Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "Beyler ülkemizin tek meselesi FETÖ değil. Aşağılık darbeci hepimizde öyle bir şok yarattı ki. Dalıp gittik. Hangi ülkede yaşıyoruz. Nasıl bir bölgedeyiz. Başımızdaki felaket nedir. Unuttuk. Tek sorunumuz FETÖ, başımızdaki tek bela darbeci sanır hale geldik" dedi.
Ertuğrul Özkök'ün "Beyler, ülkemizin tek meselesi FETÖ değil" başlığıyla yayımlanan (24 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
Aşağılık darbeci hepimizde öyle bir şok yarattı ki...
Dalıp gittik...
***
Hangi ülkede yaşıyoruz...
Nasıl bir bölgedeyiz...
Başımızdaki felaket nedir...
Unuttuk...
Tek sorunumuz FETÖ, başımızdaki tek bela darbeci sanır hale geldik.
***
Cuma gecesi darbeciden beter bir katil sürüsü, canlı bombaya çevirdiği çocukla hatırlattı bize...“Bak kardeşim... Burası Türkiye, ayağını bastığın toprak Ortadoğu” dedi......Başında bir değil, bin değil, on bin bela var.
***
Bilelim ki halimiz şudur:
Ortadoğu denilen bu Allah’ın belası bataklığın en karanlık gününde ordumuz darmadağın...
***
Sahillerimiz boşalmış.... İçimiz de boşalmış...
***
Ekonomi desen, puanlar bir bir nakısa geçiyor, kavşaktaki ışık sarıdan kırmızıya dönmek üzere...
***
Lakin televizyonlarımızda tartışan zevata bakarsan, gazetelerimizin manşetlerine göz atarsan, siyasetçimizin belagatine kulak verirsen......
FETÖ’den başka sorunumuz yok..
***
Arkadaş... Aldatmayalım kendimizi...
FETÖ meselesinden bile çok daha ağır, çok daha hayati sorunlarla karşı karşıya, göğüs göğüseyiz...
***
Onu da FETÖ’ye bağla, bunu da FETÖ’ye bağla...Bağla bağla da...
Ne oluyor.. Meseleler çözülüyor mu.
***
Kürt sorununu bu yolla çözebilecek miyiz?
Suriye’de her gün aleyhimize gelişen durumu nasıl düzelteceğiz?
Dünyada yerlerde sürünen imajımızı nasıl yukarı çekeceğiz?
IŞİD denen belayı nasıl def edeceğiz...Ekonomide ufukta görünen tornadoyu nasıl atlatacağız...
***
Diyeceğim ülkenin en az FETÖ kadar önemli meselelerine de aynı ciddiyet ve gerçekçilikle bakma zamanı geldi.
TIME dergisinin geçen haftaki kapak konusu şuydu:
“İnterneti neden nefret kültürüne kaybediyoruz...”
Özellikle Twitter’ın giderek “trolleşmeye” başladığını, herkesin fark edilmek, beğeni almak ve paylaşılmak için sivrileştiğini, nefrete yöneldiğini anlatıyor.
Doğru... Twitter herkesin bilinçaltındaki gaddarı uyandırıyor.
Dergiye göre bu durum, bütün dünyada yeni bir “kitle totalitarizmi dalgası” yaratıyor.
Hiç yabana atılacak bir tez değil.
Büyük kız kardeşim Sıdıka, bugüne kadar hiç bilmediğim bir şeyi anlattı.
Rahmetli babam bir gün eve gelmiş ve şunu söylemiş:
“Artık Kestanepazarı Camisi’nde cuma namazına gitmeyeceğim. Orada Fetullah Hoca diye bir imam var. Vaazları hiç hoşuma gitmiyor...” Babamın matbaası İzmir’de, Küçük Demirhan’daydı.
Kestanepazarı Camisi’ne çok yakındı ve babam cuma namazlarına ya oraya ya da Hisar Camisi’ne giderdi.
1960’lı yılların sonuydu.
Ben o sıralarda üniversite eğitimi için Ankara’daydım.
Adnan Menderes hayranı, hayatı boyunca sadece ona ve Süleyman Demirel ile Turgut Özal’a oy vermiş babam daha 1960’lı yıllarda bunun farkına varmış da...
14 yıldır iktidar koltuğunda oturan, elinde bunca istihbarat elemanı bulunanlar niye varmamış...
Taraf gazetesinin o manşetini hayatım boyunca unutmayacağım.
Tuncay Güney denen ne idüğü belirsiz bir adam, eciş bücüş elyazısıyla yazıp çizdiği “Ergenekon çetesinin medya ayağı” şemasına benim adımı da koymuştu.
Yasemin Çongar kardeşimizin yönettiği Taraf gazetesi de manşetine çekivermişti.
Dün Sözcü gazetesinde Özlem Gürses’in konuştuğu dönemin polislerinden Adil Serdar Saçan diyor ki, “Ertuğrul Özkök’ün adını Tuncay Güney’in ağzına FETÖ’cü polisler koydu...”
Yasemin kardeşim hâlâ bizden küçük bir özrü esirgemeye devam edecek misin...