Eski AKP'li vekil ve Karar yazarı Ocaktan: İhtiyacımız olan, kişilere ayarlı olmayan hukuk devleti

Eski AKP'li vekil ve Karar yazarı Ocaktan: İhtiyacımız olan, kişilere ayarlı olmayan hukuk devleti

Eski AKP Bursa Milletvekili ve Karar yazarı Mehmet Ocaktan, hukuk, özgürlük ve bilim olmadan büyük devlet olmanın zor oldğunu söyledi. Ocaktan, "Amerika’yı bugün olduğu gibi zaman zaman çılgın başkanlar yönetebiliyor ama demokratik sistem tavizsiz işlemeye devam ediyor" diyerek "Büyük devlet böyle bir şey olsa gerek. Galiba bizim de ihtiyacımız olan, kişilere ayarlı olmayan demokratik bir hukuk devleti inşa etmek" ifadesini kullandı.

Ocaktan'ın "Hukuk, özgürlük ve bilim olmadan büyük devlet olmak zor" başlığıyla (2 Şubat 2018) yayımlanan yazısı şöyle:

Son ikiyüz yıldır tarihimizde yaşadığımız travmalar yüzünden güçlü ve sürdürülebilir bir devlet olmanın temel dinamiklerini berrak bir zihinle tartışamıyoruz. Özellikle Batı’da Rönesans ve reform hareketlerinin başlaması, sanayi devriminin gerçekleşmesiyle birlikte Batı ile aramızdaki bilimsel ve teknolojik mesafenin giderek açıldığı ve sonrasında Osmanlı’da çöküşün hızlandığı bir gerçek. Oysa 16’ncı yüzyıla kadar Osmanlı özellikle hukuk alanında Batılı ülkelerin çok ilerisinde bir adalet sistemine sahip. Medreseler de gerek pozitif, gerekse İslami ilimlerde aynı şekilde üstün konumda.

Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda, hiçbir komplekse kapılmadan, “Evrensel hukuk normlarına dayalı, özgürlüklerin teminat altına alındığı, ilmi faaliyetlerin özgürce yürütülebildiği bir sistem oluşturmadan gelişmiş dünya ile rekabet etmemiz de, güçlü devlet olmamız da mümkün değildir” cümlesini rahatlıkla kullanabilmeliyiz.

***

Ama ne yazık ki bugün böyle bir görüş beyan etmenin neredeyse ‘müstemlekecilik’le eş değerde görüldüğü fevkalade travmatik bir ruh hali ile karşı karşıyayız. Batı dünyasının bugünkü gelişmişlik düzeyini nasıl yakaladığını araştırıp analiz etmek yerine, yıllara dayanan ezberlerimizi tekrar ederek, aslında Batı’da hukuk ve demokrasinin olmadığını söylemeyi çok seviyoruz. Evet Batı’nın sömürgeci geçmişini, emperyal duygularını eleştirebiliriz.

Ama bir gerçek var ki Batı, hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir sistem kurmayı başarmış, eğitimde İslam ülkeleriyle kıyaslanamayacak bir başarı grafiğini yakalamış ve kelimenin tam anlamıyla bir refah toplumu oluşturmuş bulunuyor. Kabul etmesi zor olsa da vakıa bu... Bugün hastanelerimizde kullandığımız tıbbi cihazlarımızdan, bindiğimiz arabalara kadar her şey gelişmiş Batı ülkeleri tarafından üretiliyor. Denebilir ki, “Bedava mı veriyorlar. Paramızı verip alıyoruz”, evet doğrudur para verip alıyoruz, ama ne hazindir ki üreten biz değiliz.

Son dönemde dillerden düşmeyen “yerli ve milli” olma sloganı bu ülkede yaşayan herkes için nasıl bir anlam ifade ediyor doğrusu çok merak ediyorum. Eminim ki hemen herkes, daha fazla teknoloji üreten, üniversitelerinde dünya çapında bilim adamları bulunan bir Türkiye’nin gerçek anlamda yerli ve milli olacağı kanaatindedir.

İşte hepimizi gururlandıracak böyle bir Türkiye hayalinin gerçekleşebilmesi için, özgürlüklerin teminat altına alındığı, hukukun üstünlüğünün esas alındığı bir demokratik sistemin inşa edilmesi şarttır. Bu bir fantezi değil, güçlü bir Türkiye’nin olmazsa olmaz şartıdır.

Bu noktada birilerinin itiraz edeceğini bile bile, bugünkü Amerikan demokrasisinin nasıl inşa edildiğinin altını özellikle çizmek gerektiği kanaatindeyim. Amerika’yı sevmeyebiliriz, hatta nefret de edebiliriz. Ayrıca dünyanın değişik coğrafyalarında işlediği günahları da hepimiz biliyoruz. Ama bu Amerika’nın inşa ettiği demokratik sistemi inkar etmemizi gerektirmiyor.

***

Unutmayalım ki Amerikan demokrasisinin uzun ve meşakkatli bir tarihsel süreci var. 1776’da Thomas Jefferson’ın kaleme aldığı Amerikan bağımsızlık bildirgesinde yer alan sözleri bugün de aynen geçerliliğini korumaya devam ediyor: “Tüm insanların eşit yaratıldığını, Yaradanları tarafından kendilerine devredilemez hakların verildiğini ve bu hakların Yaşam, Özgürlük ve Mutluluğa erişme haklarının bulunduğu gerçeklerinin apaçık ortada olduğunu kabul ediyoruz. Bu hakları güvence altına almak amacıyla insanlar arasında adil güçlerini, yönetilenlerin onayından alan yönetimler kurulur. Herhangi bir yönetim biçimi bu hedefler için zararlı olmaya başladığında bu yönetimi değiştirmek ya da feshetmek ve güvenliklerini ve mutluluklarını etkilemesi kendilerine en muhtemel görünen bir şekilde güçlerini düzenleyerek ve yönetimin temelini, bu tür ilkelere dayandırarak yeni bir yönetim kurmak halkın hakkıdır.”

Dönemsel olarak Amerika’yı bugün olduğu gibi zaman zaman çılgın başkanlar yönetebiliyor ama demokratik sistem tavizsiz işlemeye devam ediyor, büyük devlet böyle bir şey olsa gerek... Galiba bizim de ihtiyacımız olan, kişilere ayarlı olmayan demokratik bir hukuk devleti inşa etmek...