Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, kendisine yönelik olarak "Geldiğimiz yer ortada. Bari bu defa limon sıkmaktan vazgeçin. Çünkü bu mücadele benim mücadelem değil, Türkiye’nin mücadelesi. Belki de Türkiye’nin son şansı" diyen Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'a yanıt verdi. "Deniz Bey, kafanızdaki amaç neyse, bilin ki o bir hayal" diyen Özkök, "Yaşlı Fransa, önceki gün 39 yaşındaki bir insanı (Emmanuel Macron) Cumhurbaşkanı seçti. Hem de ele geçirmeye çalıştığı bir partisi falan da yoktu" ifadesini kullandı.
Özkök, halk oylamasının ardından CHP'de "olağanüstü kurultay" tartışmalarını başlatan Deniz Baykal'a "Referandum öncesinde biz sizi başkanlık sistemine karşı mücadele ediyor diye gördük ve inanın çok da takdir ettik. Ama şimdi aynı 7 Haziran seçiminden sonra yaptığınız gibi öyle bir şey yapıyorsunuz ki... Bizde, 'Meğer Deniz Bey kendi başkan adaylığının yatırımını yapıyormuş' şüphesini yaratıyorsunuz" görüşünü dile getirmişti.
Dolayısıyla benim bir hayale çelme atmam da o kadar hayal...
***
Ben 70 yaşındayım... Sizse 80...
***
İkimiz de hırslarımızı dengeleme yaşına girdik...
Yani Allah ikimize de akıl fikir versin derim...
Ve Deniz Bey...
Yaşlı Fransa, önceki gün 39 yaşındaki bir insanı Cumhurbaşkanı seçti...
Hem de ele geçirmeye çalıştığı bir partisi falan da yoktu...
Geçen perşembe gününden beri Paris’te Fransa cumhurbaşkanlığı seçimini izliyorum.
Geldiğim gün Deniz Baykal’a seslenen bir yazı yazmıştım
O da bana “Bu defa çelme atmayın Ertuğrul Bey” başlıklı bir mektup yazmış.
Hakkımdaki “zarif” nitelemelere de dokunmadan, kelimesi kelimesine yayınlıyorum:
***
“Siz, Hayır oylarının “huzur”, “sükûnet” ve “keyif” için yeterli olduğunu sanıyorsunuz. Yanılıyorsunuz Ertuğrul Bey. O “telaş”, o “hırs” olmazsa o 49 bir sabun köpüğü gibi kaybolur. Zaten o “telaş” ve “hırs” olmasaydı o 49 da olmazdı.
Hatta o tasarının meclisten çıktığı 20 Ocak gecesinin sabahında, parti içinde o zaman önerdiğimiz gibi, biraz daha “telaş” ve “hırs” gösterebilseydik ve Kurultayı çağırıp yeni bir parti yapılanması ile referanduma girebilseydik o 49 bugün 50’nin çok üzerinde olacaktı.
İktidarın, her şey avucunun içinde olduğu halde, referandum sonrasında bile sergilemeye devam ettiği “telaş” ve “hırs”a bakın da biraz ibret alın!
Türkiye bu noktaya adım adım ve göz göre göre geldi. Türkiye’yi bu noktaya taşıyan saldırganlıkların karşısında onlara en büyük desteği veren, işte bu temelsiz, zamansız ve yapay bir huzur ve sükûnet özlemi olmuştur.
Ertuğrul Bey, siz ancak o hırs ve telaş başarıya ulaşırsa, gerçek bir huzur ve sükûnet içinde keyifli olabilirsiniz.
Bilmelisiniz ki referandumdaki o hırslı çalışma, Cumhurbaşkanı adayı olmak için değil, öyle bir Cumhurbaşkanlığı tehlikesini ortadan kaldırmak için yapıldı.
Referandumdan önce 20 Ocak’ta partinin yeniden yapılandırılması önerisi, öyle bir Cumhurbaşkanlığı tehdidinden Türkiye’yi kurtarabilmek için yapıldı.
Şimdi de kitlesel bir ön seçimle belirlenen ve ana muhalefet partisinin etrafında tüm Türkiye’yi seferber etmeyi amaçlayan hırslı mücadele teklifimizin amacı, birilerinin Cumhurbaşkanlığı’nın sefasını sürmesi değil, öyle bir Cumhurbaşkanlığı tehdidini Türkiye’nin önünden kaldırmaktır.
Nasıl olsa kaybedeceğiz, bari 49’un tadını çıkaralım demeyi reddeden, bütün gücüyle bir çıkış öneren insanların hırsına ve telaşına biraz saygı lütfen.
07 Haziran sonrasında Cumhurbaşkanı’nın en kıdemli siyaset adamı olarak benimle görüşme talebini, Dışişleri konutunda görüşerek kabul etmemi bunca gelişmeden sonra sizin, ağır suçlar kapsamında değerlendirmekte olduğunuzu görmek beni çok şaşırttı.
Açık konuşalım. Bütün mücadelelerimde hep siz karşımda oldunuz. Geldiğimiz yer ortada. Bari bu defa limon sıkmaktan vazgeçin. Çünkü bu mücadele benim mücadelem değil, Türkiye’nin mücadelesi. Belki de Türkiye’nin son şansı.
Sevgili Ertuğrul,
İşte yazı bu. Tek kelimesine dokunmadan aynen yayınlamanı bekliyorum. Aslında senin idari maslahatçılığına tepki gösterenlerin başında Tansu’nun geldiğini de söyleyecektim. Neyse başka sefere. 20 Ocak’ta kurultay çağırıp partinin yeniden yapılandırılarak referanduma girmesi önerisini ilk kez paylaşıyorum.
Sana ve Tansu Hanım’a Olcay’dan ve Benden selamlar sevgiler.
Görüşmek umuduyla.
Deniz Baykal”
Anlıyorum ki anlaşmamız mümkün değil.
Anlıyorum ki halkın yüzde 49’unun referandumda hayır demesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çok onu telaşlandırmış.
***
Anlıyorum ki nasıl 7 Haziran sonuçlarını kendisi için bir rampa olarak gördüyse, 16 Nisan’ı da kendisi için bir rampa olarak görüyormuş.
***
Mektubunda bana diyor ki:
“Bu defa çelme atma...”
***
Daha önce herhangi bir şeye çelme atmak gibi bir düşüncem olmadığı gibi, bugün de kimseye, herhangi bir şeye çelme atma duygum yok.
***
Ama yazdıklarının arkasındaki niyete baktığım zaman, yazdığım yazıdan, kendisinin yapmak istediği, hayalini kurduğu bir şeye çelme attığım duygusuna kapıldığını anlıyorum.
***
Deniz Bey...
Kafanızdaki amaç neyse, bilin ki o bir hayal...
Dolayısıyla benim bir hayale çelme atmam da o kadar hayal...
***
Ben 70 yaşındayım... Sizse 80...
***
İkimiz de hırslarımızı dengeleme yaşına girdik...
Yani Allah ikimize de akıl fikir versin derim...
Ve Deniz Bey...
Yaşlı Fransa, önceki gün 39 yaşındaki bir insanı Cumhurbaşkanı seçti...
Hem de ele geçirmeye çalıştığı bir partisi falan da yoktu...