Ertuğrul Özkök, "Deprem Mektubu" başlığı altında, yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazısında bugün, Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük sütlü ürünler şirketlerinden biri olan “Chobani” markasının kurucusu ve sahibi Hamdi Ulukaya'nın deprem bölgesine yaptığı 1 milyon dolarlık yardıma değindi. Özkök, "Ahmet Ertegün’den dinlemiştim.Yanılmıyorsam Gediz depreminden sonra Kızılay’a 100 bin dolar bağışlamış. Tabii daha sonra bir Amerikalı vergi mükellefi olarak bu parayı nereye götürdüğünü belgelemesi gerekmiş. Kızılay’a başvurup bir makbuz istemiş, ama o makbuzu bir türlü alamamış. 'Çok zor durumda kaldım' demişti. Şu an önümüzde 15 Temmuz darbesinde hayatını kaybedenler ve öteki felaketler için toplanan paraların hesabı gibi bir sorun da var. Ne yazık ki yardımları yapan insanlar paranın nerelerde kullanıldığını tam olarak öğrenemediler. Yani bu konuda şeffaflık çok önemli." düşüncesini dile getirdi.
Özkök'ün "Çobani'nin bu sabah yatırdığı 1 milyon dolar nereye gidecek?" başlıklı yazısı şöyle:
Çobani'nin bu sabah yatırdığı 1 milyon dolar nereye gidecek?
Dün gece bu ülkenin milyonlarca insanı gibi ben de uyuyamadım.
Şurası kesin…
Devlet ve millet olarak cumhuriyet tarihimizin en çaresiz ve ızdıraplı gecesini yaşadık.
Enkazın altındaki insanlar gelmeyen, gelemeyen yardımın çaresizliği içinde geçirdi geceyi…
Biz ise yardım edememenin çaresizliği içindeydik.
Sabah Hamdi Ulukaya’dan bir mesaj aldım.
Ulukaya, Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük sütlü ürünler şirketlerinden biri olan “Chobani” markasının kurucusu ve sahibi…
Erzincan’ın İliç ilçesinin çocuğu…
Yani deprem denilen felaketi çok acı yaşamış bir bölgenin evladı…
Bill Gates ve Warren Buffet gibi dünyanın en büyük yardım fonlarını yöneten insanlarla iki üç ayda yemekte bir araya gelen bir iş insanı.
“Munzur’da çobanla konuşsam beni tanımaz ama dün Bill Gates’le dünya meselelerini tartıştım” diye anlatıyor kendini…
Bugün, Ahmet Ertegün’den sonra Türkiye’den gidip de orada en çok tanınan ve en prestijli insandır diyebiliriz.
İşte o sıfatıyla uluslararası camiaya bir çağrı yapmış.
Amerika’nın ve dünyanın önde gelen varlıklı insanlarını, şirketlerini Türkiye’ye yardıma çağırıyor.
Bu amaçla ilk adımı da kendisi atmış.
Türkiye’ye yardım için 1 milyon dolar yatırmış…
Ayrıca bu fonda toplanan 1 milyon dolar paraya karşılık kendisi 1 milyon dolar daha koyacakmış.
Bence yaptığı çağrı, kendi koyduğu paradan da çok daha önemli…
Çünkü çağrısına kulak verecek çok etkili bir çevreye sahip
Aynı saatlerde sanatçı dostum Ahmet Güneştekin aradı.
O da “500 bin TL” yardım yatırmış.
Tabii şimdi ortada şu soru var:
Bu paralar Türkiye’de nereye gidecek?
Hamdi Ulukaya cevabını da vermiş:
Türkiye Deprem Fonu'na gidecekmiş para…Bence de doğru adres.
Türkiye'nin sanatçıları neden Haluk Levent'e güveniyor?Ahmet Güneştekin ise “Ben Haluk Levent’in kampanyasına çok güveniyorum. Ona yatırdım” dedi. İsmet Berkan’ın “10 Haber” bülteninde okudum. Murat K., Kıvanç Tatlıtuğ, Mustafa Ceceli gibi çok sanatçı da Haluk Levent’in kampanyasına yatırmış yardım paralarını. Geçtiğimiz hafta yazmıştım. IPSOS araştırmasında Türkiye’de en güvenilen ünlü sıralamasında onun adı hep birinci sırada çıkıyor. Ne demektir bu? Bir kişinin güvenilirliği devletin kurumlarından önde geliyorsa, bunun nedeni nedir? Bugün, tam da bugün bunu düşünmenin zamanı değil mi? Ahmet Ertegün'ün yıllar önce bana anlattığı şeyÇünkü işte tam bu noktada geçmişin kötü hatıraları canlanmaya başlıyor. Yıllar önce rahmetli Ahmet Ertegün’den dinlemiştim. Yanılmıyorsam Gediz depreminden sonra Kızılay’a 100 bin dolar bağışlamış. Tabii daha sonra bir Amerikalı vergi mükellefi olarak bu parayı nereye götürdüğünü belgelemesi gerekmiş. Kızılay’a başvurup bir makbuz istemiş, ama o makbuzu bir türlü alamamış. “Çok zor durumda kaldım” demişti. Şu an önümüzde 15 Temmuz darbesinde hayatını kaybedenler ve öteki felaketler için toplanan paraların hesabı gibi bir sorun da var. Ne yazık ki yardımları yapan insanlar paranın nerelerde kullanıldığını tam olarak öğrenemediler. Yani bu konuda şeffaflık çok önemli. |
En az onun kadar önemli ikinci bir mesele daha var.
Yapılan yardımların, “belediye başkanı CHP’li olduğu için devlet tarafından aranmaması”, “Biz Cumhur İttifakı olarak sahadayız” gibi açıklamalarla seçim psikolojisine dahil edilmemesi de çok önemli.
O bakımdan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın partililerine “Yapılan yardım çalışmalarında parti amblemi kullanılmayacak” talimatı vermesini minnetle karşıladım.
Aynı şeyi yardıma giden belediyelerin de yapması gerekiyor.
Yaşadığımız trajedi, artık parti amblemini yakalarımızdan koparıp atmamızı zorunlu kılıyor.
Vatandaş olarak rica ediyorum.
Sadece biz değil, bütün dünya yardıma hazır.
İstediğimiz tek şey var.
Şeffaflık…
Ve bu seçim ortamında parti amblemini, iktidar üniformasını yardım paketlerinin üstünden çekin.
Ve her kuruşun hesabını şeffaf biçimde verecek bir muhasebeyi şimdiden başlatın.
Çünkü bugün vatandaşını, devletini iktidardan v e partiden daha çok sevme zamanı…