Göğüş, Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu'nun 17 Eylül’de adaların silahlandırılmasına ilişkin BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e yeni bir mektup gönderdiğini de hatırlatarak şöyle devam etti:
"Mektuplaşmalar haricinde Türkiye uluslararası hukuk çerçevesinde ne yapabilir? İlk akla gelen Uluslararası Adalet Divanına (UAD) başvurmak. Ancak her zaman uluslararası hukuktan bahseden Yunanistan, koyduğu çekincelerle Türkiye ile sorunlarının çoğunda UAD’nin devreye girmesini baştan ret etmiş durumda. Seçenekler arasında Yunanistan’ın uluslararası anlaşmaları ihlal ederek adaları silahlandırmasını BM Güvenlik Konseyine taşımak da var. Fransa ve ABD’nin veto hakları dikkate alındığında Güvenlik Konseyinden Türkiye lehine bir karar çıkması hemen hemen imkânsız gibi. Türkiye halen güvenlik konseyi üyesi de değil. Güvenlik Konseyinin bir şekilde konuyu gündeme alması sağlansa bile bugünkü oluşumuyla üyelerin çoğunluğunun Yunanistan lehinde görüş belirtme riski de var. Böyle bir durum da Türkiye’nin hiç istemediği sonuçlar yaratabilir. Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde her adımın kılı kırk yararak planlanıp ona göre atılması gerekiyor."