Beşşar Esed, Suriye'de 'Her gün onlarca masum insan, çocuk ölüyor' anımsatmasına, muhalif gösterilerin silahla ve şiddet kullanılarak bastırılması konusunda kendi yönetiminin de hataları olabileceği yanıtını verdi. Esed 'Ama dış müdahalelerin verdiği zarar, bizim hatalarımızdan çok daha fazladır' dedi. Evde üç çocuğuyla yaşananları konuşmak durumunda kaldığını belirten Esed,'O görüntüleri görünce şoke oluyorlar' diye konuştu.
Çakırözer'in Cumhuriyet'te yayımlanan Esed'le yaptığı söyleşinin 3. bölümü (5 Temmuz 2012) şöyle:
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, ülkesinde yaşanan muhalif gösterilerin silahla ve şiddet kullanılarak bastırılması konusunda kendi yönetiminin hataları olabileceğini belirterek “Ama dış müdahalelerin verdiği zarar, bizim hatalarımızdan çok daha fazladır” dedi. Muhaliflerini “terörist” olarak adlandıran Esad, ülkesindeki şiddeti Türkiye’nin terörle mücadelesine benzeterek “Siz kendinizi savunmuyor musunuz? Aynısı bizim için de geçerli” diye konuştu. Esad 15 aydır süren gösteri ve çatışmalara rağmen yönetimini korumasını da, “Arkamda halk olmasa ben de dayanamaz İran Şahı Pehlevi gibi devrilirdim. Herkes düşeceğimi sanıyordu. Tüm hesaplar şaştı” dedi.
Esad, Cumhuriyet’e verdiği röportajda ülkesinde yaşanan durumla ilgili sorularımıza da şu yanıtları verdi:
Siz Türk hükümeti ile halkı ayırmaya çalışıyorsunuz, ama Türk halkı, yönetiminiz altında Suriye’de işlerin yanlış gittiğini düşünüyor. Bu ülkede onlarca masum insan, çocuk ölüyor her gün. Bu acı görüntüyü nasıl bitireceksiniz?
İran Şahı Pehlevi’yi hatırlar mısınız? Bölgenin en önemli ülkesinin başındaydı, güçlü ordusu vardı, tüm dünya tarafından destekleniyordu. Peki halkının önünde durabildi mi? Hayır. Ben de aynı durumda olsaydım yani arkamda halk olmasa ben de dayanamazdım. Devrilirdim. Ben nasıl duruyorum hâlâ? 15 aydır Suriye’de söylediğiniz şeyler yaşanıyor. Herkes benim kısa sürede düşeceğimin hesabını yapıyordu. Bütün hesaplar şaştı.
Herkes şunu anladı ki bu Suriye içinde bir olay değil. Dışarıdan desteklenen bir oyun. Birçok Arap ülkesinden radikal İslamcı kişi Suriye içine sokularak terör eylemleri yaptırılıyor. Bu teröristlerin sınırlardan kaçırılan gelişmiş silahları var. Dışarıdan gelen çok da para var. Ülkemde belki birçok kişi yönetimimden mutlu değil. Ama bu dış destekli terör eylemlerini gördükçe devletlerine sahip çıkıyorlar.
Devrimden söz ediyorlar. Devrim asla silahlı çetelerle olmaz. Yapacaksa halk yapar. Hiçbir güç ne kadar güçlü olursa olsun gerçek halk devrimini yenemez. Ancak biz şu anda halkla değil, terörist gruplarla savaşıyoruz. Savaşacağız da. Çünkü kendimizi ve halkımızı korumamız gerekli.
Siz benzer durumda kendinizi savunmaz mıydınız? Terörist gruplara izin mi verirdiniz? Türkiye ülkesinin güneydoğusunda terörle mücadele adı altında silahla mücadele yaparken, biz niye yapmayalım? Biz de sizin için “Türkiye, halkını öldürüyor” mu diyeceğiz? Türkiye teröristlerle mücadele ediyor. Aynısı bizim için de geçerli. O yüzden de bize yönelik eleştirilerde çifte standart var. Bu da kabul edilemez.
Geçen yıl ilk demokrasi protestolarını silahla bastırdığınız için pişman mısınız?
Tabii sonuçta biz de insanız. Hatalar yapabiliyoruz. Şu olmasaydı da şu olsaydı denebilir ve bu gayet normal. Ancak burada temel kriter içerideki hatalarla dış faktörlerin birbirine oranıdır. Dış müdahalelerin rolü bizim hatamızdan fazla ve daha zararlı. Suriye’de üç aşamalı bir plan uygulamaya konmuş durumda. Birincisi barışçı gösteriler ki bunlar para karşılığı yapılan gösterilerdir. Her göstericiye başta 10 dolar verilirdi, şimdi 50 dolara çıkardılar. Halkı Mısır ve Tunus’taki gibi kitleler halinde sokağa dökmek istediler. Ancak bunu başaramadılar.
İkinci aşama bazı bölgeleri silahlandırarak kurtarılmış bölge yapmak istediler. Libya’daki Bingazi modeli gibi. Ordumuz da buna izin vermedi. Şimdi yeni bir aşamadalar. Suikastlar, devlet kurumlarını bombalamalar, sivilleri hedef alan katliamlar ve insan kaçırmalar başladı.
BM İnsan Hakları Konseyi’nin son raporunda Suriye’de insanlığa karşı suçlar işlendiği, işkence yapıldığı tespitleri var. Bu konuda sorumluluğun büyük bölümünün de size bağlı birliklerde olabileceğini belirtiyorlar raporda.
Siz de biliyorsunuz ki bu kurumların büyük bölümü Amerikan ve Batı yönetimlerinin etkisindedir. Bu raporlar uluslararası dengelerin sonucu yazılır. Amaç baskıları artırmaktır. İstediklerini söylesinler biz haklıyız ve boyun eğmeyiz.