Ertuğrul Özkök: Devlet New York'ta bu defa smokinliydi

Soldan sağa: Vahap Munyar, Mehmet Y. Yılmaz, Ertuğrul Özkök Suzan Sabancı Dinçer ile birlikte

Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan "Tansu'ya Mektuplar" başlığı altında yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazılarında bugün, Amerikan Türk Derneği'nin New York Plaza Otel'de düzenlendiği yıllık geleneksel balosundan izlenimlerini aktardı.  Özkök geçen sene davete katılanlar arasında smokin giymeyen tek kişi Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan'ın olduğunu hatırlatarak, "Bu yıl davete Türkiye'nin Birleşmiş Milletler nezdindeki daimi temsilcisi Feridun Sinirlioğlu katıldı.Baktım o smokinliydi. Ayrıca New York'taki Başkonsolosumuz Reyhan Özgür de smokinliydi.Yani devlet bu yıl galada smokinli olarak temsil edildi. 'Acaba devlet ve AKP iktidarı smokinle barışıyor mu' diye düşünmedim değil.  Sanmıyorum. Hâlâ sembollere çok takıklar." yorumunu yaptı. 

Özkök'ün "Devlet New York'ta bu defa smokinliydi" başlıklı yazısı şöyle:

Devlet New York'ta bu defa smokinliydi

Dün gece New York Plaza Otel'de çok renkli bir geceye katıldım.Amerikan Türk Derneği'nin yıllık geleneksel balosu vardı. Geceye davetli 4 gazeteciden biri be bendim.Aslında geçen yıl da aynı yerde yapılan baloya davetliyim, ama Diyarbakır'da çektiğim olaylı halaydan sonra Covid olmuştum ve Ahmet Ertegün onuruna yapılan o harika geceyi kaçırmıştım.Bu defa kaçırmadım ve çok şanslıydım.Hayatımda yurt dışında Türklerle yapılan ortak bir çok geceye katıldım ama bu kadar başarılı, renkli ve konuşulacak olanına hiç tanık olmadım.Plaza Otel, Baz Luchrmann'ın “Great Gatsby” romanından yaptığı filmin en güzel sahnelerinden birini çekildiği mekân.Dün gece işte o filmin bir sahnesi kadar güzel bir beden diline sahipti.O nedenle bu geceyi size, Great Gatsby espirisine uygun anlatmaya çalışacağım.Dikkatle okursanız göreceksiniz, içinde çok haber var.Her defasında bana kızıp, yazdığım yazıdaki çok büyük haberleri atlayan haber merkezlerine de seslenmek istiyorum.Köşe yazarlarınızın ve ekrandaki konuşan kafalarınızın bana nefretlerini dinlemeyin ve habere bakın lütfen.

"Almanların Türklere yaptığını biz Suriyelilere yapmayalım"

Amerikan Türk Derneği 1949'da kuruldu. O günden bu yana çok güzel işler yaptılar. Ama bu yılki toplantı, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin son 50 yılda belki de en kötüsü zamanına rastladı. O nedenle çok sönük geçer diye düşünüyordum.Tam aksine çok parlak ve eğlenceli geçti.Gala gecesinin sabahında iş ve finans çevreleri ile birlikte bir oturum düzenlendi.Bu toplantının Türk tarafından en ağırlıklı iki ismi sadece ABD değil bütün dünyada tanınan iki kişi oldu.Chobani süt ürünlerinin başkanı Hamdi Ulukaya ve Getir'in kurucusu Nazım Salur idi.Hamdi Ulukaya sabahki toplantıda çok önemli bir şey söyledi:“Almanya'nın 60'lardan itibaren Türklere yaptığı muameleyi biz bugün Suriyelilere yapmayalım” dedi.Bu insanların artık geri gönderilmelerinin mümkün olmadığını, o nedenle buna uygun politikaların geliştirilmesi gerektiğini söyledi.Aynen katılıyorum.

Ertuğrul Özkök, Louise Ulukaya, Hamdi Ulukaya (sağdan sola)

Meğer Hamdi Ulukaya benim Spotify listelerimin takipçisiymiş

Akşamki gala yemeğinde Ulukaya'ya ya özel bir ödül verildi.Ödülden sonra Ulukaya'yı tebrik ettim.Beni eşi Louise Ulukaya ile tanıştırdı.Bu arada çok hoşuma giden bir şey söyledi.Meğer Benim Spotify'daki playlist'lerimin sıkı takipçisiymiş.Bu arada Suzan Sabancı “Ben de takipçisiyim” dedi.Onu biliyorum. Çinli Sanatçı Al Weiwevi için Boğaz'daki evinde bir davet verdiğinde bahçesinde benim “Afternoon Jazz” listem çalıyordu..Ulukaya ile Türkiye”de buluşma sözü verdik.

Türk devleti bu yıl galaya smokinli geldi

Geçen yıl Ahmet Ertegün için yapılan galaya gelememiştim ama içerden bütün bilgileri alıp yazmıştım.Bu gecenin davetiyelerinde “Dress code” olarak “Black Tie ” yazıyordu.Yani smokin zorunluydu.Geçen yıl davete katılanlar arasında smokin giymeyen tek kişi Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan olmuştu.Bu yıl davete Türkiye'nin Birleşmiş Milletler nezdindeki daimi temsilcisi Feridun Sinirlioğlu katıldı.Baktım o smokinliydi.Ayrıca New York'taki Başkonsolosumuz Reyhan Özgür de smokinliydi.Yani devlet bu yıl galada smokinli olarak temsil edildi.“Acaba devlet ve AKP iktidarı smokinle barışıyor mu” diye düşünmedim değil. Sanmıyorum. Hâlâ sembollere çok takıklar.Washington Büyükelçisi Murat Mercan eski bir AKP milletvekili.AKP çevrelerinde smokine pek sıcak bakılmıyor.Ama Sinirlioğu Dışişleri geleneğinden geliyor.Dediğim gibi normal bir durum.Bu arada Türkiye'nin New York Başkonsolosu Reyhan Özgür'ün Bulgaristan Kırcaali göçmeni olduğunu öğrendim.Üstelik anneannem ve babamın kasabası Mastanlı'danmış ve 12 yaşındayken Türkiye'ye göç etmiş.

Ertuğrul Özkök, Susan Sarandon'un da doktoru olan Dr. Tamer Seçkin, Trump'ın avukatı Cohen (soldan sağda)

Smokin giymeyen ikinci davetli Trump'ın avukatı Cohen'di. Gala yemeğinde bugünkü yönetimden katılım hemen hemen yoktu.Ama 2006 ile 2018 yıllarız arasında Trump'ın avukatlığını yapan ve onun en yakın isimlerinden biri.Sonunda 3 yıl hapise mahkûm oldu ve cezasını çekip çıktı.Ama hâlâ Trump döneminin en hedef insanlarından biri olmaya devam ediyor.Uzun süre sohbet ettik.Hayatın artık kendisi için çok zor hale geldiğini söyledi.

İlginç gözlem: Davetli dört gazeteci de Hürriyet kökenli

Gala yemeğine 4 gazeteci davet edilmişti.Dünya gazetesinden Vahap Munyar, T24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz, ben ve Hürriyet New York bürosundan Razi Canikligil.Davetli 4 gazetecinin de Hürriyet kökenli olması ilginçti tabii…Hürriyet lobisi hâlâ güçlü diyebilirsiniz.Bu arada Razi Canikligil'e Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD gezisi sırasında bir toplantıdan çıkarılma hikâyesini sordum.“Ben normal olarak gelip toplantının yapılacağı salona oturdum. Ancak bir süre sonra görevliler gelip gazetecilerin kabul edilmeyeceğini söyledi. Ama içerde başka Türk gazeteciler vardı. 'Onlar heyetle geldiler' dediler. Daha sonra Kemal Bey de 'Biz değil üniversite yeni gazetecilerin alınmamasını istedi' dedi. Dışarda bekleyen 20'ye yakın gazeteci vardı” dedi.

"Ya Oray Eğin gelir ve bizi atlatırsa ne yaparız?" dedik

Tahmin edeceğiniz gibi en büyük korkumuz HaberTürk New York Temsilcisi Oray Eğin'di.Gala gecesine gelirse kimbilir neler yazar, bizi atlatır diye korkmadık desek yalan olur.O nedenle sabah arayıp kontrol ettim.Brooklyn'de evinde oturuyormuş.Yemeğe gelmedi.Ama biliyorum tehlike henüz geçmedi.

Ödül alanlar: Rusya'da iş yapan şirkete ödül

Gala yemeğinde 8 şirkete onur ödülü verildi.Bunlardan biri Ant Yapı İnşaat Şirketi.Rusya ve İngiltere'de büyük işleri var.Bir Bitcoin şirketi olan BTC Türk, Giderek büyüyen Getir…Bir Amerikan devi haline gelen Chobani…Şirketleri çeşitli kanallar üzerinden bir araya getiren hizmetler sunan Insider Şirketi.Martı Scooter Paylaşım Şirketi.Sierra Nevada Teknoloji Şirketi.Trendyol Online Alışveriş Şirketi.

Getir Almanya'nın en büyük eve teslim şirketini alıyor

Gecenin en dikkati çeken davetlilerinden biri hiç şüphesiz Getir şirketinin kurucusu Nazım Salur'du.Getir geçen yıl İngiliz start -up şirketi Weezy'i satın almıştı.Şimdi Alman eve teslim şirketi Gorillas'ı da alırsa Avrupa'da eve teslim ticarette çok önemli bir dev haline gelecek.Bloomberg'deki haberden ve dün gece galada konuşulanlara baktığımda çıkardığım sonuç şu:Getir Gorillas anlaşması sonuca ulaşmak üzere.Bu arada Nazım Salur'la tabii ki Tottenham takımı üzerine sohbet ettik.Getir, Tottenham'ın sponsoru.Tottenham stadında bir locası da varmış.Nazım'ın oğlu sıkı bir Tottenham taraftarıymış.Birlikte bir derbi maçı izlenmek üzere sözleştik.

 

 

Kardeşi Oğuz Alper Öktem'le birlikte Martı'yı kuran Sena Öktem, Ertuğrul Özkök

Kadıköylü Martı martta New York halkına açılıyor

Galada tanıdığım en sürpriz isimlerden biri İstanbul ve 8 şehirde “scooter paylaşım sistemi” olarak bilinen Martı'nın kurucusu Sena Öktem oldu.Bir start-up şirketi olarak kuruldu ve çok başarılı oldu.Gecede o da ödül alanlardandı.Epey sohbet ettik.Kadıköy doğumluymuş. “Oh nihayet Kadıköy'den de dijital bir start-up çıktı” dedim.Bana verdiği en önemli haber önümüzdeki mart ayında New York borsasında halka arz için çalışmalara başlamış olmasıydı.Böylece Hepsiburada'dan sonra ikinci bir Türk kadınının kurduğu teknoloji şirketi New York'ta halka açılıyor! 

Uzay mekiği yapan Türk kadınıyla tanışıyorum

Gecede en hoşuma giden şey şu oldu.Düzenleyen Suzan Sabancı gibi çok başarılı bir Türk iş kadınıydı.Galada tanıdığım başarılı Türk iş insanları arasında kadınların sayısı neredeyse daha fazlaydı.Bunlardan biri Sierra Nevada Corp'un sahibi Eren Özmen oldu.Sierra Nevada'yı eşi Fatih Özmen'le birlikte kurmuş.Havacılık ve sanayi teknolojileri alanında çok güçlü bir grup.Mesela uzay mekiği yapımı teknolojisinde öncüler.Çok sessiz bir çift.Geçen yıl 2.4 milyar dolar gelir etmiş bir şirketten söz ediyoruz.

Suzan Sabancı Dinçer geceye Elie Saab elbisesi ile katıldı

Suzan Sabancı'nın Valentino ve Elie Saab'ı harikaydı

Tabii ki gecenin gerçek kahramanı Suzan Sabancı'ydı.Amerikan Türk Derneği'nin Eş Başkanı olarak geceyi düzenlemede en büyük yük onun üzerindeydi.Sabancı, Akbank'ın Yönetim Kurulu Başkanı.İki gece üstü üste davetlere katıldık.Tabii ki bir fashion tutkunu olarak giydikleri dikkatimi çekti.Önceki akşam Ahmet Okumuş'un davetine çok şık bir pantolon ve bluzla gelmişti.İlk bakışta Dolce&Gabbana sanmıştım ama Valentino'muş.Gala yemeğinde ise üzerinde bir Elie Saab elbise vardı.Dün gece giydiğini daha da sevdim.Türkiye'de varlıklı çevrenin Elie Saab'a niye bu kadar düşkün olduğunu bir kere daha anladım.Benim giydiğim smokin de Kağan Gökalp'ın kurduğu bir Türk markası olan Milimetric dikimiydi.

 

Şahane şovun organizatörü Jennifer Lopez - Ben Affleck düğününü yapmış

Gecenin müziği ve şovu tam bir Great Gatsby tarzıydı.Uzun tahta bacaklar üzerindeki melek kanatlı dansçıların görünümü harikuladeydi.Orkestrasının solistliğini ve şefliğini yapan Chris Norton son zamanlarda New York ve Los Angeles'taki “Private Event”lerin” gözde ismi.Bugünlerde New York'ta yeni açılan Casa Cipriani'de çalıyorlar.Ayrıca Jennifer Lopez'le, Ben Affleck'in Georgia'da yapılan düğünlerini de onlar düzenlemiş.Gerçekten görsel tarafı mükemmel bir sahneydi.

Masa komşum Clinton kampanyasına 10 milyon dolar vermiş Abigail

Masada ilginç bir yerde oturuyordum.Karşımda İzzet Garih vardı.Sol tarafımda ise Abigail Pollak oturuyoru.Amerikan siyasetinde iyi bilinen bir isim.Clinton ailesini yakından atıyor ve seçim kampanyalarına 10 milyon dolar bağışlamış.Bu arada Çeşme ve Alaçatı'yı çok biliyor.Evet dün gece Rusya Ukrayna savaşımını ortasında yapılan gala yemeğinden aklımda kalan sahneler bunlardı. Tabii bol bol fotoğraf çektiğimi de söyleyeyim.Dedim ya görsel bakımdan mükemmel bir geceydi.