Ertuğrul Özkök, "Pazar Mektubu" başlığı altında, yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazısında bugün, sabaha karşı saat 04.17'de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 büyüklüğünde meydana gelen depreme yer verdiği yazısında, "Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, bütün bakanlar, iktidar partisi yöneticileri… Lütfen hepiniz kalkın bölgeye gitmeyin, çünkü çalışmaları engellemekten başka işe yaramıyorsunuz. Lütfen gereksiz basın toplantıları ile vakit geçirmeyin." diye yazdı.
Özkök'ün "Deprem mektubu: Lütfen... Lütfen... Lütfen Bay Kemal bir süre gelmesin, bay başkan bir süre çakmasın" başlıklı yazısı şöyle:
Deprem mektubu: Lütfen... Lütfen... Lütfen Bay Kemal bir süre gelmesin, bay başkan bir süre çakmasın
Önce şunu bilelim.Sabahtan beri televizyonlarda gördüğümüz, dinlediğimiz, bize anlatılanlardan çok ama çok daha büyük bir felaketle karşı karşıyayız…En az Gölcük depremi kadar büyük bir felaket bu…Üstelik ağustos ayında da gelmedi…Kışın, bütün gücüyle üzerimize çullandığı meşum bir gecede geldi felaket…Biz deprem konusunda çok acı tecrübeleri olan bir milletiz…O nedenle geçmiş tecrübelerimize dayanarak çeşitli kesimlere seslenmek istiyorum.
Sayın valiler, belediye başkanları, devletin yerel yöneticileri, yardım ekiplerinin yöneticileri…Önceki felaketlerde gördük.Size uzatılan kameraların, sosyal medyanın tuzağına bir kere daha düşmeyin.Bugün sizin tek bir işiniz var.Enkazın altındaki insanlara ulaşmak isteyen yardım ekiplerini koordine etmek, hastaneleri çalıştırmak, dışarda kalan insanların barınmasını, soğuktan korunmasını ve hijyenini sağlamak.Lütfen, her uzatılman kameranın karşısına geçmeyin, işinize konsantre olun.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, bütün bakanlar, iktidar partisi yöneticileri…Lütfen hepiniz kalkıp bölgeye gitmeyin, çünkü çalışmaları engellemekten başka işe yaramıyorsunuz.Lütfen gereksiz basın toplantıları ile vakit geçirmeyin. Her dakika bir bakan televizyon ekranlarının karşısına geçip;“Devletimiz bütün imkan ve kabiliyetiyle duruma hakim” mesajları ile zaman kaybetmeyin.Bütün zamanınızı, imkanınız, ve kabiliyetinizi enkaz altındaki insanların kurtulması ve hayatın düzenlenmesi için kullanın.
Deprem bizi sadece kışın değil, millet olarak da en bölünmüş, en zayıf anımızda yakaladı.Seçim kampanyasının zirveye gittiği bir noktadayız.Duygular bilenmiş, hançereler gerilmiş. Ama bilelim ki, büyük değil, çok büyük bir felaketle karşı karşıyayız.Bunu ancak bir “Millet” haline gelerek aşabiliriz.Yani birbirimize “çakmayı” bırakalım, birlik olalım.
İktidar partisinden olsun, muhalefetten olsun…Özellikle de elinde büyük imkanlar olan muhalefetin büyükşehir belediyeleri…Lütfen bütün imkanlarınızı bölgeye sevkedin.Deprem felaketine uğramayan illerin vatandaşları, yani bizler, bu süre içinde fedakârlığa hazır olmalıyız.Yakılan bina sayısı çok, ama çok fazla…Bilelim ki; sadece AFAD'ın imkanları bunun üçte birine bile yetemez.Şimdi duygusal bir imece zamanıdır.Hepimizin kanayan, acıyan yarası orasıdır.
Biliyorum, biliyoruz, çünkü birbirimizi tarıyoruz…Televizyon ekranlarında bir gece önce seçim uzmanı olan konuşan kafalar, bu öğleden itibaren birer deprem uzmanı kesilecek ve ağızlarına geleni söylemeye başlayacaklar.Yine biliyoruz ki, iktidar mahallesinin konuşan kafaları karşı mahalleye saydıracak, muhalefetinkiler de iktidar mahallesine…Lütfen biraz makul olun.Lütfen üç beş haftalığına birbiriniz çakma ihtirasını unutun.Lütfen üç beş haftalığına bilmediğiniz konular için “bilmiyoruz” diyecek kadar yürekli, mütevazı ve duyarlı olun.Lütfen bölgede gece gündüz çalışan insaların kafasını karıştıracak, moralini bozacak sözlerden kaçının…
Felaket büyük.Uluslararası yardım şart.Sadece ekonomik olarak değil; bilgi, teknoloji, araç, gereç, barınak, her şey şart.Lütfen o dost, bu değil gibi gurur triplerine girmeyin.Ve şunu asla unutmayın…Enkaz altındaki insanların trajedisi, sizin gurur ve iç politika hesaplarınızdan çok ama çok daha hayati ve önemlidir.Uzatılan yardım ellerini itmeyin.
Böyle günler bazı insanlar için sosyal medyada şahsi tatmin fırsatları haline gelir.Kendinden bahsettirmek veya aramıza fitne sokmak için binbir türlü mesaj, tweet atılacaktır.Lütfen bu karanlık insanların emellerine alet olmayalım.Bu felaket sadece orada yaşayan insanların başına gelmedi…Şu an hepimizin vicdanı, ruhu, insanlığı enkaz altında.
Evet bu felaket millet olarak bizi en zayıf anımızda yakaladı.Artık çok kötü olduğu anlaşılan bir başkanlık sistemi daha ilk seçimde hepimizi tarumar etti. Belki de en kutuplaşmış, birbirimize en ters baktığımız dönemde geldi bu felaket.Siyasilere sesleniyorum…Önümüzde iki seçenek var…Ya bu hakaret, iftira, belden aşağı vuruş ve adaletsiz kampanyayı makul bir seviyeye çekeceğiz…Daha huzurlu bir seçim yapacağız…Ya da çakma dozunu daha da artırıp, enkaz altındaki insanların ahını alacak ve sonunda kimseye hayrı olamayacak bir seçime doğru amok komşusu yapacağız…Peki ne olacak? Siyasiler bu olgunluğa gelebilecek mi…Diyorum ki, onlar gelmezse, biz oradan ayrılalım…Bırakalım amok koşusunu kendi kendilerine yapsınlar.