Eski CHP Genel Başkanı, Antalya Milletvekili Deniz Baykal , hâlâ Türkiye’nin atardamarı olan “Cumhuriyet damarı”nın toplumu ve ülkeyi beslediğini söyledi. CHP’de yaşanan sorunların yapay ve yüzeysel olduğunu, aşılabileceğini belirten Baykal, “AKP’de yaşanan sıkıntı yüzeysel değil, yapısal. Geçen 16 yıl onun temelini çürüttü, canlandırmak kolay değil” diye konuştu.
Tedavisi sürmekte olan Baykal, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda, Cumhuriyet Vakfı Genel Sekreteri Işık Kansu, Vakıf Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Balbay ile Ankara Temsilcisi Sertaç Eş’i kabul etti.
Cumhuriyet'ten Sertaş Eş'in haberine göre ziyaret sırasında güncel değerlendirmelerde bulunan Baykal, “Cumhuriyet damarı, hâlâ Türkiye’nin atardamarı. Ülkemizi, toplumu besleyen hâlâ o. Türkiye’de karamsarlık, umutsuzluk, sıkıntı var. Hem CHP’de hem AKP’de. İyice bakınca görüyoruz ki sıkıntı CHP’de yüzeyseldir, yapaydır. Ama AKP’de yaşanan sıkıntı yüzeysel değil, yapay değil, yapısal. AKP’nin sorunları derinde. Son 16 yıl, onun temelini çürüttü. Canlandırmak kolay değil” değerlendirmesini yaptı.
CHP için bir umutsuzluğun söz konusu olmadığına dikkat çeken Baykal, şunları söyledi:
“Ben, mutlu, iyimser ve güvenli bakıyorum geleceğe. Karşımızdaki sıkıntı daha derin. İtimat kaybı, güven kaybı yaşıyor AKP. Millet büyük sıkıntı yaşarken vur patlasın çal oynasın bir durum var ortada. İflah olmaz bir sıkıntıdır bu. CHP’de zaman zaman görülebilen moral bozukluğu her an değiştirilebilir, kendisine gelebilir. Toparlanmış görüntüsü verildiğinde Türkiye gözünü diker partiye. CHP kendisine çeki düzen verirse çok güzel gelişmeler olur.”
Baykal Türkiye’nin çevresindeki; Irak ve Suriye’deki gelişmeleri de şöyle özetledi:
“Çevremizde yaşananlar Cumhuriyet kavramının ne kadar değerli olduğunun kanıtıdır. Cumhuriyet fikri, etnisite ve mezhep fikrini aşan bir olaydır. Cumhuriyet ile etnisite, mezhep yok artık. Irak ve Suriye bu atılımı yapamadı. Biz ise bir Cumhuriyet çadırı kurduk. Mezhep, din, etnisite ayrımı olmadan birlikteyiz. Herkes etnisite ya da mezhep tarif ederken, biz milli, siyasi bir kimlik tarif ediyoruz. Onların sonu ise, kan ve boğaz boğaza gelme. Her şeyi birlikte yapacağız; konuşarak, anlaşarak... İşte bu, bizi ulus devlete götürüyor. Bu durumu globalleşmeyle önlemeye çalıştılar, bugün o da patladı. Küreselleşmenin geldiği nokta ortada. Kendi kimliğimize sahip çıkarak dünya ile kucaklaşmak, yarışmak en iyisi. Hepimiz büyük Cumhuriyet çadırının içindeyiz. Etnisite, mezhep ayrımı yapmadan hep beraber buradayız. Bayrağımızı çekiyoruz.”