Org. Huduti’nin, darbe gecesi, Malatya’dan İnsanlı Keşif Uçağı ile Ankara’ya götürülmek istendiği, bunun için de ‘Şemdinli’de terörist saldırı var’, yalanının söylendiği ortaya çıktı.
15 Temmuz darbe girişimin karanlıkta kalan ayrıntıları gün yüzüne çıkıyor. Malatya’daki soruşturmada, 2. Ordu’nun eski komutanı Orgeneral Adem Huduti’nin, darbe girişimi gecesi, Malatya’dan İnsanlı Keşif Uçağı (İKU) ile Ankara’ya götürülmek istendiği ancak görevi o gün devralan Kara Havacılık Alay Komutanı Albay Hakan Keleş’in engellemesiyle uçağın kaldırılmaması nedeniyle bu girişimin başarısızlıkla sonuçlandığı, cuntacıların İKU hazırlanması için “Şemdinli’de karakola saldırı oldu” yalanını söylediği ortaya çıktı. Cumhuriyet'ten Selahattin Gökatalay'ın haberine göre, Huduti ifadesinde, 27 Mayıs 1960 darbesinde İzmir’den Ankara’ya getirilen ve darbenin lideri yapılan Cemal Gürsel örneğini vererek, kendisine kalkışmacıların başına geçmesinin teklif edildiğini açıkladı. İddianamede darbe girişimi başarısız olunca Huduti’nin taraf değiştirdiği belirtildi.
2. Ordu eski Komutanı Adem Huduti, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadesinde, “Albay Bahadır Erdemli bana odadaki konuşmalar sırasında bu işten dönmeyeceklerini, ölümü göze aldıklarını, başarıya ulaşabilmek için kendilerinin başına benim geçmemi ve tüm idareyi elime almamı istedi. Geçmiş tarihte buna benzer ihtilallerde veya darbe teşebbüslerinde alt rütbeli subaylar kalkışma sonrasında ilk etapta olay ile ilgisi bulunmayan herhangi bir orgenerali ikna etmek sureti ile kendilerinin başına geçirmişlerdir. Orgeneral Cemal Gürsel’de olduğu gibi. Ben de kendilerine her seferde yaptıklarının yanlış olduğunu, emir komuta zinciri dışına çıkmamalarını, derhal silahlarını bırakmalarını, herhangi bir şekilde çatışmaya girmemelerini, kışlada çatışma olmamasını söyledim. Ancak ikna olmadılar” dedi.2. Ordu eski Komutanı Adem Huduti, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadesinde, “Albay Bahadır Erdemli bana odadaki konuşmalar sırasında bu işten dönmeyeceklerini, ölümü göze aldıklarını, başarıya ulaşabilmek için kendilerinin başına benim geçmemi ve tüm idareyi elime almamı istedi. Geçmiş tarihte buna benzer ihtilallerde veya darbe teşebbüslerinde alt rütbeli subaylar kalkışma sonrasında ilk etapta olay ile ilgisi bulunmayan herhangi bir orgenerali ikna etmek sureti ile kendilerinin başına geçirmişlerdir. Orgeneral Cemal Gürsel’de olduğu gibi. Ben de kendilerine her seferde yaptıklarının yanlış olduğunu, emir komuta zinciri dışına çıkmamalarını, derhal silahlarını bırakmalarını, herhangi bir şekilde çatışmaya girmemelerini, kışlada çatışma olmamasını söyledim. Ancak ikna olmadılar” dedi.
2. Ordu eski Komutanı Adem Huduti’nin emir subayı Binbaşı Sedat Kaya da ifadesinde şunları söyledi: “Ben Kurmay Başkanımız Avni Paşa ve komutanımız Adem Paşa içeride iken Bahadır Erdemli Albay odaya girdi. Yaklaşık yarım saat boyunca konuşuldu. Bu konuşmanın özünde Bahadır Albay komutanımıza ‘Komutanım ihtilal oldu, devleti ele geçiriyoruz, sizinde başımızda olmanızı istiyoruz’ şeklinde söylüyordu. Komutan çok sert bir şekilde ‘Ben zaten başınızdayım, sizin komutanınızım, ne demek istiyorsun’ şeklinde karşılık verdi.”
Kara Havacılık Komutanı olan ve görevi 15 Temmuz 2016 günü devralan Albay Hakan Keleş ise “tanık” sıfatıyla verdiği ifadesinde, yaşananları söyle anlattı: “2. Ordu’dan Bahadır Erdemli Albay askeri hattan beni arayarak bir tane İKU (insanlı keşif uçağı) hazır etmemi, İKU’nun Ankara’ya gideceğini söyledi. Ben, ‘niçin gideceksiniz?’ dediğimde, bir cevap vermedi. Bana, ‘Mustafa Özkan Albay geldi mi?’ diye sordu. Emir komutaya Mustafa Özkan’ın devam etmesini söyledi. Ben de kendisine ‘Ne saçmalıyorsun, devir teslim oldu’ dedim. Mustafa Albay, Bahadır Erdemli’ye ‘Emir komutayı komutanıma verdim, benim bakmamı istiyorsanız yazılı emir verin’ dedi ve telefonu kapattı. Bu arada yine Avni Angun ile bir telefon görüşmemiz oldu. Kendisine İKU istendiğini söyledim. O da bana ‘Kesinlikle İKU’yu kaldırma’dedi.”
Albay Keleş, Kara Havacılık Kurmay Başkanı Mehmet Şahin’i aradığını, Şahin’in kendisini Kara Havacılık Okul Komutanı Ünsal Coşkun ile telefonla görüştürdüğünü, Coşkun’un da “Hakan Genelkurmay’ın emirleri, 2. Ordu’nun emirlerine uy” dediğini söyledi. Keleş,“İKU Kısım Komutanı Yasin Yüzbaşı’yı çağırarak ‘Ordunun İKU istediğini, kesinlikle kalkmayacağını söyledim, eğer silah bile dayarsalar motor çalıştırıp, pist başına gitmesini, gerekirse motorları arızalandırarak kalkmamasını, kesin emrim olduğunu’ söyledim. 2. Ordu’dan da Kara Havacılık Alay Komutanlığına Mustafa Özkan’ın devam etmesini emreden mesaj emri aldım. Hemen arkasından Bahadır Albay arayarak ‘Emri görüp görmediğimi’ sordu. Ben de ‘Görevime devam ediyorum’ dedim ve akabinde İKU’nun hazır olup olmadığını, ne zaman hazırlanacağını sordu. Ben de, ‘1-1.5 saat sürebileceğini’ söyledim. Ve daha sonraki aramalarında telefonlarına çıkmadım. Kara Havacılık Komutanlığından Ünsal Paşa tekrar beni arayarak İKU’yu çabuk hazır etmemi, 2. Ordu emirlerine uymamı tekrar söyledi. Ben de,‘tamam komutanım’ diyerek kapattım. Saat 04.00-05.00 sıralarında Ankara’dan Ünsal Paşa önce askeri hattan aradı. Cevap vermeyince cep telefonundan aradı. Yine kendisine cevap vermedim.”
Albay Hakan Keleş, darbeciler tarafından kendisine söylenen bir yalanı da ifadesinde şöyle anlattı: “Sabah saat 07.00 sıralarında ise Avni Paşa beni arayarak ‘Şemdinli Tekeli bölgesinde bir karakola saldırı olduğu, durumun kötü olduğunu, bir İKU’yu hazır etmemi’ söyledi. Ben de görevlilere saldırı olup olmadığını teyit etmelerini söyledim. Bu arada da nizamiyeye gelip içeri girmeye çalışan İKU pilotlarının içeriye giremediğini öğrenince nizamiyeye gittim ve oradaki emniyet görevlilerine Şemdinli Tekeli bölgesinde saldırı olduğunu, pilotların içeri girmeleri gerektiğini, 2. Ordu’nun İKU istediğini söyledim. Emniyet görevlilerinin bu durumu Vali Bey’e ileteceklerini ve bize bilgi vereceklerin söylediler. Daha sonra bize dönerek içeriye kimsenin giremeyeceğini ilettiler. Ben de Avni Paşa’yı tekrar telefonla arayarak bu hususu kendisine söyledim. Kendisi de bana ‘Tamam oldu’ dedi. Daha sonra yaptığımız araştırmalarda ve teyit konusunda da Şemdinli Tekeli bölgesinde herhangi bir saldırı olmadığını öğrendik. Bu saatten sonra da alay içerisindeki emniyet tedbirlerini uyguladık. Piste araçlar çekerek herhangi bir uçağın helikopterin inip – kalkmasını önledik. Hava araçlarını parça sökerek gayrifaal hale getirdik.”
2. Ordu’da görevli Binbaşı Eyüp Kök ise ifadesinde şunları söyledi: “Zeki Karataş, Mustafa Serdar Sevgili ve Bahadır Erdemli, Adem Huduti’nin odasında bulunuyorlardı. Ben bu odaya giremedim. Koridorda bulunduğum saat 00.00 sıralarında Zeki Karataş, Mustafa Serdar Sevgili ve Bahadır Erdemli, yanıma gelerek Adem Huduti Paşa’nın insansız keşif uçağı ile gitmek istediğini, Kara Havacılık Alay Komutanlığı ile görüşmemi emrettiler. Ancak nereye gideceğini söylemediler.”
İddianamede “Yurtta Sulh Konseyi” tarafından yayımlanan mesaj formunda “görevine devam” şeklinde ibare yer alan 2. Ordu’nun eski komutanı Orgeneral Adem Huduti’nin, darbe girişiminin başarısız olmasının ardından taraf değiştirdiği ve darbe karşıtı gibi göründüğü öne sürüldü. İddianamede Huduti için“ darbe teşebbüsünde bulunanların ele geçirilme sürecinin uzamasına neden olduğu, hatta daha öncesinde güvenlik kuvvetlerince İnönü Kışlasındaki darbecilerin yakalanması ve etkisiz hale getirilmesi için operasyon yapılmasını sürekli engellediği, Malatya Valisinin 2. Ordu’da herhangi bir hareketlilik olmadığına ve sıkıntı yaşanmadığına dair kendisinden açıklama yapmasını istemesine rağmen, bu açıklamayı ancak darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşılmasından sonra farklı bir pozisyon çizerek, sanki darbe karşıtıymış ve darbeciler tarafından enterne edilmiş gibi bir rol sergilediği” belirtildi.