Ertuğrul Özkök: Sıla ve Ahmet Kural'ın neden barıştıklarını anlayamıyorum, insan üç günde bu hale gelmez

Ertuğrul Özkök: Sıla ve Ahmet Kural'ın neden barıştıklarını anlayamıyorum, insan üç günde bu hale gelmez

Müzisyen Sıla Gençoğlu, fiziksel şiddet gördüğü oyuncu sevgilisi Ahmet Kural'dan şikâyetçi oldu ve mahkemeden Kural'ın 3 ay süresince kendisine yaklaşmamasına yönelik koruma kararı aldırdı.

Sıla ve Kural'ın 10 ay sonra barıştığını köşesinde bir fotoğrafla duyuran Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Sıla'nın şiddete uğradığı haberinin ardından kaleme aldığı yazısında, Sıla ile Ahmet Kural'ı fotoğrafladığında “bunlar niye ayrılmışlar” diye düşündüğünü belirterek bugün yaşanan olayla birlikte neden ayrıldıklarını anladığını ancak barışmalarının sebebini kavrayamadığını kaydetti. Özkök, "İki insan üç günde bu hale gelmez. Niye barıştıklarını anlamıyorum" yorumunu yaptı.

Özkök'ün Sıla'nın şikâyetçi olmasının ardından kaleme aldığı yazısı şöyle:

"Ahmet Güneştekin aradı.

Şaşkın vaziyetteydi. Sıla’nın Ahmet Kural’dan şiddet gördüğü iddiasıyla savcılığa başvurduğunu söyledi.

Ben de şok oldum.

***

Daha 3 hafta önce Ahmet Güneştekin’in evinde yemek yemiş, harika bir sohbet yapmıştık.

On aylık ayrılıktan sonra yeni barışmışlardı.

***

Bu fotoğraflarını o akşam çekmiştim.

Araları gayet iyiydi.

İkisi de çok hoşuma  gitmişti. Birbirlerine çok yakışıyor gibiydiler.

Aralarında en küçük gerginlik, asabiyet işareti yoktu…

En  küçük bir laf, ima yollu bir sokuşturma yoktu.

Bunlar niye ayrılmışlar diye bile düşünmüştüm.

Şimdiyse, niye ayrıldıklarını anlıyorum, ama bu defa o gün niye barıştıklarını anlamıyorum.

İki insan üç günde bu hale gelmez.

***

Hayrettir ki ne hayret…

Sıla’nın kolunda morluklar var…

Bu nasıl bir iştir anlamadım.

Çok mu iyi rol yapıyorlardı, yoksa ben mi insan denen varlığı hiç tanımıyorum…

***

Bunca uzun bir hayat yaşadım…

Galiba insan denen varlığı hiç tanımamışım.

***

Ama artık çok iyi öğrendiğim bir şey var.

Hiçbir şey ölü bir aşk kadar ölü değildir.

Hele hele araya şiddet girdiyse…"