Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan "Tansu'ya Mektuplar" başlığı altında kaleme aldığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazılarında bugün, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov'un Aydınlık gazetesine verdiği demeçteki ifadeleri değerlendirdi. Özkök, Yerhov'un Türk askeri yerine 'Mehmetçik' ifadesi kullandığına dikkat çekti ve Rus Büyükelçi'nin, açıklamlarına çeşitli 'psikolojik dokunuşlar yaptığını' belirtti.
Özkök, Ukrayna'yı işgal eden Rusya'nın savaşta iyi bir performans sergilemediğini, ancak diplomaside "çok iyi olduklarını" söyledi.
Özkök'ün "Rus Büyükelçi'nin bugünlerde en sevdiği kelime, 'Mehmetçik'" başlıklı yazısı şöyle:
Ukrayna Savaşı başladığından beri en dikkatle izlediğim gazete Aydınlık. Çünkü Rus diplomasisinin nabzı bu gazetede ve Ulusal TV’de atıyor. Bir iki yazarı hariç Cumhuriyet gazetesi de bu savaşta açık bir şekilde Rusya’dan yana tavır aldı ama Aydınlık daha ileri giderek sayfalarını Rus sözcülerine ve açıklamasına cömertçe açıyor.
Aydınlık gazetesine ilk mülakatı Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu vermiş ve Türkiye ile Rusya arasında ambargoya alternatif yolların bulunması için ön görüşmelerin başladığını açıklamıştı.
Bu defa Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov aynı gazeteye konuştu.
Gazete, dün ve bugün büyükelçi ile yapılmış uzun bir mülakatı yayınladı. Burada bazı bölümler çok dikkatimi çekti. Özellikle Bayraktar’ın ürettiği İHA’larla ilgili bir bölüm var ki, bir Rus yetkilinin ağzından ilk defa bu konudaki şikâyeti dinliyoruz.
Ama büyükelçi bunu şikÂyetten çok dostça sitem ambalajı içinde öyle nazik bir dille yapıyor ki, bakın birlikte okuyalım:
“Burada bana çok sık yöneltilen bir soruya değinmeden geçemem. Türk 'Bayraktar' insansız hava araçlarının Ukrayna'ya tedariğini nasıl karşılıyoruz? Pekâlâ, çok dürüst olacağım. Bu sevkiyatların Rus toplumunda ne kadar acı verici bir şekilde karşılandığını tasavvur bile edemezsiniz. 'İş iştir' gibi açıklamalar anlayışla karşılanmıyor, çünkü insansız hava araçlarınız askerlerimizi öldürüyor. Onları sırf bunun için satın alıyorlar.”
Büyükelçi bunu yaparken sözlerinin etkisini arttırmak için çok ince bir psikolojik ayar yapıyor. Daha doğrusu bir karşılaştırma… Bakın Amerika Birleşik Devletleri’ni kastederek ne diyor:
“Bu arada, Türkiye'nin müttefiki olduğunu iddia eden bir ülkenin, Mehmetçiklerin savaştığı kişilere büyük miktarda silah aktarma alışkanlığı olduğunu ve bunun Ankara’nın çok hoşuna gitmediğini hatırlatayım.”
Ve arkasından şu son cümleyi ekliyor:
“Neden bizim buna(İHA satışına) sıcak bakmamız gerekiyor…”
Doğrusu yabancıların ağzından çok “Türk askeri” sözü duydum ama Türk askerinden ”Mehmetçik” diye söze edildiğine ilk defa tanık oluyorum.
Tabii o “Mehmetçik” deyince benim de bir Türk olarak aklıma Rus uçaklarının Suriye’de öldürdüğü 34 Mehmetçik geliyor…
O konuda da tedbirini şöyle alıyor:
“Türk ordusunun savaştığı insanlara silah vermiyoruz ve Türkiye'de bunu çok iyi biliyorlar. Somut kanıt sunma zahmetine girmeyen bazı muhatapların hatırlatmayı çok sevdikleri gibi o kişilerin Moskova’da bir 'ofisi' de yok.”
PKK’nın Moskova’da ofisi yok mu…
Doğrusu bu soruyu bir MİT yetkilisine sormayı çok isterdim. Acaba onlar bu sözler hakkında ne düşünüyor?
Büyükelçi son psikolojik dokunuşunu da Rusya’ya uygulanan yaptırımlar konusunda yapıyor… Kendilerine uygulanan yaptırımları şöyle bir karşılaştırma ile anlatıyor:
“Ülkemiz, defalarca çeşitli Batı kısıtlamalarının hedefi oldu. Bunlar başka ülkelere de uygulandı. Bu arada Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk zamanında yaptırımlara maruz kalmamış mıydı? Bir şey olmaz, o zaman dostlarımızın yardımıyla hayatta kaldık, şimdi de kalacağız.”
Bu arada yine çok ince bir noktadan Türk kamuoyunun damarına basıyor:
“İlginç olan şu ki, Türkiye'yi AB'ye kabul etmek istemiyorlar ancak Avrupa yaptırımlarına katılmaya zorluyorlar. Bu adil mi?”
Ancak Ankara’da Dolmabahçe toplantısı ile her şeyin bittiği iyimserliğine sahip yetkilileri de şu cümleyle biraz düş kırıklığına uğratabilir:
“Mutabakat sağlanmamış tüm sorunların sihirli bir değnek dalgasıyla bir gecede çözülmesini beklemek muhtemelen yanlış olur. Objektif olarak konuşursak, pozisyonlar ve formülasyonlar üzerinde mutabakat sağlamak için çok fazla özenli çalışma yürütülmesi gerekecektir.”
Rus diplomasinin geleneksel olarak çok güçlü olduğunu biliriz.
Ama bu kadar ince psikolojik rötuşlarla 21’inci yüzyıla taşındığını ilk defa bu kadar çarpıcı bir mülakatla kanıtlıyorlar.
Rusya savaşta pek iyi bir performans gösteremedi…
Kabul edelim ki diplomaside iyiler... Hem de çok iyi…