'Devrimci Karargâh' soruşturması kapsamında 3 yıl 9 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, darbe girişimiyle ilgili olarak "Ellerinde polis ve yargı vardı ama bu güçler bertaraf edildi. En ciddi güç ordu içerisindeydi, burada ciddi darbe yediler. Bundan dolayı fiili güç kullanma imkânı yok" dedi. Avcı, "Kısa vadede Cumhurbaşkanı'na yönelik suikast deneyebilirler kanaatindeyim. Onu yok etmeye yönelik faaliyet deneyebilirler" iddiasını ileri sürdü.
Avcı, "Cumhurbaşkanı'na yönelik suikast düzenleyebilecek imkânları var mı" sorusunu "Yaratabilirler. Sahip oldukları geçmiş bilgiler, devletin tüm kurumlarındaki bilgiler ellerindedir, böyle bir şey yapma kabiliyetleri vardır" diye yanıtladı. Gülen cemaati mensuplarının "devletin içerisinde az sayıda olsalar da hiç kimsenin sahip olmadığı bilgilere, devletin geçmiş arşivine sahip olduklarını" savunan Avcı, "Dinlemeler, telefon trafiğine ait tüm datalar ellerindedir. Her ne kadar 2014'e kadar olsa da o datalar günü yorumlamaya yarar" dedi.
Sputnik'te Enver Ayver'in imzasıyla yayınlanan (16 Aralık 2016) haber şöyle: Devlet yetkililerinin deneyimli bir ismin uyarılarını neden dikkate almadıkları sorusuna, "Türkiye'nin geçmiş tarihine gittiğimiz zaman darbelerden Susurluk'a kadar, 28 Şubat'ta bugüne kadar yaşanan pek çok olumsuzluklar var. Bunlara bakıldığında birilerinin çıkıp 'kirli geçmişle, darbelerle hesaplaşacağız' denildiğinde insanlar buna sarıldılar. Bunlarla hesaplaşıyoruz bahanesi siyasetin, gazetecilerin, aydınların desteğini aldı. Böylesi bir hukuksuzluk ortamını kullandılar. Militarizmle hesaplaşılıyorsa, kirli geçmişle hesaplaşılıyorsa desteklemek lazım anlayışıyla bazı kusurlar görmezden gelindi. Sonradan alınan önlemler de tehlikeyi bertaraf etmeye yetmedi" dedi.
'17-25 Aralık yaşanmasaydı birlik ve beraberlik bozulmayacaktı' diye yaygın bir düşünce olduğunun sorulması üzerine, "Cemaat hükümete saldırmasaydı hükümetin onlara karşı bir şey yapıp yapmayacağı belli değildi. 17 Aralık cemaatin yargıyı ve polisi kullanarak hükümeti devirme hareketidir ve bu gerçektir. Ama bu ortaya dökülen yolsuzlukların büyük bir kısmının da doğru olma ihtimali vardır. Cemaatin montajları mümkündür ama hangisi doğru hangisi yanlış bilmeden bu meseleyi kapatmak mümkün değildir" dedi.
Avcı, "15 Temmuz kalkışma nedeniyle OHAL ilan edildi ama halktan zaten destek var. Herkes yanınızda. Özgürlükleri kısıtlayan uygulamalar amaca zarar vermektedir. Uzun vadede OHAL cemaatin amacına hizmet ediyor" iddiasında bulundu. "Polisin paramiliter bir güç gibi Cumhurbaşkanı'na bağlı göründüğünün" sorulması üzerine Avcı, "Yaşanan süreç dolayısıyla cemaatin yarattığı büyük bir tahribat var devlet üzerinde. 15 Temmuz'un yarattığı bir travma var. Tüm devlet kadroları güce, kudrete ihtiyaç duyuyor. Bundan dolayı da polis etkin devlet kadrolarının olması gerekenden daha farklı bir organize ile iş götürür. Şartların gerektirdiği, kısa vadede gruba karşı yürütülecek asli faaliyetlerin organizasyonunda bir desteğe ihtiyaç olabilir. Ama bunun uzun sürmesi sistem açısından sorun yaratır, süratle normalleşmek gerekir" ifadesini kullandı." Avcı, "Ordu içerisindeki örgütlenmesini biliyorduk. Özellikle İzmir casusluk davasındaki ifadeler, sahte belgeler bunu gösteriyordu. Ortaya tahminleri de aşan bir şey çıktı. Her ne kadar soruşturma yürütülüyor olsa da ordu içerisindeki tüm kritik kadroları işgal ettiği ve yolsuzlukla kadrolaştığı gözüküyor" diye sözlerine devam etti.