Eşcinsel çiftlerin çocuk sahibi olması doğru değil

Eşcinsel çiftlerin çocuk sahibi olması doğru değil
Tüp bebek ve kadın hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, tüp bebek uygulamasındaki etik sınırlardan bahsederken, eşcinsel çiftlerin çocuk sahibi olmasını doğru bulmadığını söyledi. Vatan gazetesinden Ayşe Aydın ABD'deki bir örnekten yola çıkarak tüp bebekte etik uygulamasını Prof. Çamlıbel'e sordu. Amerika’nın Los Angeles eyaletinde, 33 yaşında bir kadının sperm bağışıyla dünyaya getirdiği sekizler, “Tüp bebekte etik” tartışmalarını alevlendirdi. Peki çok sayıda embriyo transfer etmek, cinsiyet seçimi, yumurta ve sperm bağışı, taşıyıcı annelik, ölmüş babanın spermini kullanmak, eşcinsel çiftlerin çocuk sahibi olması ne kadar etik? Hikaye ilginç... Nadya Suleman, sperm bağışıyla altı çocuk dünyaya getirir. Bu tedavilerden toplam sekiz dondurulmuş embriyosu kalmıştır. Bir gün, yeniden bebek sahibi olmak ister ve sekiz embriyoyu da rahmine transfer ettirir. Sürpriz! Suleman yedizlere hamiledir. Doktor, hemen bebeklerin bir kısmını kürtajla almayı önerir. Ancak bu teklif anne tarafından kabul görmez. Nihayet 26 Ocak’ta, vaktinden 10 hafta önce doğum kaçınılmaz olur ve bebekler 5 dakika içinde dünyaya gelir. Ve yine bir sürpriz! Doğumun sonlandığı zannedilirken, bir bebek ağlaması daha duyulur. Bu ultrasonda görülmeyen sekizinci bebektir. Böylece dünyanın yaşayan ikinci sekizleri dünyaya gelmiş olur. Suleman’ın annesi, basına yaptığı açıklamada “Anaokulu öğretmeni olmak isterdi. Anaokulunu eve taşıdı” demiş ve kızının çocukluğundan beri bebek sahibi olma konusundaki tutkusundan bahsetmiş. “Tutku iyi hoş da, bu kadın bu kadar çocuğa nasıl bakacak?” diye düşünürken, Suleman’ın foyası da ortaya çıktı. Doğumdan üç gün sonra konuşan anne, medyaya vereceği röportajlar ve sponsorluk anlaşmaları için 2 milyon USD istediğini, televizyonda çocuk programı yapabileceğini ve Oprah Winfrey şova konuk olmak istediğini açıkladı. Nadya Suleman’ın meşhur olup olmayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ben bu vesileyle, Jinemed’in kurucusu Prof. Dr. Teksen Çamlıbel’i aradım. Kendisiyle tüp bebekte etik sınırının ne olduğunu ve çoğul gebeliklerin risklerini konuştuk. Sağlık Bakanı Recep Akdağ Zekai Tahir Burak Hastanesi’nde ölen 49 bebeğin ardından, transfer edilecek embriyo sayısının ikiye indirileceğini söylemişti. Bir gelişme var mı? Hayır. Ülkemizde hâlâ embriyo transferi üç embriyo ile sınırlı. Altı yedi denemeye kadar, devletin tüp bebek masrafını karşıladığı birçok Avrupa ülkesinde ise iki ile... Avrupa’da bu sayıyı teke indirmek için düzenlemeler yapılıyor. Çünkü dünyaya gelen bebek sayısında önemli bir artış var. Devletin masrafı karşılamadığı Amerika’nın birçok eyaletinde ise görüldüğü gibi bir kısıtlama yok. Niye bu kadar çok embriyo transfer ediyorlar? Hastanenin başarı şansını yükseltmek için mi? Bunun payı elbette var. Ama esas mesele, devletin tüp bebek masraflarını karşılamaması... İnsanlar biriktirdikleri üç kuruşu sokağa atmak istemiyor ve gebelik garanti olsun diye elde ne varsa konulmasını istiyor. Sonra üçüz, dördüz olunca kara kara ne yapacaklarını düşünüyorlar. Ülkemizde devlet ne kadarını karşılıyor? Devlet iki denemeye kadar karşılıyor ama bunu da bir sürü bürokrasiye bağlıyor. İnsanlar uzun kuyruklarda ter döküyor. Yine hiç yoktan iyidir. Ancak en fazla yüzde 15-20 insan bundan faydalanıyor. Türkiye fakir bir ülke. Devlet embriyo transferini iki ile kısıtlayacaksa, masrafları karşılamak konusunda da daha çok şey yapmalı. Bu kısıtlamanın, yaşı ileri anne adayları için haksızlık olduğu söyleniyor... Bizim yasalarımızda esneklik var. Mesela yaşı ileri olan bir anneye doktor insiyatifi dahilinde dört embriyo koyabiliyor. Ancak bunu Bakanlığa rapor etmek zorunda. Artık ülkemizde öyle beş altı embriyo transferi yapılmıyor ki bu çok olumlu bir gelişme... Peki yasalardaki bu esneklik suistimale açık değil mi? Türkiye’de 110 merkez olması denetimi de zorlaştırıyor. Sadece İstanbul’da 33 merkez var ki, bu sayı İngiltere’dekinden daha fazla... Mutlaka arada kaçan şeyler oluyordur ama rapor sayısı belli bir miktarın üstüne çıkarsa, kapatılma riskleri var. Bu nedenle cesaret edebileceklerini zannetmiyorum. Eşcinsel çiftler için etik değil Sekizlerin annesi, baba adayı olmadan 14 çocuk dünyaya getirmiş durumda. Bu biraz marketten alışveriş yapmak gibi olmuyor mu? Sizce etik mi? Kesinlikle etik değil. Bence her çocuğun bir baba ile büyümeye hakkı vardır. Türkiye’de sadece evli çiftlere tüp bebek yapılabiliyor. Ancak burada da bir zaaf var. Mesela aşılama ve mikroenjeksiyonda bu şart aranmıyor. Önemli olan bana göre çiftlerin evli olup, olmaması değil. Ben, tek başına çocuk dünyaya getirmeye karşıyım. Çekilişle tüp bebek vaat eden merkezler var... Sağlıkta promosyon olmaz. Halk bu merkezlerin kapısına yığılıyor ve birçok insan boşuna ümitleniyor. Tamamen reklam... Bu merkezlerin ceza alması lazım. Cinsiyet seçimi konusundaki düşünceniz... Ülkemizde yasak. Bence iki bebek aynı cinste ise, üçüncü bebek için cinsiyet seçimi hakkı tanınmalı. Doğu’da erkek olacak diye, kadınlar on kere doğuruyor. Bu, nüfus planlamasını da olumsuz etkiliyor. Yumurta ve sperm bağışı... Yasal olmalı. Yumurta ve sperm bağışı sadece İslam ülkeleri ve Katolik İtalya’da yasak. İran da bile muta nikahı denen bir nikah kıyıyorlar. İkinci eşten alınan yumurta ile, ilk eş hamile kalabiliyor. 25 yaşında menapoza giren hastama, “Senin çocuğun olmayacak” yerine “Git, yumurta bağışı ile anne ol” diyorum. Her kadının üreme hakkı vardır. Türkiye’de yasak olması engel değil. İnsanlar yanı başımızdaki Kıbrıs’a gidip istediğini yaptırıyor. İmkanı olmayan ise mağdur oluyor. Bu paraların ülkemiz yerine, yabancı ülkelerde harcanması da üzücü... Taşıyıcı annelik... Bence bu da etik. Çeşitli nedenlerle rahmi olmayan veya alınan insanların da anne olmaya hakkı vardır. Ancak ülkemizde yasalara göre çocuk, doğuran kişinin oluyor. Bu nedenle, bu insanlar da yurt dışına gidiyor. İleri yaşlarda çocuk doğurmak... Etik. Anthony Quinn 80 yaşında baba oluyor, kimse bir şey demiyor. 64 yaşındaki kadın doğum yaptığı zaman ise ülke birbirine giriyor. Ülkemizde bu konuyla ilgili bir kısıtlama yok. n Ölmüş babadan, dondurulmuş embriyo kaldıysa... Türkiye’de sadece evli çiftler dondurulmuş embriyolarını çözdürebiliyor. Ölüm veya boşanma halinde bu embriyolar imha ediliyor. Bence doğru bir karar. Ölen insan belki çocuk sahibi olmak istemeyecekti. Bir tarafın söz hakkı yokken, böyle bir uygulama yapılmamalı... Eşcinsel çiftler... Ülkemizde yasak. Bana eski kafalı diyebilirsiniz ama ben eşcinsel çiftlerin çocuk sahibi olmasını etik bulmuyorum.