Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminde Marmaris'te kaldığı otelden kaçarak ayrılarak uçakla İstanbul'a giden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ilgili olarak, "O uçakta geçen 1 saat 40 dakikayı düşünün, kabul edin dik durdu" dedi.
Ertuğrul Özkök'ün, "O uçakta geçen 1 saat 40 dakikayı düşünün" başlığıyla yayımlanan (19 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
- Kendinizi Tayyip Erdoğan'ın yerine koyun...
Bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanısınız...
İktidara darbeyle değil, halkın verdiği oylarla gelmişsiniz.
***
1960’lı yıllardan bu yana bir siyasetçinin seçimlerde aldığı en yüksek oyu almışsınız...
Ve eline silah almış bir güruh, sizi devirmeye kalkmış..
Sadece devirmek mi?...
Ailenizle birlikte yok etmeye kastetmiş...
Son anda kurtulmuşsunuz...
Ben kendimi onun yerine koyuyorum.
Siz de koyun...
Anlamaya çalışın...
***
Ve kabul edin ki, dik durdu...
***
Darbecinin canlı bomba uçakları semalarda dolaşıyordu.
Yunan adaları üç adım ötesindeydi.
Katar 3 saat ötedeydi...
***
Uçağa bindi ve İstanbul’a geldi...
O uçakta geçen 1 saat 40 dakikayı da düşünün..
***
O zaman liderlik nedir, bir darbe nasıl başarısızlığa uğratılır, anlarsınız...
- Sokağa çıkan insanı düşünün...
Linç olaylarına katılanları bir kenara bırakın...
Yaptıkları işin büyüklüğünü kabul etmek zorundasınız...
Darbeci, semalara hâkimdi...
Onu yerde yendiler...
Yaptıkları iş büyüktür...
- Yaşınız müsaitse unutmayın, değilse öğrenin...1971 yılındaki 12 Mart askeri muhtırasına karşı ilk direnen, ilk açıklamayı yapan insan, dönemin CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit’ti...12 Eylül’de, ülkenin başbakanı askerler tarafından hapsedilmek üzere uçakla Hamzakoy’a götürülürken, aynı uçakta dönemin anamuhalefet partisi başkanı Bülent Ecevit de vardı...
Demokrat bir insansanız, demokrasiye inanan bir insansanız eğer...Darbeye karşı çıkmak zorundasınız.
O gece durmanız gereken tek yer, ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanının arkasıydı.Tayyip Erdoğan’ın politikalarını beğenmeyen bir insan olabilirsiniz...Ama çok iyi bilin ki, bu uğursuz darbe başarıya ulaşsaydı, sizin hayatınız da geçen cuma gününden daha kötü olacaktı.
12 Eylül’de hepsi aynı uçaktaydı.Bugün hepimiz aynı gemideyiz...
Şimdi görevimiz, ülkemizi meçhule giden bir gemi olmaktan kurtarıp, emin bir limana demirlemektir.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan...En yakınındaki yaver darbeci...
***
- En övünerek anlattığı toplumsal dönüşüm projelerini yapan yer TOKİ...İddiaya göre darbe planı orada hazırlanmış...
***
AKP Genel Başkanı Şaban Dişli...Öz kardeşi asker... Darbeciymiş.
***
- Malatya İkinci Ordu Komutanı...Bir yıldan beri Güneydoğu’da en büyük mücadeleyi veren, göğüs göğse çarpışan ordunun komutanı darbe şüphelisi olarak tutuklandı.
***
- Genelkurmay başkanı...Yıllardır yanı başında çalışan insan...Darbeciymiş...Boynuna kemeri, bileğine kelepçeyi o geçiriyor...
***
- Abi kardeşe, üst astına, arkadaş en yakın arkadaşına...Güvendiğimiz dağlara ne karlar yağmış da haberimiz olmamış.
***
İçimize nasıl feci bir şüphe tohumunun ekildiğinin farkında mısınız?
Kendimi yerine koyamayacağım, koymayacağım ve affetmeyeceğim tek grup, bu uğursuz darbeyi planlayanlardır...
Bugüne kadar hayatımda sadece Hırant Dink’i katledenler için ‘hain’ kelimesini kullandım.
İkinci olarak bu uğursuz adamlar için kullanıyorum..
Bu adamlar vatan hainidir...
Bu darbe hepimize karşı yapılmıştır.
Ülkemize, vatanımıza karşı yapılmıştır.
- Bazılarına ibret olabilir.“Bak akıllı olmazsan senin de başına gelir” duygusu yaratabilir.m Bazıları bakıp, “Oh olsun” diyebilir, içindeki öfke biraz yatışabilir.m Ama çok az da olsa bazılarının içine de intikam ve kin tohumu atabilir.m O nedenle soracağım.Tutuklanan, gözaltına alınan darbeci askerlerin, yüzü gözü şişmiş fotoğraflarını servis etmek doğru bir iş mi?