Ertuğrul Özkök: 'Bir şeyci' değilim;  zaman zaman kendim için Özalcı veya Atatürkçü dediğim oldu

Ertuğrul Özkök: 'Bir şeyci' değilim;  zaman zaman kendim için Özalcı veya Atatürkçü dediğim oldu

Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, HaberTürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı'nın yazısında kendisini  “Batıcı ve Atatürkçü" olarak tanımlamasına ilişkin, "Ben kimim, ben neciyim. Atatürkçü mü, milliyetçi mi? Amerikancı mı, Batıcı mı.  Şöyle bir geçmişime baktım. Ne gördüm biliyor musunuz. Benim kim ve neci olduğuma ben değil hep başkaları karar vermiş. Zaman zaman kendim için Özalcı veya Atatürkçü dediğim oldu" düşüncesini dile getirdi. 

Özkök, "Onun hemen arkasından Gezici araştırma şirketinin bir anketi yayınlandı: Türkiye’de Z grubuna mensup gençlerin (2000 sonrasında doğanlar) yüzde 68.7’si kendini 'Atatürkçü, milliyetçi veya muhafazakâr' gibi belli kategoriler altında görmek istemiyormuş. Yüzde 78.6’sı ise Avrupa Birliği’ni destekliyormuş. İşte bunlar üzerine ben de düşünmeye başladım. Hayatım şöyle geçmiş... Bulgaristan göçmeni, muhafazakâr bir ailede doğmuşum. 'Menderesçi' demişler. Babamın ağzından 'milliyetçi' kelimesini hiç duymamış olsam da bize hep 'milliyetçi' demişler. 1970’li yıllarda, babam ve eniştelerimden ikisi hariç bütün aile fertlerimiz için 'Ecevitçi' denmiş" ifadesini kullandı. 

Özkök yazısında şunları kaydetti: 

Sonra sonu “ist”le biten aidiyetler girdi hayatıma “Kemalist”, “sosyalist”, “Marksist”... Gazeteciliğe başladığımda adım “Özalcı”ya çıkmış... Bana kızanlar, dönek diyenler “Amerikancı” demişler.  Hatta bir ara ulusalcı yazardan “İngiliz muhibbi” damgası yemişim.

Altı yıl Paris’te yaşadığım için “Fransa muhibbi” diyenler de çıkmış...Bugün geldiğimiz noktada “ne olduğum”, “neci” olduğum konusunda ilk defa kendim teşhis koymaya uğraşıyorum. Galiba Z kuşağının yüzde 78.6’sı gibiyim. Yani “bir şeyci” değilim. Zaman zaman kendim için Özalcı veya Atatürkçü dediğim oldu. Ama ne Kemalistim ne Atatürkçü... Ne de Özalcı... Şurası ise gerçek.

Atatürk her gün gözümde daha da daha da büyüyor. Ve onun bize istikamet olarak Batı’yı gösteren vizyonu aklımın ve kalbimin tam ortasında duruyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğini hep destekledim, hâlâ destekliyorum. Avrasyacılık denen şeyin kenarından bile geçmem. Çocuklarımın, torunlarımın geleceğini Ortadoğu’nun Baasçı rejimlerinde değil, bütün eksikliklerine rağmen Batı’nın bu coğrafyasında görüyorum.

Yazının devamı için tıklayın