Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Yargıtay açılışında yaşananlara tepki göstererek Millet İttifakı'na TBMM’den çekilme çağrısında bulundu.
Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Yargıtay açılışındaki ortaya çıkan tabloyu, “Türkiye’nin artık ılımlı İslam devleti olduğunun açıklanması” şeklinde yorumlayarak CHP’ye ve Millet İttifakı bileşenlerine TBMM’den çekilme, sine-i millete dönme çağrısı yaptı.
56 İslam ülkesi içinde tek laik ülke olan Türkiye’nin bugün irticanın had safhaya ulaştığı, tarikatlar ve cemaatlerin hilafeti yeniden getirmeye çalıştığı bir ülke haline geldiğini söyleyen Sağlar şöyle konuştu:
“CHP Atatürk’ün partisiyse, genleri değişmemişse yapması gereken şey sine-i millete dönmektir. Başka çıkış yolu yok. Demokratik yoldan bu iktidarı değiştirmenin tek ama tek yolu budur. Toplumun yüzde 73’ü laiklik ilkesine dokunulmamasını istiyor. Laiklik olmadan demokrasi de özgürce bir yaşam da olmaz diyor. Yargı bağımsızlığı olmaz diyor. Yüzde 82’si yargıya güvenmiyor. Böyle bir noktada sen hâlâ duruyorsan, bunları çoğaltamıyorsan, oyları düşse bile Recep Tayyip Erdoğan hâlâ birinciyse burada bir yanlış var. O yanlışı düzeltmek için halkın arasına dönüp halktan yeniden icazet almak gerekiyor. Aksi halde Türkiye bütün mal varlığıyla yanar. Adımız ve ulusumuz da yanar” diye konuştu.
TIKLAYIN - Kılıçdaroğlu’ndan erken seçim için sine-i -millete dönme çağrılarına yanıt
Sine-i millet, Meclis zeminini terk etmek, halkın arasına katılıp, halk hareketi başlatmak ve siyasi iktidarı ya da egemenlere başkaldırı anlamını taşıyor. Kavram, siyasi arenada muhalefetin iktidarı yıpratma aracı olarak yorumlanıyor.
Türkiye her seçim öncesi döneminde sine-i millet tartışması yaşadı. Ancak bugüne kadar sine-i millet yalnızca siyasi bir koz olarak kaldı ve hiçbir parti bunu gerçekleştirmedi.
“Sine-i millete dönme” kavramı Türk siyasetine ilk kez Atatürk ile girdi. Harbiye Nazırlığı’nı kabul etmeyen Mustafa Kemal "Biz de sine-i millete döneriz" deyip ordudan istifa etti ve kurtuluş mücadelesini başlattı. Siyasi partilerin bu terimi kullanması ise Demokrat Parti döneminde oldu. 1946 seçimlerini “şaibeli” bulan parti, CHP’yi sine-i millete dönmekle tehdit ettiyse de tartışmaların ardından bu tehdit sözde kaldı sadece.
Demokrat Parti’nin “sine-i millet”i siyasi platforma taşımasının ardından kavram hemen hemen her cumhurbaşkanlığı seçiminde gündeme geldi. 1966’da Cevdet Sunay’ın ve 1973’te Fahri Korutürk’ün cumhurbaşkanlığı seçilmesinden önce AP ve CHP dayatmaya karşı sine-i millete dönebileceklerini açıkladılarsa da uygulayan olmadı.
1989 yılında Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı seçiminin öncesinde de sine-i millet tartışmaları gelip gündemin başına oturdu. DYP lideri Demirel ve SHP lideri İnönü, “Özal’ın cumhurbaşkanlığını engelleyebilmek” için bilindik bir yönteme sine-i millete dönme tahdidine başvurdular. Ancak Özal Çankaya’ya çıktı. Demirel tehdidini unuttu. İnönü ise sine-i millet için "Başvurmayı düşündüğümüz yöntemlerden biriydi, yanlış anladınız" açıklaması yaptı.
Bir sonraki sine-i millet tartışması 28 Şubat muhtırasında ortaya çıktı. İstifa etmek zorunda kalan dönemin başbakanı Erbakan, “sine-i millet” dediyse de devamını getiremedi.
Cumhurbaşkanı Demirel, hükümet ortağı Tansu Çiller’e hükümet kurma görevini vermeyince DYP de sine-i millet kozunu kullanmaya başladı. Kamuoyu günlerce bu kararı tartıştı. Karar sadece tartışıldı ve hiçbir sonuç alınamadı.
Bugüne kadar Meclis’te tek bir milletvekili sine-i millete döndü. O da Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı seçiminde gerçekleşti. Sine-i millet diyen DYP Hatay milletvekili Murat Sökmenoğlu sözünde durdu ve istifa etti.