Ertuğrul Özkök: Bir burjuva olarak ölmek istiyorum, bunu başarabilirsem kendimle de gurur duyacağım

Ertuğrul Özkök: Bir burjuva olarak ölmek istiyorum, bunu başarabilirsem kendimle de gurur duyacağım

Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Covid-19'a karşı aşı geliştiren Alman biyoteknoloji firması BioNTech'in kurucularından Prof. Dr. Uğur Şahin'in çocukluk fotoğrafını paylaşarak, "Evde hepimiz ilk bakışta çok sevdik bu kareyi." değerlendirmesini yaptı. Özkök, "Hayatım boyunca içimdeki o garibanistin kölesi olmamak için mücadele ettim" görüşünü savundu. 

Özkök, "Yine de çok sevdik bu çorabı delik insanların başarısını... Bir de şu vardı. Dünyanın yaşadığı bu felakete çareyi bir Türk çiftin bulmasının verdiği gurur.  Ama şu sorunun cevabı açıkta kaldı... Niye bu fotoğrafın gerçek olduğuna inanmaya bu kadar hazırdık? Söyleyeyim. Çünkü hepimizin içinde bir yerde gizlice oturan bir 'Garibanist' var... Aynı zamanda lüks bir araba yoksul bir insana çarptığında otomatik olarak zengini suçlayan bir garibanist o... Bir başarı varsa, onun arkasında çorapları delik bir Anadolu çocuğu görmeyi tercih eden bir karakter... O yüzden en entelektüelimiz bile senaryo yazarken ağırlığı 'Kibirli Peri’den' değil gariban 'Meryem’den' yana koyuyor.Ama unutmayalım ki dünya tarihinde varlıklı ailelerin çocuklarının yazdığı destanlar, buluşlar ilerlemeler de var. Akranları baba parası yerken, kendileri laboratuvarlarda dirsek çürüten zengin çocukları..." düşüncesini dile getirdi.

Özkök, "Delik çoraplı fotoğraflardaki sıcak insan hikayelerini ben de çok seviyorum. Ama sosyoloji doktorası yapmış, kitle ruhu üzerine kitap yazmış, Ortega Y Gasset’nin 'Kitlelerin İsyanı' eserini başucu kitabı yapmış biri olarak şunu da görüyorum. Bu duygu siyasetçilerin elinde dejenere olursa, dünyanın başına fena halde bela olan 'popülizmin' kaynağı haline dönüşüyor." değerlendirmesini yaptı. 

Özkök yazısında şunları kaydetti:

Bu duygu, “Garibanizm” denilen bir ideolojiye dönüştürüldüğü zaman siyaseti de yozlaştırıyor. Popülist liderler bu güzel duyguyu alıyor, toplumun bir başka kesimine karşı insafsız bir ötekileştirme ve düşmanlaştırma aracı haline getiriyor.

Ben hep şuna inandım... İşçi çocukları da şerefli bir hayatı ve ölümü hak eder...Burjuva çocukları da... O yüzden çorabı delik fukara çocukların başarı hikâyeleri beni çok sevindirir... Ama varlıklı mahallelerin çocuklarının başarı hikayeleri de aynı ölçüde sevindirir. Hayatım boyunca içimdeki o garibanistin kölesi olmamak için mücadele ettim. O nedenle 1973 yılında Paris’te Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet bursuyla solcu bir öğrenci olarak okurken şu kararı aldım: 'İzmir’de bir matbaa işçisinin çocuğu olarak doğdum, ailemle gurur duyuyorum. Bir burjuva olarak ölmek istiyorum. Bunu başarabilirsem kendimle de gurur duyacağım.”