Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan "Tansu'ya Mektuplar" başlığı altında yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazılarında bugün, son bir hafta içinde Ankara’dan Şam’la ilgili gelen mesajlara değindi. Suriye'de ilk ayaklanmanın başlamasından 3 ay önce Şam’da Devlet Başkanı Beşar Esad’la son kez görüştüğünü belirten Özkök, "Esad, 'Ben Suriye’yi Türkiye gibi bir ülke yapmak istiyorum. Türkiye ile aramızda vizenin kalkması çok iyi oydu. Ailemle tatilimizi Türkiye’de geçiriyorum ve çok iyi hissediyorum. Hristiyanlardan daha laik olmalıyız' dedi. Ama şuna eminim, Esad AKP’nin dünkü 21inci kuruluş törenine katılıp konuşsaydı bundan çok farklı bir şey söylemezdi." yorumunu yaptı.
Özkök'ün, "Beşar Esad'ın AKP'nin 21. kuruluş törenine cevabını ben açıklıyorum; Esad bana öyle bir şey söyledi ki inanamadım" başlıklı yazısı şöyle:
Beşar Esad'ın AKP'nin 21. kuruluş törenine cevabını ben açıklıyorum; Esad bana öyle bir şey söyledi ki inanamadım
“Ben Türkiye’nin Avrupa Birliği'ne tam üye olmasını istiyorum ve kendi ülkemin de Türkiye gibi olmasını…”
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, aynen böyle dedi.
Oraya döneceğim, ama önce geçen haftaya gidiyorum.
Dün bir haber geldi.
Doğu Perinçek ve Ethem Sancak Şam’a Beşar Esad’la görüşmeye gidiyorlarmış.
Hemen Perinçek’e bir mesaj atıp “Doğru mu diye” sordum…
“Doğru” dedi…
Ben de “Çok iyi bir şey yapıyorsunuz” diye yazdım.
Bu sözleri, muhtemelen Doğu Perinçek’e de söyleyecek ama o bundan mutlu olur mu bilemem.
Son bir hafta içinde Ankara’dan Şam’la ilgili çok ilginç mesajlar geliyor.
Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı ile ayaküstü konuştuğunu açıkladı.
Ama asıl sürpriz adım AKP’nin 21’inci kuruluş törenleri dolayısıyla geldi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı çok net bir ifade ile şunu söyledi:
“Suriye ile ilişkiler direk hale gelebilir, seviyesi yükselebilir…”
Üçüncü ve çok önemli adım MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi.
O da çok açık ve net bir ifade ile “Suriye ile diyaloğa geçilmesi gerektiğini” söyledi.
Sonra da, iktidarın üçüncü ve küçük ortağı Doğu Perinçek’in açıklamasını okuduk.
Esad’la görüşmeye Şam’a gidiyorlar.
Kimse bana Dışişleri’nin bilgisi dışında demesin. Dese de inanmam.
Peki Şam’dan gelecek cevap ne olacak?
Esad ne diyecek?
Bugünle ilgili ne diyeceğini bilemem.
Ama dünle ilgili ne dediğini çok iyi biliyorum.
Çünkü savaştan 3 ay önce bunları bana bütün açıklığı ile söyledi.
Yıllardır devlet politikası olarak "Esed" diye aşağılayarak devirmeye, 10 yıl sonra şimdi de barışmaya çalıştığımız insanı iyi tanımakta yarar var.
Suriye’de iç savaşı başlatan ilk ayaklanma 15 Mart 2011’de oldu ve Nisan 2011 de bütün ülke çapına yayıldı.
İşte bu ilk ayaklanmanın başlamasından tam 3 ay önce Şam’da Devlet Başkanı Beşar Esad’la son görüşmemi yaptım.
Yanımda Bild Gazetesi’nin o günkü genel yayın yönetmeni Kai Diekmann da vardı.
O gün Şam’da kar yağıyordu.
Şehre bakan tepedeki saraya zor çıkabilmiştik.
Esad bizi kapıda karşıladı.
O gün yaptığımız resmî mülakatı iki gazetede yayınladık.
Bir de mülakat dışı sohbetimiz vardı ki daha sonra onu da yazdım.
Esad o günü bize aynen şunu söyledi:
“Ben Suriye’yi Türkiye gibi bir ülke yapmak istiyorum. Türkiye ile aramızda vizenin kalkması çok iyi oydu. Ailemle tatilimizi Türkiye’de geçiriyorum ve çok iyi hissediyorum.”
Sonra Kai’i çok şaşırtan şu sözleri söyledi:
“Eşimle benim en mutlu olduğum günlerden biri, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında tam üyelik müzakerelerini başlatma kararının alındığı geceydi. Eşimle o gece sabaha kadar görüşmeleri izledik ve karar alınca bir şişe şampanya açıp kutladık.”
Kai Diekmann şaşkın gözlerle baktı ve “Neden” diye sordu.
“Neden mi? Çok basit, çünkü biz Suriye olarak Avrupa Birliği’ne komşu oluyorduk.”
Evet sınırlarımızı “öfkeli gençler” dediğimiz eli silahlı cihatcılara açarak yıkmaya çalıştığımız insan 3 ay önce bize bunları söylüyordu.
Maalesef yanlış bir politikaya girdik.
Ve o politika tarihi bir hüsranla sonuçlandı.
Belki de 30-40 yıl çözemeyeceğimiz 6 milyonluk bir göçmen sorunu çıktı…
Başlangıçta “öfkeli gençler” diye sunduğumuz cihatçılar sınırımızı tam anlamıyla Peşaver’e çevirdi.
Birleşmiş Milletler rakamlarıyla 30 bine yakın cihatçı oralarda dolaşıyor.
AKP içinde hâlâ Esed diyenler varsa onlara yarın komşumuz ülkenin devlet başkanının İslam’la ilgili çok başka yanlarını da anlatacağım.
Mesela ondan önce rahmetli Mehmet Ali Birand’la aynı başkanlık sarayında bize söylediği şu cümle:
“Biz Müslümanlar Hristiyanlardan daha laik olmalıyız…”
Yarın bunları da anlatacağım size.
Şimdi AKP’lilere seslenmek istiyorum.
Şam’da yoğun kar yağışı altında yaptığımız o mülakatta Esad’ın İslam alemi ile ilgili çok ilginç sözleri vardı.
Lütfen bunlara bakın ve ondan sonra şu sorunun cevabını verin:
Bir öğretim üyesinin Orta Doğu hayalleri ile Peşaver’e çevirdiğimiz bölgede komşu olarak kimi istersiniz?
Kafa kesen cihatçıları, ÖSO’cuları ve HTŞ mücahitlerini mi?
Yoksa “Hristiyanlardan daha laik olmalıyız”diyen bir insanı mı?
Cevabınızı vermeden önce yarınki yazımı da bekleyin lütfen…
Ama şuna eminim, Esad AKP’nin dünkü 21inci kuruluş törenine katılıp konuşsaydı bundan çok farklı bir şey söylemezdi.
(*) İslam dünyası terör örgütleriyle ilgili ne yapmalı?
(*) Eşinin başını örtmesini istedi mi?
(*) İslam dünyasında daha çok başı açık kadın mı kapalı kadın mı görmek ister?