Ertuğrul Özkök: İyi ki bazı ülkelerde hâlâ özgür medya var, diktatör bozuntularına geçit vermiyor

Ertuğrul Özkök: İyi ki bazı ülkelerde hâlâ özgür medya var, diktatör bozuntularına geçit vermiyor

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, aktör Robert De Niro ABD Başkan adayı Donald Trump'a yönelik kullandığı "O bir domuz, o bir köpek, onun yüzüne yumruk atmak istiyorum" ifadeleriyle ilgili olarak "Türkiye’den gelen bir insan ister istemez düşünüyor. Bir sanatçı neye güvenerek böyle ağır bir eleştiriyi göze alabilir. Tabii ki önce sanatçı oluşuna. Bir de konseri verdiği Amerika’nın anayasasının birinci maddesine" dedi. "Washington Post bu konuşmayı yayınladı. Ve Trump altından kalkamıyor. Birçok Cumhuriyetçi, partisinin adayını desteklemeyeceğini açıklıyor" diyen Özkök, "İyi ki bazı ülkelerde hâlâ özgür medya var ve Trump gibi 20’nci yüzyıl artığı diktatör bozuntularına geçit vermiyor. Tabii iyi ki Washington Post’un yeni genel yayın yönetmeni Martin Baron gibi, Ben Bradlee geleneğini sürdüren büyük yönetmenler var" ifadesini kullandı.

Ertuğrul Özkök'ün "Başkan adayına 'domuz' derken neye güvenirsiniz" başlığıyla yayımlanan (12 Ekim 2016) yazısı şöyle:

Hayatımda böyle bir sahne teknolojisi görmedim.

Hayatımda böyle harika bir müzikal seyretmedim. Hayatımda böyle muhteşem dijital efektlere tanık olmadım. Hayatımda böyle bir “entertainment” (eğlence) duygusu yaşamadım.

Tarihi “Desert Trip” (Çöl Yolculuğu) konserleri, Pink Floyd’un Roger Waters’ının muhteşem performansı ile kapandı.

Konserden çok çok daha fazla bir şeydi.

Eğlence kadar, dünyevi sorumluluklarımız, pasif kalarak işlediğimiz insanlık suçları ve ortak sorumluluklarımız.

Mesela, 21’nci yüzyılda, dünyanın en özgür ülkesinde, Trump gibi bir karakter nasıl başkan adayı olabilir?

Şarkılarından birinin teması Trump’a karşı açık ve çok ağır bir eleştiriydi.

Dev ekranda Trump’ı kadın, travesti, köpek, domuz şeklinde gösteren şekiller göründü.

Bütün şarkı boyunca ekranda Trump’ı çok ağır eleştiren cümleler yer aldı.

Bu arada gökyüzünde dev bir domuz balonu uçmaya başladı.

Ve şarkı biterken 100 metreye yakın ekranda bir yazı belirdi:

“Trump bir domuzdur...”

Aynı Roger Waters bir az sonra dev ekrana Filistin bayrağını yansıtarak herkesi Filistin halkını desteklemeye davet etti.

75 bin kişi ayakta bu sahneyi çılgınca alkışlıyordu.

Türkiye’den gelen bir insan ister istemez düşünüyor.

Bir sanatçı neye güvenerek böyle ağır bir eleştiriyi göze alabilir...

Tabii ki önce sanatçı oluşuna.

Bir de konseri verdiği Amerika’nın anayasasının birinci maddesine.

“Düşünce özgürlüğü hiçbir zaman engellenemez...”

Robert De Niro da bu maddeye güvenerek geçen hafta Trump’a “Aptal” demedi mi...

Konserler bitti, eve dönüyorum.

Ama aklım burada.

Özgür bir ülkede, özgürlüğü ta şuramda hissederek yaşamak çok güzel bir şey...

Bitti denilen bir gazete ve bir cümle Trump'ı bitirdi

Bundan 5 yıl önce medya çevrelerinde “Bitti” denilen bir gazete, Trump’ı resmen bitirdi.

Olayı Washington Post gazetesi patlattı.

Yani Watergate skandalını ortaya çıkaran efsane genel yayın yönetmeni Ben Bradlee’nin gazetesi...

Trump’ın yıllar önce bir arkadaşı ile yaptığı geyik muhabbetinde kadınlar hakkında söylediği şu cümle:

“Eğer starsan, kadınlar hemen evet der...” 

Yani şöhretin ve paran varsa...

Bir kadın için söylenebilecek en ağır aşağılama...

Hakaret...

Washington Post bu konuşmayı yayınladı... 

Ve Trump altından kalkamıyor.

Birçok Cumhuriyetçi, partisinin adayını desteklemeyeceğini açıklıyor...

İyi ki bazı ülkelerde hâlâ özgür medya var ve Trump gibi 20’nci yüzyıl artığı diktatör bozuntularına geçit vermiyor.

Tabii iyi ki Washington Post’un yeni genel yayın yönetmeni Martin Baron gibi, Ben Bradlee geleneğini sürdüren büyük yönetmenler var...

Biliyorsunuz kendisi, “Spotlight” filminde seyrettiğimiz, kilise içindeki cinsel taciz skandalını ortaya çıkaran Boston Globe gazetesinin o günkü genel yayın yönetmeniydi...