Diyarbakır'ın merkez Kayapınar İlçesi'nde 2012 yılının Temmuz ayında eşcinsel olduğu için aile içi şiddete maruz kaldığından evden kaçan ve daha sonra iddiaya göre babası ve amcaları tarafından öldürülerek cesedi yol kenarına atılan R.Ç. davasına devam edildi.
Diyarbakır 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar öldürülen gencin babası M.Ç. ile amcaları Ş.Ç. ve M.A.Ç. katıldı. Duruşmaya ayrıca taraf avukatları, aile bireyleri, Diyarbakır'da bulunan LGBT örgütlerinin üyeleri ve bazı sivil toplum örgütü temsilcileri izleyici olarak katıldı.
Duruşmada savcılığın esas hakkındaki mütalaasına karşı ilk söz hakkı verilen R.Ç.'nin annesi G.Ç., karakolda verdiği ifadelerin hiç birini hatırlamadığını belirterek, "Bu olaylarla her üç sanığın da alakası yoktur. Eğer oğlumu eşim öldürseydi, çocuklarımı cezaevine görüşmeye götürmezdim" dedi.
Doğan Haber Ajansı'nda yer alan habere göre, daha sonra söz hakkı verilen SPOD Derneği avukatı Fırat Söyle, sanıkların cezalandırılmasını istediklerini belirterek, "Cinayette töre saiki söz konusudur. Burada bir eşcinsel öldürülmüştür. Sanıkların töre saikiyle cinayet işlemekten cezalandırılmalarını istiyoruz" dedi.
Mahkemenin söz hakkı verdiği sanıklardan baba M.Ç., samimi ikrarda bulunmak istediğini ifade ederek, "Oğlum 10 gün boyunca kayıptı. Diğer oğlum Batıkent Semti'nde olduğunu öğrenmiş. Onunla birlikte aramaya çıktık. Kendisini geç saatlere kadar aradık, ancak bulamadık. Daha sonra iki arkadaşına rastladım. Bana nerede olduğunu söylediler. Arkadaşlarıyla birlikte arabayla R.'yi almaya gittik. Sonra arkadaşlarını bıraktık. Arabada onunla konuşmak istedim. Derdini, sorununu sordum. Bana küfürlü konuşmaya başladı. Arabanın arkasında oturduğu için benim boğazımı sıktı. Bana bir kaç yumruk vurarak boğazımı sıktı.
Ben onu tedavi ettirmek istiyordum. Bana saldırınca ruhsatsız silahımın dipçiği ile kafasına vurdum. O sırada silah ateş aldı. Kaza ile kendisini vurdum. Kendisini Diclekent'te bıraktım ve eve gitttim. R.'yi ben vurdum. Diğer kardeşlerimin bu olayla ilgisi yok. Bunları saklamamın nedeni eşimin beni boşayacağını söylemesiydi. Bu olay nedeniyle kalp krizi geçirdim. Eşimin benden boşanmaması için olayı gizledim. Yaptığımdan çok pişmanım. Bir babanın yapmaması gereken bir şeyi yaptım" dedi.
Daha sonra söz hakkı verilen R.Ç.'nin amcaları olan sanıklar Ş.Ç. ve M.A.Ç. ise suçsuz olduklarını belirttiler.
Baba M.Ç’nin bu şekilde ifade vermesinin ardından küçük oğlu S.Ç, duruşma salonunda ağlayarak, her şeyi anlatmak istediğini söyledi. Babasının ifadesi sırasında sık sık ağlayan S.Ç., "Biz ne olacağız. Şu ana kadar gerçekleri anlatmama izin vermediniz. Ortada kaldık, hırsızlık yapacağız, balici olacağız" dedi.
Aile bireylerinin engelleme girişimlerine rağmen söz hakkı verilen S.Ç., babasının yalan beyanda bulunduğunu iddia etti. S.Ç, "Ağabeyim 10 gündür kayıptı. Biz onu aramaya çıktık. Daha sonra babamla bir yerde oturup simit yedik. Bu sırada amcam Ş., yanımıza geldi. Daha sonra amcamla birlikte aramaya devam ettik. Amcam bana, 'Ben sıkacağım sen suçu üstüne al. Bagaja koyup yolda atarız' dedi. Ben bunu kabul etmedim. Akşam evde yemek yerken amcam Ş.Ç, babama, 'bugün onun kafasına sıkacaksın, sıkmazsan yarın kendi kafana sık' dedi.
Babam banyo yaptıktan sonra amcam ile birlikte dışarı çıktılar. Akşam 01.00 sularında ağabeyimin bir arkadaşını aradım ve nerede olduklarını sordum. Bana yerlerini söyleyince durumu babama anlattım. Daha sonra ben uyudum, sabah babamın eve geldiğini görmedim. Sabah saatlerinde polisler eve gelince ben uyandım, amcam Ş.Ç’yi çağırmaya gittim. Amcamın iki tabancası var. Evde arabanın paspaslarını gördüm. Paspaslarda hafif kan vardı, onları yıkayıp balkona asmışlardı.
Panikliydi, sonra odaya girip üstünü değişti. Birlikte arabaya bindik uzak bir yere gittik, kendisine ‘arabayı niye buraya bıraktık’ diye sordum. Bana ‘boş ver, aracın plakası sahte’ dedi. Daha sonra bizim eve geçtik. Amcam M.A.Ç ile karakolun kameriyesinde otururken ağabeyimin vurulduğunu öğrendik. Amcam ve ben bayıldık. Hatta amcam kendine vurarak feryat etti" dedi. Bu arada oğlunun ifadesini sık sık kesen anne G.Ç. ise, "Şuuru yerinde değil. Ne söylediğini bilmiyor" diyerek tepki gösterdi.
Mahkeme daha sonra iddia makamına bir önceki celse verilen mütalaayı değiştirip değiştirmeyeceğini sordu. Savcı ise, davanın geldiği aşama dikkate alınarak yeniden esas hakkında mütalaa hazırlanması için dosyanın Cumhuriyet Savcılığı'na verilmesini istedi. Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme, dosyanın esas hakkındaki mütalaasını sunmak üzere savcıya gönderilmesin karar verdi. Mahkeme sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verirken, sanıklardan M.A.Ç.'nin tutukluluğuna üye hakimlerden biri muhalefet şerhi koydu.
Diyarbakır 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi kadın savcısı Seçil Akman, bir önceki celsede R.Ç.'nin babası hakkında ağırlaştırılmış ömürboyu, iki amcası hakkında da ömürboyu hapis cezası verilmesini talep etmişti.
Mahkemenin ara vermesi üzerine sanıkların yakınları adliye koridorunda gazetecilere tepki gösterdi. Gazetecilerin adliye binasından çıkmasını isteyen aile üyelerine polis izin vermedi. Bu sırada R.Ç.'nin annesi G.Ç., "Eşcinsel olsaydı kendi ellerimle öldürürdüm. Siz bizi rezil ettiniz" dedi.
Duruşmayı izleyen LGBT örgütleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri daha sonra bir basın açıklaması yaptı. Grup adına basın açıklamasını yapan SPOD Derneği avukatı Fırat Söyle, "R.Ç.'nin öldürülmesi ile ilgili davanın duruşması yapıldı. Son derece traji komik olaylar yaşandı. Bugüne kadar iddianamede belirtilen durumların tam aksi yaşandı. Baba ve iki amca bugüne kadar cinayeti işlemediklerine dair beyanlarda bulundular. Ancak bugün baba cinayeti kendinin işlediğini söyledi. Bu ters yüz olma durumudur. Babanın itirafı çelişkilidir. Bu sadece bir kişinin işlediği bir cinayet değil. Diğer sanıkların da içinde olduğu belli" dedi.