BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak yargı yolunun açılacağının işaretini veren Başbakan Recep Erdoğan'ın BDP’li vekillerinin dokunulmazlıkları hakkında sarfettiği "Yargıya gerekeni zaten söyledik" sözü için Anayasa hukukçusu, eski AKP'li Prof. Zafer Üskül, "Açıkça anayasa ihlalidir" dedi.
BDP'li milletvekilleriyle PKK'lıların Şemdinli'deki buluşmasına tepki gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın BDP’yle ilgili olarak “yargıya gerekenleri söyledik” sözleri, hukukçuların tepkisine yol açtı. “Bu yargıya müdahalenin açık itirafıdır” diyen CHP ile “Başbakan suçüstü yakalanmıştır” diyen BDP’nin hukukçu kurmayları, gerçek durumun ne olduğu konusunda açıklama yapmaları için yüksek yargı organlarının başkanlarına açık çağrıda bulundu. Anayasa profesörü, TBMM eski İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve eski AKP milletvekili Zafer Üskül de, kimsenin yargıya müdahalede bulunamayacağını belirterek, “Olan açıkça anayasa ihlalidir” dedi.
Taraf gazetesinden Adnan Keskin'e konuşan hukukçular, Başbakan Erdoğan’ın sözlerini şöyle değerlendirdi:
Anayasa hukukçusu, eski AKP Milletvekili ve TBMM eski İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Prof. Dr.Zafer Üskül:
Yargı bağımsızdır. Ve hiç kimsenin yargıya müdahale etmemesi gerekir. Yargı kendi vicdanıyla baş başa kalarak kararlarını vermelidir. Elbette siyasi iktidarın yargıyı etkileme gücü başkalarından daha fazla olabilir. Bu nedenle de onların daha da bu yasağa uygun davranmaları beklenir. Bu sözler açık bir anayasa ihlalidir. Ancak anayasanın 138.maddesi ne kadar yargıya müdahaleyi yasaklamış olursa olsun yaptırımı da yoktur. Dolayısıyla, görülmekte olan herhangi davada çok somut olarak müdahale belgelenmediği sürece TCK hükümlerini uygulama imkânı yoktur. Bu anayasal ihlalin yaptırımı olsa olsa siyasi olabilir. Burada da muhalefetin ne yaptığı ve ne kadar etkili olduğuna bakmak lazım.”
Eski DGM savcısı olan ceza hukukçusu CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan:
Bu sözler hem Anayasanın 153. Maddesinde hem de başlangıç hükümlerinde yer alan kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal eden bir sözdür. Kesinlikle yargıya müdahalenin itirafıdır. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkanlarını bu konuda bir açıklama yapmaya davet ediyorum. Yargı ses versin.
BDP’nin hukuk ve insan haklarıyla ilgili eşbaşkan yardımcısı Avukat Meral Danış Beştaş:
Başbakan’ın bu açıklaması, yargıyı ve demokrasinin kurumlarını yerle bir etmek anlamına geliyor. Bu açık bir itiraftır, başbakan anayasal ihlalde suçüstü yakalanmıştır. Bu tutum, ciddi bir cürümdür. Başbakan’ın bu sözlerinden sonra, bu ülkede artık kimse ‘yargı bağımsızdır’ diyemez. Umarım yargı, bağımsızlığı adına buna bir tepki verir. Bizler yargıya sesleniyoruz; gerçekten kendileri başbakanın dediği gibi talimat almıyorlarsa, Başbakan’a ilk başta onların yanıt vermesi gerekiyor.”
Başbakan Erdoğan’ın BDP’yi suçlamak dışında o partiyi kastederek, “Hakkârili kardeşime sesleniyorum. Nasıl oluyor da siz hâlâ bu adamlara oy veriyorsunuz” sözüne son seçimde Hakkâri’de 3’te 3 yapan BDP’li vekillerden yanıt geldi.
BDP Milletvekili Esat Canan, bir dönem ulusalcı çevrelerin AKP’ye oy verenleri “bidon kafalı” olarak aşağıladığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Hakkârililer yüreğini ortaya koymuş, inandığı partiyle oy vermişlerdir. Olay öyle Başbakan’ın söylediği gibi değil. Halkın partimize gönül rahatlığıyla değil de tehditle oy verdiğinin ima dahi edilmesi Hakkâri halkına açık ihanettir. Kimin kime oy vereceğine Başbakan değil Hakkâri halkı karar verir. Geçmişte, ulusalcı çevreler de AKP’ye oy verenlerle ilgili ‘Bidon kafalılar’ vb. küçümseme tabirlerini kullanmıştı. Başbakan bunu unuttu mu? Ne geçmişte AKP’lilere bidon kafalı denilmesi doğruydu, ne de bugün Başbakan’ın BDP’yi seçen Hakkârililer için kullandığı söylem doğrudur. Seçmeni rahat bıraksın Başbakan. Seçmen istediği partiyekesine oy versin.”