim.
Teknoloji hastasıyım. Hep en önde olmak, birinci olmak, bununla caka satmak, fiyaka yapmak isterim. O nedenle teknoloji yazarlarını ve gelişmelerini yakından takip ediyorum. Benim en ilgiyle izlediğim yazar Ahmet Can. Geçen hafta Apple’ın merkezinden iPhone 14’ün lansmanına katıldı ve Instagram hesabından anlattı. Görünümü çok hoşuma gitti. 13’e göre daha zarif bir görünümü var. Ekran renkleri çok çekici, çok sükseli. İşlem kapasitesi de çok gelişmiş. Tek sorun var. Fiyatı. Türkiye’de 50 bin liraya satılacakmış. Türkiye’de ekim ayında piyasaya çıkacak. Öyle sanıyorum ki, bu ekonomik krizde birçok teknoloji tutkunu 13’te kalmayla devam edecek. Yani teknolojide “Winter is coming…”
Tabii ki Celal Şengör’ün “Musa Yoktur” davasını büyük merakla bekliyorum. Eminim tarihi bir savunma izleyeceğiz orada. Savcı ve hâkimlerin işi çok zor, şimdiden hazırlıklı olmaları lazım. Bu iddianameyi ve davayı sadece Kuran bilmekle yürütemezler. Onlara ve izleyecekleri yeni çıkan güzel bir kitap tavsiye ederim: Serda Büyükkoyuncu’nun Alfa yayınlarından çıkan “Antik Çağ’da Mitoloji: Tanrıların Aşk Hayatı” adlı kitabı…
Belki Tanrıların da aşk hayatının olabileceğini okumak onların da hukuka bakışını olumlu etkileyebilir. Davaya girecek savcı ve hâkimlere tavsiye ederim.
(*) Jazzy bir pazar akşamüzeri için
Bugün bir “ Lazy Sunday Afternoon” anında, yani aylak bir pazar akşamüzeri benim gibi jazzy müzikleri seviyorsanız bu Cuma çıkan şu şarkıyı tavsiye ederim:
The John Coltrane Quartet ve Jamie Lancaster: “Just Like Heaven…”
Artık Netflix’i tükettiyseniz, Amazon Prime’da Güç Yüzükleri’nin dördüncüsünü bekliyorsanız, ve futbol hastasıysanız, Kraliçe’nin ölümü nedeniyle bu akşam İngiliz futbol maçları yok. Zaman geçirmek için bir Disney dizisi tavsiye edebilirim. “Devious Maids” Los Angeles, Hollywood zenginleri ve cin gibi Latino hizmetçiler…” Ben çok eğlendim.