Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Beyaz TV'de yayınlanan Derin Futbol programında kullandığı "Kusturmalı Boşnak saksosu" ifadelerinden dolayı tepki çeken Rasim Ozan Kütahyalı hakkında "Nereden çıktı bu Rasim Ozangiller... Kimdi onların ağababaları, rol modelleri..." diye tepki göstererek saygılı ve insani bir yepyeni Türkiye'yi özlediğini belirtti.
Ertuğrul Özkök'ün "Rasim Ozan Kütahyalı olayına nasıl bakıyorum" başlığıyla yayımlanan (24 Kasım 2017) yazısının ilgili kısmı şöyle:
Nereye gitsem, o konuşuluyor...
Hemen hepsine "Oh olsun" havası hâkim...
Bir Balkan çocuğu olduğum için benim de “Oh olsun” havasına girdiğimden emin olmalılar ki kimse bana bu konudaki fikrimi sormuyor...
*
Oysa sorsalardı bu lince katılmayacağımı, biraz farklı düşündüğümü göreceklerdi...
*
Bence ‘Rasim Ozan Kütahyalı’ya en güzel cevabı, kader verdi...
O lafı söylediği günün hemen ertesinde “Bosna kasabı” diye anılan kişi, uluslararası mahkeme tarafından ömür boyu hapse mahkûm edildi...
Yani Boşnak milletinin yaşadığı katliam ve Boşnakların o soykırımcılara karşı verdiği kahramanca mücadele, tarih önünde bir kere daha tescil edildi.
Zevzekçe söylenmiş bir laf, şuursuzca edilmiş hiçbir hakaret, Boşnak halkının bu kahramanca duruşuna halel getiremez.
*
Umarım Rasim Ozan da bu karar karşısında saygıyla diz çökmüş, söylediği o sözlerin utancını fazlasıyla yaşamıştır.
Nereden çıktı bu Rasim Ozangiller...
Kimdi onların ağababaları, rol modelleri...
Sanıyor musunuz ki AKP ile çıktı bütün bunlar...
*
Hayır, çok daha önceleri, 1990’larda türemeye başladı medyanın bu yeni ırkı...
Üstelik iktidar değil muhalefet medyası olarak başladı...
*
Kızdığı herkese, her siyasetçiye “Liboş”, “Dönek”, “Yalaka” diye sardıran...
Sevmedikleri seçilmiş insanlara “İMelih”, “TÖ” ve “RTE” gibi aşağılayıcı lakaplarla hakaret etmeyi gazetecilik diye yutturmaya çalışan yazarlardı onların rol modelleri.
*
Kimler mi...
Hadi boşverin... Hepiniz çok iyi biliyorsunuz kim olduklarını...
*
1990’ların o hastalığı şimdi AKP yanlısı yazarlara bulaştı...
Üstelik bu defa arkalarında, kendileri kadar hakareti seven, Türkiye’nin kurucu babalarına bile hakaret etmeyi siyaset olarak gören yeni nesil bir Ankara vardı.
Onları da arkalarına alınca, belagat şehvetleri, belagat tecavüzlerine dönüştü.
*
Ve şimdi iktidar tarafı da görüyor ki...
Bu hakaret ve lakap takma virüsü, hangi bünyeye girerse orada büyük tahribat yapıyor...
*
Ve kadere bakın ki bu olay Rasim Ozan Kütahyalı’nın başına, son zamanlarda makuliyet çizgisine yaklaşan bazı yazılar yazmaya başladığı sırada geldi.
*
Bana gelince...
1990’lardaki o hakaret ve lakap çetelerine yeterince karşı çıkmadığım için, kendimi de biraz sorumlu hissediyorum...
O nedenle bugün Rasim Ozan Kütahyalı’ya karşı, onun üslubuyla yürütülen kampanyaya katılmıyorum.
*
Çünkü yepyeni bir Türkiye özlüyorum ve artık onun saygılı ve insani üslubuyla konuşmaya başlamamızın zamanı geldiğine inanıyorum.