'Esad'ın ikinci konuşmasını Türkler hazırladı'

'Esad'ın ikinci konuşmasını Türkler hazırladı'

 

T24 - Wikileaks'in yayımladığı Stratfor'a ait maillerde, Stratfor’un Ortadoğu uzmanı Reva Bhalla’nın “Esad’ın ikinci konuşmasını Türkiye yazdı, Kürtlere vatandaşlık reformunun arkasında da Türkiye var" dediği belirtildi.

Taraf gazetesinde "Esad'ın ikinci konuşmasını Türkler hazırladı" başlığıyla yer alan (7 Mart 2012) Wikileaks kriptosu şöyle:

Esad'ın ikinci konuşmasını Türkler hazırladı

Stratfor’un Ortadoğu uzmanı Reva Bhalla’nın Davutoğlu’na çok yakın biri olarak gösterdiği SETA Vakfı’nın eski Washington direktöründen aldığı tüyoya göre, “Esad’ın ikinci konuşmasını Türkiye yazdı, Kürtlere vatandaşlık reformunun arkasında da Türkiye var."

Stratfor’un Ortadoğu ve Türkiye uzmanı Reva Bhalla’nın yazışmalarında, AKP’nin Arap Baharı sırasında izlediği dış politika stratejisi geniş yer tutuyor. Diğer Stratfor analizcilerinin aksine çalışmalarını Washington’dan yürüten Bhalla’nın önemsediği kaynaklardan biri de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı İbrahim Kalın’ın uzun süre direktörlüğünü yaptığı SETA Vakfı’nın ABD’deki çalışmalarının koordinatörü Nuh Yılmaz. Reva Bhalla’nın bir e-postasında “Davutoğlu’na çok yakın ve onun eski bir öğrencisi (neredeyse ona tapıyor)” diye anlattığı Nuh Yılmaz, AKP’nin Ortadoğu genelinde ve Suriye’deki girişimleriyle ilgili perde arkası bilgiler paylaşmış.

TARİH: 1/06/2010 16:02:46

ATFEDİLECEK KİŞİ: -

KAYNAK TARİFİ: AKP’nin başlıca düşünce kuruluşu SETA’nın Washington kolunun direktörü [söz konusu yazışmada adı açık bir şekilde geçmese de, görüşmenin yapıldığı tarihte SETA Washington’ın koordinatörü Nuh Yılmaz’dı]; sıkı bir AKP destekçisi, Davutoğlu’na yakın

KAYNAK GÜVENİLİRLİĞİ: B

UNSUR GÜVENİLİRLİĞİ: 2-3

ÖZEL MUAMELE: Alpha

KAYNAKLA İLİŞKİ KURAN: Reva

AKP vakfa para saçıyor

“Daha demin bu Türk kaynakla üç saat süren bir öğle yemeğinden döndüm. Kaynak, AKP’nin başlıca think tank’i SETA’nın Washington’daki direktörü, ondan Türk dış politikasının ABD’deki yüzünü temsil etmesi bekleniyor. Davutoğlu ile çok yakınlar (kaynak sürekli Davutoğlu’nu savunuyor ve (bizim) George [Stratfor Direktörü George Friedman] ile D’nin [Davutoğlu] ruh ikizi olduğunu düşünüyor) ve henüz Davutoğlu ile saatler süren bir çalışma yaptığı Ankara’dan yeni dönmüş. SETA şu anda önemli bir büyüme atılımı aşamasında. Yalnızca bir Türk düşünce kuruluşu olmak yerine, Kahire, Brüksel ve Moskova’da ofis açarak (Ankara ve Washington’dakilere ek olarak) bölgesel bir düşünce kuruluşuna dönüşüyorlar. AKP, vakfı, hükümetin daha güçlü bir dış politika silahına çevirmek için para saçıyor. (yan not –neden buraları tercih ettiklerini sordum, Türkiye’nin Kafkaslarda olmak istemeyeceğini çünkü Rusya’yı kendi alanında “rencide etmemenin” daha iyi olduğunu söyledi; Kahire iyi çünkü Türkiye’nin Arap âlemine uzanmasına imkân tanıyor; Türkiye Irak’a Ankara’dan gayet rahat bir şekilde erişebiliyor ve SETA bu ülkelerde bir istihbarat ajansı olarak görünmek de istemiyor.)

AKP söylüyor, Beşşar dinliyor...

[...] Kaynak Türkiye’nin Suriye üzerinde gerçek reformlar yapması için olağanüstü miktarda bir baskı uyguladığını söyledi. AKP, Esad’ı devirmeye çalıştığından dolayı değil, Suriye rejiminin muhalefeti ortadan kaldırmasında daha büyük bir güvenlik riski gördüğü için bunu yapıyormuş. Suriye’den gelen PKK militanlarının sayısının arttığından, Suriye’nin kendi Kürtlerine yönelik politikalarının nasıl radikalleşmeye yol açtığından ve bunun Türkiye’de güvenlik sorunları yarattığından söz ediyordu. Beşşar’ın ikinci konuşması Türkler tarafından yazılmış, [16 Nisan 2011’de yeni bakanlar kurulunun atanması vesilesiyle Esad ayaklanmaların başladığı mart ayından sonra ikinci konuşmasını yapmıştı. Esad konuşmasında, geniş katılımlı bir diyalog süreci ve şeffaflık vaat etmiş, Suriyeli Kürtlere ise vatandaşlık sözü vermişti] Kürtlere vatandaşlık politikasında AKP diretmiş ve Beşşar dinlemiş. Ama AKP bundan daha fazlasını, yasal bir muhalefete imkân tanıyan gerçek reformlar görmek istiyor. İşte bu yüzden AKP Suriye’deki muhalif gruplara Türkiye’de bir platform sağlıyor.

ABD Türkiye’yi küçümsüyor

[...] Görüşmemiz sırasında defalarca burukluğunu dışa vurdu [Nuh Yımaz’dan bahsediyor] –ABD Türkiye’yi daha hâlâ bu işlerde yeni olarak görüyormuş da, dış politikasında ‘bunu yap, şunu yap’ diyormuş. AKP bu şekilde muamele görmekten hoşlanmıyor, bu da Türk ve Amerikalı yetkililer biraraya geldiğinde birçok soruna yol açıyor. Davutoğlu, Basra Körfezi bölgesindeki güvenlik sorunlarının abartıldığı ve ABD’nin Türkiye’yi bir şeyler yapmaya zorlamak için İran-Arap ayrışmasını büyüttüğü duygusuna sahip. AKP’nin bakış açısıyla soru şu: “Bizden ne yapmamızı istiyorsunuz?” AKP mezhepsel çatışmayı dindirmek istiyor, açıkça taraf tutup İran’ı büyük ve kötü bir tehdit olarak göstererek alevlendirmek değil.

Davutoğlu artık daha kurnaz

Bu konu bizi, Davutoğlu’nun ‘komşularla sıfır sorun’ dış politikasıyla ilgili daha geniş bir tartışmaya getirdi. Kaynak birçok kişinin bu dış politikayı safiyane saydığını anlattı, ancak Davutoğlu’nun göründüğü kadar da saf olmadığını söylüyor. Akademisyen olabilir, fakat kurnazlaşıyor. Komşularıyla sorunları olduğunu biliyor, ancak onun bakış açısına göre, bu sorunları dillendirmek ve komşuları rakip olarak ilan etmek Türkiye’nin çıkarlarına hizmet etmiyor. Türkiye’nin görüntüde İran’a karşı herhangi bir eylemde bulunmazken, aynı zamanda AKP’nin Irak’taki Sünnileri elbette ki destekleyeceğini anlattı. [...] Anlaşılan Davutoğlu Türkiye’nin bu deneyimini İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD’ninkiyle, ABD’nin istihbarat servisi bile olmadığı dönemle kıyaslıyor. Tüm bu bölgesel gelişmelerin Türkiye’yi harekete geçirmeye ve komşularını nasıl idare edeceğini öğrenmeye zorlayacağını düşünüyor.”