Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'ı darp eden dört saldırganın olaydan saatler sonra yakalandığını söyleyen Ertuğrul Özkök, Star Medya Grubu'nun sahibi Ethem Sancak'ın kardeşi Murat Sancak'ın 20 Ağustos'ta silahlı saldırıya uğradığını hatırlatarak "Ben Ethem Sancak'ın yerinde olsam... Avazım çıktığı kadar haykırırdım. 'Eyy İçişleri Bakanı, ey Emniyet Genel Müdürü... Ahmet Hakan'a saldıranları 6 saatte buldun da kardeşime 18 kurşun atan adamları niye 6 haftadır bulamıyorsun..." dedi.
Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan'ın da Murat Sancak'a saldırı düzenleyenlerin yakalanmasını talep ettiğini hatırlatan Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, "Bugün Ethem Sancak'ı destekliyorum" başlıklı yazısında, "Ben de bağırıyorum. Bulun bu şehir eşkıyalarını hep birlikte yapışalım yakalarına... Ve bilin ki, siz takip etmeseniz de biz bu olayın aydınlanması talebimizi haykırmaya devam edeceğiz. Yeter ki, medyanın da Emniyet'in de üzerinde şaibe kalmasın" ifadelerine yer verdi.
Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet gazetesinin bugünkü (4 Ekim 2015) nüshasında "Ben Ethem Sancak'ın yerine olsam..." başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Gazetelerinin genel yayın yönetmenlerinden biri, köşe yazarı olsam...
Ve şu manzarayı görsem... Avazım çıktığı kadar haykırırdım... "Eyy İçişleri Bakanı, ey Emniyet Genel Müdürü... Ahmet Hakan'a saldıranları 6 saatte buldun da kardeşime 18 kurşun atan adamları niye 6 haftadır bulamıyorsun..."
* * *
Derdim ki: "Benim kardeşim de evinin önünde saldırıya uğramış Ahmet Hakan da... Onunkini 6 saatte buluyorsun, benimkinin üzerinden 6 hafta geçmiş ne ses var ne seda..."
* * *
Öyle ya... Şehrin göbeğinde 18 kurşun atılıyor... Yer gök kamera dolu... Nedir bu Allah aşkına... Polisin beceriksizliği mi... Yoksa Hürriyet'e kıyak mı çekiliyor...
* * *
Şaşkınım... Zannettim ki, Ahmet Hakan'a saldıranlar daha o gece yakalandığında, Ethem Sancak'ın gazeteleri manşetlerinden bas bas bağıracak... Çıt yok...
* * *
Onlardan çıt yok, ama dün baktım Aydın Doğan onlar için de haykırıyor. "Bulun kimse o saldırganları. Eğer medyaya saldırıysa alalım bayrakları hep birlikte yürüyelim..." Daha nasıl bir destek olur ki...
* * *
Ben de bağırıyorum. Bulun bu şehir eşkıyalarını hep birlikte yapışalım yakalarına... Ve bilin ki, siz takip etmeseniz de biz bu olayın aydınlanması talebimizi haykırmaya devam edeceğiz. Yeter ki, medyanın da Emniyet'in de üzerinde şaibe kalmasın.
Şimdiden söylüyorum 1 Kasım'dan sonra koalisyonun özgül büyük ortağı CHP'dir
SİZ... Hani şu CHP'ye hep mesafeli duran... "Bu partiden bir şey olmaz" diye dudak büken... Kemal Kılıçdaroğlu'nu ti'ye alan... Küçümseyen tayfa...
* * *
Farkında mısınız, küçümsediğiniz o siyasetçi CHP'yi çok önemli bir noktaya getirdi. Bundan çok değil bir yıl önce "Sadece sahillerde var" denilen CHP, bugün "Türkiye'de her tarafla konuşabilen tek parti" durumuna geldi.
* * *
Tablo önümüzde... AKP, HDP ile kanlı bıçaklı. MHP, HDP ile katiyen konuşmuyor. AKP, MHP deseniz, birbirinden oy çalmak için gırtlak gırtlağa... Oysa CHP hepsiyle rahatça konuşabiliyor, masaya oturabiliyor. Bu Türkiye için çok çok iyi bir şeydir.
* * *
O yüzden daha 1 Kasım gelmeden ilan ediyorum. BİR: Önümüzdeki dönem koalisyon hükümetinin taşıyıcı kolonu CHP olacaktır. İKİ: AKP'den az oy alsa bile, koalisyondaki özgül ağırlığı ondan fazla hissedilecektir.
* * *
Hadi siz de kabul edin, bu Kemal Kılıçdaroğlu ilginç bir siyasetçi... Erdoğan'ın şiddetli belagatinin karşısına güven ve huzur veren yeni ve barışçı bir belagati şimdiden koydu.
* * *
Diyeceğim.... Hiç karartmayın içinizi... 1 Kasım'dan sonra Türkiye çok daha iyi olacak...
Bir insanın hayatına kaç berber sığar
BİR insanın aklına "Berberistan" diye bir dergi çıkarmak nereden gelir... Mehmet Çapkan genç bir insan... Bana telefon edip "Derginin ilk sayısının kapağında sizinle bir mülakatla çıkmak istiyoruz" dediği zaman önce anlamadım. Herhalde metafor yapıyor diye düşündüm. Meğer gerçekten berberlerle ilgili konuşmak istiyorlarmış. Geldiler ve çok güzel bir konuşma yaptık. İlk berberimi, son berberimi, liberal berberlerimi, bana muhafazakâr huzuru veren Hürriyet'in berberi rahmetli Rıdvan'ı, hepsini anlattım. Paris yıllarımda nasıl kendi kendimin berberi olduğumu da... Tabii siyaset de konuştuk... Bağımsız ve genç dergicilikte bir patlama var. "Ot" ve "Kafa" dergilerinden sonra şimdi Ankara merkezli "Berberistan" geldi. Çok ilginç yazılar var. Mesela Altan Öymen, "Cumhurbaşkanı değiştiren berber sohbetini" yazmış. Seviyorum böyle gençleri... Geriye dönüyorum, orada kendimi görüyorum...
Bu mu yani İslamcı ahlak
BERBERİSTAN dergisindeki mülakatta, "İslamcı kesim inşallah seçimde sandık dayağı yer" diyorum. İslamcı yazar arkadaş, mülakattaki "seçim" ve "sandık" kelimelerini atıyor, geriye sadece "dayak" kelimesini bırakıyor. Ahlaksızlık mı, tıynetsizlik mi, pespayelik mi... Yoksa hepsi mi...
", "addDate": "2015-10-04T01:39:00"