Eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özgen Acar, gazetenin yöneticilerinin ve yazarlarının tutuklanmasıyla ilgili olarak "Cumhuriyet gazetesi ne yandaş, ne de çıkardaştır. Cumhuriyet gazetesi Atatürk ilkelerinin temeli olan 'laikliğin, demokrasinin' savunucusudur. Her aile gibi, bu gazete de sorunlarını 93 yıldır kendi içinde çözegelmiştir. Çözülemeyince her ailede olduğu gibi ayrılıklar yaşanmıştır" dedi.
Özgen Acar'ın "Cumhuriyet'in Cumhuriyet'i" başlığıyla yayımlanan (22 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Cumhuriyet gazetesi, “Türkiye Cumhuriyeti” ile özdeştir, yaşıttır. İkisinin de adını Mustafa Kemal Atatürk koymakla kalmadı, kurdu… Bu nedenle, Atatürk ilkeleri ile Cumhuriyet gazetesinin temel ilkeleri aynıdır. Cumhuriyet gazetesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin “özgür, bağımsız, demokratik, laik, yasal koşullarda; uygarlığa, Batı’ya yönelik kalkınmasına katkıda bulunmakla”görevlendirildi.
***
27 Mayıs 1960 müdahalesini yapanlardan Alpaslan Türkeş ve 13 arkadaşı “askeri dikta yönetimden” yanaydılar. “Demokrasi yanlısı” Cumhurbaşkanı Orgeneral Cemal Gürsel, “dikta heveslisi” Milli Birlik Komitesi üyelerini 13 Kasım 1960’ta yurtdışına atadı. Gazeteciliğe o gün, Cumhuriyet’te başladım. O gün, “Demokrasi yanlısı”Cumhurbaşkanı Orgeneral Gürsel’in, yurtdışına atadığı “dikta heveslisi”arkadaşlarını izlemek, ilk görevim olmuştu.
***
12 Mart 1971’de, Türk Silahlı Kuvvetleri, hükümeti bir “muhtıra” ile devirmekle kalmadı, başta Cumhuriyet gazetesi sahibi ve başyazarı Nadir Nadi ile İlhan Selçukolmak üzere, 11 kişi uzaklaştırıldı. Ben de bu gelişmeye tepki olarak Cumhuriyet’ten Ankara’da istifa ettim!
***
5 Kasım 1991’de, Cumhuriyet gazetesi yönetiminde temel ilkelerden sapma olunca, başta İlhan Selçuk olmak üzere 79 çalışan istifa etti. Cumhuriyet’in en kıdemli çalışanı olarak ben, taraflar arasında “arabuluculuk” yapma amacıyla istifa etmeyince, kovuldum! 115 bin okurdan çoğu da tepki olarak, “okurluktan istifa edince”, gazetenin satışı 35 bine düştü. Ayrılan meslektaşlarla 5 ay sonra gazeteye dönülünce, bana “GenelYayın Yönetmenliği” görevi verildi. Gazetenin kapısına her gün yığılan icracıların baskıları altında, okurların gazeteye dönmeleri üzerine, satış 90 bine yükseldi! Bir gün, “Rahmi Koç’un ziyaret etmek istediği!” iletildi. Sayın Koç’un o gün dediklerini asla unutamam: “Biz, Cumhuriyet gazetesini komünist zannederdik. Meğerse Cumhuriyet, biz iş dünyasının yüzüne ayna tutar, hatalarımızı gösterirmiş.Bundan böyle iş dünyamıza bu algıyı anlatacağım!”
***
Uyduruk Ergenekon davasında Cumhuriyet gazetesi “askeri darbecilik” suçlaması ile boy hedefi yapıldı! İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, Erol Manisalı tutuklandılar. FETÖ’cülerin iftirası olan bu dava, Selçuk’u şehit etti…
***
Cumhuriyete yönelik Komünizm, askeri darbecilik suçlamalarının yerini şimdilerde PKK ve FETÖ’cülük aldı! 10 arkadaşımız tutuklandı.
***
Türkiye “Basın Özgürlüğü Endeksi’nde” 180 ülke arasında 151’inci olarak Tacikistan ve Kongo’nun arasında yer alıyor. Son 70 yıllık siyasal yaşamda, bugünkü kadar kötü bir ortama tanık olmadım! Cumhuriyet gazetesi ne yandaş, ne de çıkardaştır. Cumhuriyet gazetesi Atatürk ilkelerinin temeli olan “laikliğin, demokrasinin” savunucusudur. Her aile gibi, bu gazete de sorunlarını 93 yıldır kendi içinde çözegelmiştir. Çözülemeyince her ailede olduğu gibi ayrılıklar yaşanmıştır.
***
Vakıflardan sorumlu Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Bütçe Komisyonu’nda doğru konuştu: “Biz Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak asliye hukuk mahkemesine müracaat edebilirdik, diyebilirdik ki: ‘Cumhuriyet gazetesinin yönetim kurulu üyeleri usulüne uygun seçilmemiştir, vakıf senedine aykırıdır ve Vakıflar Kanunu’muzun bize verdiği görev mucibince asliye hukuk mahkemesine ‘Buraya bir kayyum atayın’ diyebilirdik. Ama biz bunu söylemedik. İstiyoruz ki Cumhuriyet gazetesi yönetimikendi yanlışını kendisi gidersin.” (Not. ‘Otomania!’ yazılarıma istemeyerek bugün de ara verdim. Devam edeceğim…)