Eski Atina Büyükelçisi Hasan Göğüş: ABD, Türkiye-Yunanistan geriliminde sorunun bir parçası haline geliyor

Eski Atina Büyükelçisi Hasan Göğüş: ABD, Türkiye-Yunanistan geriliminde sorunun bir parçası haline geliyor
Eski Atina Büyükelçisi Hasan Göğüş, Ankara-Atina hattındaki geriliminde ABD'nin rolünü değerlendirirken, "sorunun parçası haline geldiklerini" belirtti. 
 
Göğüş, Yetkin Report için kaleme aldığı yazısında, "1995-1996 Kardak Krizi sırasında Türkiye-Yunanistan sorunlarında çözümün bir parçası olan ABD bugünlerde hızla sorunun bir parçası haline geliyor. Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde vakayı adiden bir uygulama sayılan protesto notaları bu kez ABD tarafına da iletilmeye başlanıldı. Yunan Büyükelçisinin yanı sıra ABD Büyükelçisi de Bakanlığa çağrılıyor. ABD bugüne kadar Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlarda en azından resmî açıklamalarında taraf tutmamaya özen gösterirdi. ABD sözcüleri Türk-Yunan sorunlarıyla ilgili sorulara, her iki ülkenin de önemli birer NATO müttefiki olduğunu vurgulayarak kaçamak cevaplar verirlerdi. Artık ABD’nin tarafsızlığından bahsetmek mümkün değil" yorumunu yaptı. 

Göğüş, Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu'nun 17 Eylül’de adaların silahlandırılmasına ilişkin BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e yeni bir mektup gönderdiğini de hatırlatarak şöyle devam etti:

"Mektuplaşmalar haricinde Türkiye uluslararası hukuk çerçevesinde ne yapabilir? İlk akla gelen Uluslararası Adalet Divanına (UAD) başvurmak. Ancak her zaman uluslararası hukuktan bahseden Yunanistan, koyduğu çekincelerle Türkiye ile sorunlarının çoğunda UAD’nin devreye girmesini baştan ret etmiş durumda. Seçenekler arasında Yunanistan’ın uluslararası anlaşmaları ihlal ederek adaları silahlandırmasını BM Güvenlik Konseyine taşımak da var. Fransa ve ABD’nin veto hakları dikkate alındığında Güvenlik Konseyinden Türkiye lehine bir karar çıkması hemen hemen imkânsız gibi. Türkiye halen güvenlik konseyi üyesi de değil. Güvenlik Konseyinin bir şekilde konuyu gündeme alması sağlansa bile bugünkü oluşumuyla üyelerin çoğunluğunun Yunanistan lehinde görüş belirtme riski de var. Böyle bir durum da Türkiye’nin hiç istemediği sonuçlar yaratabilir. Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde her adımın kılı kırk yararak planlanıp ona göre atılması gerekiyor." 

Yazının tamamı için tıklayın.