20 yılı Genel Yayın Yönetmeni olmak üzere 35 yıl aralıksız çalıştığı Hürriyet'in kasım ayında yollarını ayırdığı Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan "Tansu'ya Mektuplar" başlığı altında yazılarını sürdürüyor. Yazılarını "newsletter" olarak geniş bir gruba gönderen Özkök, son yazısında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görüşmesinden notlarını aktardı. İmamoğlu, Özkök'ün "Altılı masa adayını ne zaman açıklamalı?" sorusuna, "Aday, seçim kararı alındıktan sonra açıklanmalı" yanıtını verdi. İmamoğlu, cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin olarak, "Kesinlikle söylüyorum; AKP’nin bu seçimi kazanma ihtimali yok." yorumunu yaptı.
Özkök'ün "Tansu'ya Mektuplar" dizisinde " İmamoğlu ile yemek sohbeti, altılı masa adayını ne zaman açıklamalı?" başlıklı yazısı şöyle:
"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile böyle bir sohbeti son defa Beylikdüzü’nde yapmıştım.
O sırada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayıydı.
Çok güzel ve sıcak fotoğraflar çekmiştik.
O günden sonra başka bazı yerlerde karşılaştık ama hepsi ya bir davet, ya büyük bir yemekteydi.
Altılı masadan sonra ilk sohbet
Dün akşam Etiler’de bir kebapçıda bir araya geldik. Baş başa sayılabilecek küçükten de küçük bir grup diyebilirsiniz.
Ben kravatsızdım, başkan da gelir gelmez kravatını attı ve eldivensiz, önyargısız güzel bir sohbet yaptık.
Tabii bu yemek Ankara’da yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihine damga vurabilecek altılı buluşmanın ertesine rastladığı için bir gazeteci için de şans sayılabilirdi.
Önce biraz yemeğin havasını anlatayım.
İmamoğlu çok rahat bir havada görünüyor. Her zamanki gibi kendinden emin. Çok rahat konuşuyor ama ağzından kritik bir tartışmaya yol açacak tek kelime kaçırmıyor.
Açık bir insan.
Belediye başkanı olduğundan beri yaşadıklarını çok insani bir üslupla anlatıyor.
Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Çamlıca Camii’nde namazdan sonra imamlarla otururken yedikleri cevizin sayısına kadar aklında.
İstanbul’daki İran Başkonsolosluğu'nda kendisi için verilen bir yemekte gördüğü tabloyu anlatıyor.
Yemekteki 40 kişiden 20’sinin kadın olması dikkatini çekmiş.
Bu arada Küba büyükelçisi ile sohbetini, Almanya Şansölyesi Merkel’in Berlin’deki bir davette elini sıkarken ne söylediğini de ekliyor.
Bayramlaşmak için gittiği Trabzon’da bunun kendiliğinden nasıl 50 bin kişilik bir mitinge dönüştüğünü, okuduğu Kuran’ın hikâyesini, o akşam eve geldiğinde eşinin kendisine ne dediğini sohbet havasında anlatıyor.
Aslında sohbetimiz yazılmamak kaydıylaydı ama bazı noktalar vardı ki, bence kamuoyu tarafından da bilinmesinde yarar bulunuyordu.
İznini alarak o bölümleri kısaca aktarıyorum.
Tabii herkesin merak ettiği ilk soru şu:
Cumhurbaşkanlığı için kendini aday olarak görüyor mu?
Tek kelime etmiyor. Bu işi çok istediğine dair hiçbir işaret vermiyor.
Söylediği tek şey, adayın o masanın etrafındaki altı kişi tarafından belirleneceği.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu çok övüyor. Bu arada çok ilginç bir ayrıntı aktarıyor.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu İBB adaylığını teklif etmek için kendisini Ankara’ya çağırmış. O günü şöyle anlatıyor:
“Bana bir süre verip vermeyeceğini bekledim. Eğer, ‘Git bir hafta düşün’ deseydi kafasında başka adaylar da var henüz karar vermemiş diyecektim. Onun için ‘Bana ne kadar süre veriyorsunuz’ dedim. Cevabı şu oldu: ‘Git düşün ve hemen cevabını bildir’ O zaman anladım ki kafasındaki tek aday benim.”
Peki altı partinin bir araya gelmesi konusundaki görüşü ne?
“Türkiye’nin geleceği açısından tarihi önemde bir buluşma. Bu masa bozulmamalı, seçimden sonra da devam etmeli. Bunu bozmanın sonuçları Türkiye açısından iyi olmaz.”
Tabii altı lider bir araya gelip bu fotoğrafı verince, herkesin aklına “Bu masanın adayı kim olacak” sorusu geliyor.
İki günden beri konuştuğum insanlar ikiye bölünmüş durumda.
Bir bölümü “Bu masa bir eşitler masası. Yani cumhurbaşkanı adayı eşitler arasından çıkmaz” diyor.
Bir bölümü ise tam aksine adayın bu masadan çıkacağını düşünüyor.
İmamoğlu bu konuda tek kelime etmiyor.
Bir başka soru da şu: Türkiye aylardır Millet İttifakı’nın adayının kim olacağını konuşuyor, ama ortada henüz bir aday yok.
Bu aday ne zaman belli olacak?
İmamoğlu da bu konuda, genel başkanının fikrine katılıyor.
“Aday, seçim kararı alındıktan sonra açıklanmalı.”
Geliyorum en kritik soruya.
“Eğer Millet İttifakı seçimi kazanırsa, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş nasıl olacak, ne kadar zamanda olacak?”
Doğal olarak altılı masadan çıkacak kararın ne olacağını bilmeden bu konuda bir şey söylemek istemiyor.
İmamoğlu ile ilgili yapılan yorumlardan biri şu: Eğer Cumhurbaşkanı olursa güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmez. Güçlü bir başkan olarak devam eder.
Bu konuda ne düşünüyor?
Bir kere şunun altını kalın çizgilerle çekerek ifade ediyor:
“Türkiye kesinlikle güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmeli. Anketler halkın da isteğinin bu doğrultuda olduğu gösteriyor.”
Yani bu konuda en küçük tereddütü yok.
Altılı masadan sonra merak edilen sorulardan biri de şu. 28 Şubat’ta yapılacak açıklamada, geçiş süreci için bir süre verilecek mi? Yani ‘en geç bir, iki yılda geçilecek' gibi bir ifade olacak mı?
O konudaki görüşünü de şöyle anlatıyor:
“Seçimden nasıl bir parlamenter dağılımın çıkacağını bilemiyoruz. Bu geçiş sürecinde ülkenin bekleyemeyecek çok büyük sorunları var. Onların da yapılması lazım. O nedenle bu süreçte sadece parlamenter sisteme geçişe konsantre olunursa zaman kaybedilir. İki alanda da çok etkili ve sonuç alıcı bir süreç yönetilmeli.”
Ve son soru:
Seçimi kim kazanır?
Ona cevabı da şu:
“Her hafta anket yaptırıyoruz. Hep halkın içindeyiz. Anadolu’dan gelen haberlere bakıyoruz. Kesinlikle söylüyorum; AKP’nin bu seçimi kazanma ihtimali yok. Bu altı partinin ittifakı dağılmazsa, çok büyük bir yanlışlık yapılmazsa, sağlam bir zemin üzerinde yoluna devam ederse, bu seçimin şimdiden galibi Millet İttifakı'dır.”
Ayrılmadan önce merak ettiğim bir soruyu sordum.
MOBESE görüntülerinin verilmesi ile ilgili son durum nedir?
Olayın ortaya çıkmasından sonra İstanbul Valisi'ne mesaj atmış. “Bu iş sizin sorumluluk ve yetki alanınızda bir şey” diye.
Ancak cevap alamamış.
“Bu son derece profesyonelce hazırlanmış bir olay. Sadece MOBESE görüntüleri verilmemiş. İleri geri alarak montajlanmış, dramatik bir yapı verilmiş ve öyle servis edilmiş.”