Eski Devlet Bakanı Önay Alpago, iktidarı adalet sistemi üzerinden eleştirdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin uygulanmayan kararlarını hatırlatan Alpago, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasına tepki gösterdi. Alpago, "Türkiye'de giderek cezasızlık kültürü hakim oluyor" eleştirisi getirdi.
Eski Devlet Bakanı Önay Alpago, Sözcü yazarı Ruhat Mengi'nin sorularını yanıtladı. Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmasını eleştiren Alpago, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Meclis çoğunluğunun kendi tarafından olduğu için “Bu yasadan çekilin” diyebilecekken bunu yapmadığını, çünkü elinde hukukileşmiş bir güç bulundurmak istediğini söyledi. Erdoğan'ın “Hukukileştirilmiş bir güçle başka sözleşmelerde de bunu kullanabilirim” demek istediğini ifade eden Alpago, "Bu önemli bir tehdittir. Cumhurbaşkanının bu adımının yargı tarafından doğru görülmesiyle cumhurbaşkanının bundan sonraki sözleşmelerde bunu kullanabilme yolu açılmıştır" değerlendirmesini yaptı.
Alpago, "Yani Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinden de çekiliyorum diyebilir mi?" sorusuna da şöyle yanıt verdi:
"Tabii, diyebilir. Ben Montrö Sözleşmesi'nden de çekiliyorum diyebilir, hepsini söyleyebilir. Bu durumda yapılması gerekenler Danıştay'ın daire kararı 30 gün içinde temyiz edilerek Genel Kurul'a gelecektir, Genel Kurul'da da eğer Daire kararına uygun bir onama kararı çıkarsa o zaman Anayasa Mahkemesi'ne gidilecektir, Anayasa Mahkemesi'nin öncelikle söylemesi gereken bu '9 sayılı Cumhurbaşkanı Kararnamesi'nin 3.maddesinin Anayasa'ya aykırılığı' noktası olmalıdır. O da olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yolu açılacaktır, gerçi 'AİHM kararlarını da ben uygulamam' diyen bir yönetimin olduğu ülkede karar öyle de gelse yine uyulmayabilir, o nedenle dilerim siyasi ömürleri seçime kadardır, yeni gelen iktidar değişiminde ve devlet yönetiminde İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girecektir.
Kimisi haksız tahrikten kimisi iyi hal indiriminden, kimisi infaz yasasındaki haklardan, kimisi afla gelen bağışlanmadan yararlanarak toplumun tekrar içine karışıyor ve giderek cezasızlık kültürü hakim oluyor Türkiye'de. Bunun olmasını engellemek lazım, burada aslolan; cezaları hiç acımasızca suçun faillerine uygulayabilmektir, ceza vermeyen devlet olur mu? Devletin ceza verme penceresi yalnızca Gezi Davası'nın ya da cezaevindeki generallerin hapiste tutulmasıyla mı sınırlıdır? Yaşadığımız tüm örnekler toplum yapısını çökertmektedir, ahlaki bir erozyon yaratmaktadır."
Öte yandan Alpago, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem bakanlık hem de başbakanlık yapan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve uzun yıllar bakanlık yapan DEVA Partisi lideri Ali Babacan için söylediği “O makamlara layık oldukları için gelmediler, getirildiler” ifadesini de şöyle değerlendirdi:
“Ülkenin bakanlarını ‘kul’ yerine koyan bir anlayış vatandaşı nasıl görür ki? Utanç verici, liyakati değil itaati önemseyen bir açıklama. Bilerek liyakatsizleri atayan kişinin, kendisi de liyakatsiz demektir. Cumhurbaşkanı son dönemde 5 kez Maliye Bakanı, 4 kez TÜİK Başkanı değiştirmiştir. Sayısız kereler Milli Eğitim Bakanı, Ticaret Bakanı değiştirmiştir. Kendi göreve getirdiği bakanları liyakatsiz gören, yerine başkalarını getiren, sonra o göreve getirdiği bürokratlarını da görevden alan bir devlet başkanı örneği vermiştir ki bu yakın tarihte dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir.”
TIKLAYIN - Erdoğan: Onlar o makamlara kendi layık oldukları için gelmediler, o makamlara getirildiler