"İş insanı Mehmet Cengiz'le yaptığı röportaja yönelik eleştirilere Özkök "Gazeteciler ilgi çekici insanlarla konuşur. Biz kimle konuştuk Mehmet Cengiz’le… Herkesin çok ilgiyle konuştuğu bir insan bu. Bir gazeteci bununla konuşuyorsa gayet güzel bir şey. Benden önce Mehmet Cengiz’le Odatv konuştu. O gün Soner Yalçın’ı aradım. Dedim ki ‘Soner seni tebrik ederim, çok merak ettiğim bir insanla konuşmuşsunuz. Gazeteciler bunu yapmalı’ dedim.
Bu muhalefet gazetecileri gardırop muhalefetçisi. O mülakatta (Mehmet Cengiz) öyle bir şey var ki seçim sonrası işin o tarafı Türkiye’de çok güçlü bir şekilde gündeme gelecek. Ben de o zaman konuşacağım. Bu da bizim yaptığımız röportajla ortaya çıktı. Birazcık gazetecilik merakı olan insanın kolaylıkla yakalayabileceği bir şey." diyerek yanıt verdi.
Muhalefetin iş insanı Cengiz'e yönelik kullandığı ifadeyi eleştiren Özkök "Ben ‘beşli çete denmesini doğru bulmuyorum, üzülüyorum bunlara’ dedim. Ben bu kavramların kullanılmasına üzülüyorum. Bazı kavramlar vardır, 'yalaka, omurgasız, dönek'… Bu kavramlar senin kendine ait değer yargılarıdır. Bu ülkede bir takım gazeteciler her gün herkese yalaka, dönek derler. 30 yıldır bana her gün söylediler. Bugüne kadar kimseye dava açmadım. Benim görüşüme göre hakaret de bir noktaya kadar ifade özgürlüğü çerçevesindedir. Kimseye bir şey söylemedim ama başka kavramlar var. Onlar hukukun alanındaki kavramlar. Onlar suç unsuru. Bana yalaka denmesi suç değil ama çete diyorsan vatan haini diyorsan onun hukukta yeri vardır.
Türkiye’de herkes herkese vatan haini diyor. Bana bin defa vatan haini dediler. Aradan geçti 30 yıl. Nerede benim vatan hainliğim… Rüşvet alıyor, hırsız bunlar hukuki kavramlardır. Bu kavramlarla insanları değerlendirme hakkına sahip olan tek merci yargıdır. Polisin bile insana suçlu, sanık deme hakkı yoktur.
Kemal Bey karımın en savunduğu siyasetçilerden biri. Kemal Bey adalet için bir hukuk yürüyüşü yaptı. Kemal Bey adalet yürüyüşü yaptıysa adaletle ilgili kavramlara herkesten daha fazla saygı göstermelidir. Benim itirazım bu. Bu ihalelerin düzgün ihaleler olmadığı, eleştirilecek çok yönü olduğunu ben de kabul ediyorum.
Elinde hukuki belgeler varsa git savcılığa ver. Bazı kavramları bu kadar kolayca kullanma hakkında sahip değiliz. Biz sadece eleştirebiliriz.
'Beşli çete' demesinin çok önemi var. Siyaset dilinde nereye kadar gidiyor... Cumhurbaşkanı çıkıp demiş ki 'bu ülkeyi emperyalist uşaklara bırakmayız' ne demek bu Allah aşkına? Kimin emperyalist uşağı olduğunu tayin etme hakkını kendinde görüyorsun. Bu cümle 'seçimi kaybetsem bile vermem ben'e kadar gider... Bundan 20 yıl önce onun temsil ettiği zihniyet ve parti için bu ülkede bazıları 'biz cumhuriyet düşmanlarına bu ülkeyi vermeyiz' diyorlardı. Hatta darbe bile savunuyorlardı. O cümleyle bu cümlenin ne farkı var? Orada cumhuriyet düşmanı ilan ediyorlardı. 20 yıldır iktidarda cumhuriyet duruyor yerinde. Bazı şeylerin cevabını tarih veriyor.
Ben kiminle mülakat yapacağımı kimseye sormam. Bu mülakat karşılığında prim alma meselesi var bir de... Ben diyorum açık açık, hayatım boyunca MEB ve üniversitelerinden; Erol Simavi'den 3 yıl, ve Aydın Doğan'dan maaş aldım. Aydın Doğan'dan prim aldım... Ben bu ülkede para kazanan ilk ve son gazeteci neslindenim. İyi para kazandım, saklamadım.
Aydın Bey beni görevden aldığında, 2010'da Aydın Bey'e mektup yazdım, mal varlığım buydu, bankadaki param şuydu diye. Hepsinin hesabını verdim, Aydın Bey'in kasasında duruyor. Yurt dışında hiçbir hesabım yok benim, bir mal varlığım, gayrimenkulum yok, arazim yok. Bankadaki param da Hürriyet'ten ayrılırken verilen tazminat kadar paradır, ondan 100-200 bin lira fazladır.
Bu rüşvet iddiası çok ciddi bir iddia. Savcıların, mali şubenin, Maliye Bakanlığı'nın harekete geçmesi lazım. Bir delili ortaya koymaları lazım. Telefonlarım 35 yıldır dinleniyor. Ellerinde bütün telefon konuşmalarım da var. Böyle bir şey varsa bu suçtur, bunun karşılığında bir şey almak. O zaman ben de gelir ben suçluyum derim. Bunu söyleme hakkı herkese ait değil.
(Aracılık iddiaları) Onlar beni ilgilendirmiyor. Varsa vardır ne diyeyim. Gazetecilik yaptım hiç duymadım ben. Varsa konuşulsun.
Prim aldı denmesi başka bir şey... Ayıplarla suçları ayırmaları lazım. Ben bu konuda hassasım çünkü bu hatayı yaptım. Çok sevdiğim iki arkadaşımı, devlet beni kendi kumpasına kurban getirdi. Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar ile ilgili Andıç manşetini attık, alnımda taşıyorum, ölünceye kadar taşıyacağım o ayıbı... Para aldı PKK'dan dediler... Aradan 25 yıl geçti, aldıkları para nerede? Biri Türk medyasının devi olarak mezarında huzur içinde yatıyor, öbürü yurt dışında üniversitede ders veriyor, en çok yazı yazması dönemde küsüp gitti. Bunu başka insanlara yapılmasına karşı çıkıyorum, bu insanlar sanık bile değil."