Yıllardır şiddet gördüğü eski eşinin polis tarafından karakola götürülmesine rağmen herhangi bir işlem yapılmaksızın salıverildiğini iddia eden Arzu Maharremova, şikayetçi olacağını söylemesinin ardından gece kapısına gelen 6 polisin "Bizi şikayet edeceksin de, bak polislerle böyle zıtlaşırsan 7 dakikada sana gelecek polis 1 saate gelir” tehdidinde bulunduğunu söyledi.
Yaşadıklarını Ekmek ve Gül’den Uğur Zengin’e anlatan Maharremova’nın hikayesi şöyle:
"Pendik’e bağlı Esenyalı Mahallesi'nde zihinsel engelli iki çocuğuyla yaşayan Arzu Maharremova 2 yıl önce boşandığı eşinden yıllardır şiddet görüyor. Anlattıklarından anlaşılıyor ki yaşadığı şiddeti duymayan kalmamış. Karakoldaki polis, adliyedeki savcı, hastanedeki sağlıkçı ve mahalleli onu maruz kaldığı şiddetten tanıyor. Eski eşi Kenan Karakurt, Maharremova’nın koluna makas saplamış, evde ya da sokakta attığı tekmeler etini morartmış, boğazına yıllardır iki el yapışmış...
“Canlı ölüyüm, diyen Maharremova aslen Azerbaycanlı, mesleği piyano öğretmenliği. Devletin ayda verdiği 770 lira, belediyenin verdiği 200 lira yardım ve 2 ayda bir verilen 800 lira ile geçinmeye çalışıyor. 750 lira ev kirasına gidiyor. 'Devletin verdiği parayla geçinemiyorum. Diyorum ki gidip kendi mesleğimi yapayım, onu da yapamıyorum çünkü sürekli gözümün altı kararıyor.
"Artık devlet bir şey yapsın, diyen Maharremova soruyor: “Taşınmak, kaçmak çözüm değil ki. Çözüm bunu alın içeri. Savcı, polis ayağa kalksın artık. Kadınlar niye ölsün?”
"Eski eşinin “Yakalarsam senin boğazını keseceğim” tehdidinin üzerinden 1 ay geçmemiş. 3 gün önce çocuklarına poğaça götürmek için sokağa çıktığında eski eşini görünce, “Ben artık öldüm, bu beni dövecek” diye aklından geçirmiş:
“Yanıma yaklaştı hiç cevap vermedim. ‘Buradan gideceksin’ dedi. ‘Nereye’ dedim, bir tekme attı zaten ben yere düştüm, bağırdım. Millet aşağı indi. Bir kadın da balkondan videoya çekiyordu. O halde de bakıyordum ‘Beni çeken var mı?’ diye. Diyorum ki ‘Abla Allah aşkına şunu çek gönder de televizyona belki bunu yakalarlar.’ Ben ona yalvarıyorum. Haberlere baktım çıktı mı diye. Çıkmadı. Sürekli ambulansla hastaneye gidiyorum. Hastanenin polisi beni tanıyor. Tamam başımızdan polis eksik olmasın ama polis görmekten de nefret ediyorum artık.”
Bunu ona söyleten ne? Sokak ortasında maruz kaldığı şiddeti polisin de görmesinin ardından “Suçüstü oldu. Tuttular (tutukladılar) inşallah” diye aklından geçmiş. Ancak tutuklamayı bırakın eski eş karakola bile götürülmemiş:
“Yakaladılar kapının önünde. Salıvermişler oradan. 155’i arıyorum ‘Suçüstü olmuş’ diye, tuttular inşallah diyorum, ama karakola götürmemişler ki! Cinnet geçirdim. 155’ten ‘Aradın mı emin oldun mu?’ diyorlar. ‘Evet’ dedim. Esenyalı karakolunu arıyorum, bana ‘Buraya böyle bir şey intikal etmedi’ diyorlar. Uzaklaştırması var, şikayetçiyim diyorum. Adamı götürdü, oradan geri salmış.
Polise, sizi savcılığa şikayet edeceğim deyince, gece 6 tane polis geldi kapıya. ‘Bizi şikayet edeceksin de, bak polislerle böyle zıtlaşırsan 7 dakikada sana gelecek polis 1 saate gelir’ diye tehdit etti. ‘Benim kapımın önünde beni tehdit edemezsin’ dedim. Ben yıllardır karakola gide gele kendim neredeyse polis olmuşum. Bütün prosedürleri biliyorsun neredeyse. Gidip savcıya söylemeyecekmişim. Sabah bacağımı (mosmor) gösteriyorum, açığım kapalıyım fark etmiyor.”
Polislerin tehdidine rağmen Maharremova polislerden şikayetçi oldu.
“Ben boşandığım kocama hesap veriyorum. Onun işi benim” diyen Maharremova’nın ne adliyelerden ne karakollardan umudu yok. Eski eşi 7 yıl içinde sadece 2 ay 18 gün tutuklu kalmış.
Eşinin kendisinden talebinin 'cinsellik' olduğunu söyleyen Maharremova, "Böyle konuşmam gerekiyor, utanmıyorum. Cinsel istismar. Onu eve alırsam bu adam beni dövmüyor, ben ona bakmazsam hemen küfür ediyor. ‘Kesin hayatında biri var’ diyor. Bir kere biri varsa sana ne bundan?" diyor. "Sosyal hizmetlere gittiniz mi" sorusu üzerine de şunları anlatıyor:
"Gittim. Pendik’te birisi öldürmüştü ya karısını ve çocuğunu. Bana hemen apar topar ‘Git buradan’ diyorlar. Bana para vermiyorsun. Gittim Esenyurt’ta ev tuttum diyelim. Benim taşınma paramı vermiyor. ‘Sen git iki çocukla orada dur, eşyaların burada dursun.’ Engelli çocukla ben yerde mi yatacağım? Gelip bakıyorlar, yazıyorlar çiziyorlar. Kuruma gidiyor sen tekrar dosya açılıyor. Ama ‘Bu üstümüze kalacak. Hemen yallah biz sana bin 800 liraya ev tutalım çık git.’ Sosyal hizmetler ne diyor biliyor musun? Kira, depozito ve kaparo parası veriliyor, ‘Bizim fazla gücümüz yok sende var mı?’ diye bana soruyorlar. Sen de biraz koy diyor. Bende olanı zaten adam götürmüş. Sadece şehir dışına gidenleri sıraya koyuyorlar, taşıyorlar. Ben yıllardır burada yaşıyorum bir çevrem var. İş imkanım var. Çocuklarım büyüdü. Ben bir insan için niye kaçayım? Arkadaşım(ev sahibini kast ediyor) bana güveniyor. Faturalarda sadece su benim adıma engelli hakkını kullanıyorum. Doğalgaz, elektrik hepsi ev sahibinin üzerine. Bunu başka evde açtırmam için hangi parayı vereceğim? Gideceğim Türkiye’nin öbür başına iki parasız. Ben iki çocuğun parasına bakıyorum ve hayatım anca evde geçiyor. Ben nereye gideyim? Taşınmak, kaçmak çözüm değil ki. Çözüm bunu alın içeri. Savcı, polis ayağa kalksın artık. Kadınlar niye ölsün ki? Kaçsam yine beni bulacak. Bir gün bulmazsa başka gün bulacak. O zaman daha da hiddetlenecek. Yolumuzu ayırmışız 1 lira bile bize vermiyor. Ama ne diyor ‘Ölürüm çocuklarım için."
Sürekli 155’i aradığını söyleyen genç kadın, sözlerini şöyle sonlandırıyor:
“Biz yakalayamıyoruz diyorlar. ‘Sen (Polis) bana sokağın ortasında ölmeyeceğimin garantisini veriyor musun?’ diye sordum. Ben bu ülkenin vatandaşıyım. Bu ülkenin kanununu bozmamışım ki. Paramı da ödemişim. Neredeyse Türkiye’de nefes almak da vergiyle. Savcının kızını bu hale koysalar ne yapar? 4 ay sonraya mı atacak? Aralık ayında koluma 3 kere makas batırmış. Evimden her şeyi soyup soğana çeviriyor. Kapıya geliyor, ‘Çocuklarımı görüp gideceğim, annemin babamın mezarı üstüne yemin ederim. Çocukları öpeyim gideyim’ diyor. Kapıyı açmamla boğazıma yapışıyor. Künyemi, kolyemi veriyorum. Para vereceksin bana diyor. Sabahın köründe komşular polis diyorum. Kim gelecek? Pijamayla atıyor, çırılçıplak sokağa atıyor. Telefonumu alıyor. Hırsızlık, gasp... Adam yine dışarıda.
En son bir mesaj yazdı, ‘Yakalarsam senin boğazını keseceğim.’ Çıktısını aldım, kağıdı dosyanın arasına koydum. Adam yine dışarıda. Aile içi şiddet bürosu elektronik kelepçe için başvurmuş. O da uzun bir prosedürmüş. Herkese takılmıyormuş. Ben öleceğim, ben öldükten sonra bunlar bir şey yapacak. Benim psikolojimi düşünebiliyor musunuz?"