Eskişehir’de uzaklaştırma kararı bulunan eski eşi tarafından öldürülen Ayşe Tuba Arslan’ın ölümünün arkasındaki ihmaller bir bir açığa çıktı. Ayşe Tuba Arslan’ın eşinden gördüğü şiddete karşı 23 kez suç duyurusunda bulunduğu ortaya çıktı. 10 suç duyurusundan 5’i “delil yetersizliği gerekçesiyle” takipsizlikle sonuçlandı. Saldırgan, yasanın gerektirdiği zorlayıcı hapis cezasına 1 gün bile çarptırılmadı. Arslan’ın Eskişehir Aile Mahkemesine yaptığı son başvuruda ise dilekçesinde “Bu şahıstan ölüm tehdidi alıyorum. Benim ölümüm gerçekleşince mi bana yardım edeceksiniz” dediği ortaya çıktı.
Evrensel'den Meltem Akyol'un haberine göre Ayşe Tuğba Arslan 11 Ekim’de Eskişehir’in Odunpazarı ilçesinde uzaklaştırma kararı bulunan eski kocasının satırlı saldırısına uğradı. Ağır yaralanan Arslan, tedavi gördüğü hastanede 44 gün sonra hayatını kaybetti. 6 ay önce boşanan 2 çocuk annesi 45 yaşındaki Arslan’ın eski kocası tarafından nasıl göz göre göre öldürüldüğünü ortaya çıkan dilekçeler ortaya çıktı.
Arslan, eşinden gördüğü şiddet nedeniyle tedbir kararı için ilk kez 14 Eylül 2018’de başvuruda bulundu. Aynı gün alınan tedbir kararı birkaç kez uzatıldı. Bu arada boşanma gerçekleşti ancak boşanmaya ve hakkında uzaklaştırma kararı olmasına rağmen Yalçın Özalpay’ın tehdit ve hakaretleri sürdü.
Arslan, ilk tedbir istediği tarihten saldırıya uğradığı tarihe kadar geçen bir yıl içinde tedbir kararlarına uymayan saldırgan hakkında 23 kez suç duyurusunda bulundu. “Korkuyorum, beni öldürecek” diyen Arslan’ın babası ve ağabeyi de aynı şikâyette bulundu. Gitmedikleri karakol kalmadı. Ama bir sonuç çıkmadı. Sadece bu yıl yaptığı 10 suç duyurusunun 5’i takipsizlikle sonuçlandı. Gerekçe ise “delil ve tanık yokluğu.”
Arslan’ın başvurularından 5’i hakkında ise dava açıldı ancak hiçbir caydırıcı karar çıkmadı. 6284 sayılı Şiddete Karşı Koruma Yasası’nda tedbir kararına uymayanlara üç günden on güne kadar zorlama hapis cezası öngörülmesine rağmen toplam 23 kez bu tedbir kararlarını ihlal ederek tehdit, hakaret ve saldırıda bulunan Özalpay, bir gün bile hapis cezasına çarptırılmadı.
Arslan saldırıdan kısa bir süre önce Eskişehir Aile Mahkemesine el yazısıyla bir dilekçe gönderdi. Ölümünden sonra çantasında bulunan son suç duyurusundaki dilekçede şu ifadeler yer alıyordu: “Defalarca şikayet etmeme rağmen hiçbir sonuç alamadım, uzaklaştırmam olduğu halde. Benim bu, Yalçın Özalpay isimli şahısla ilgili başvurmadığım hukuki işlem kalmadı. Bu şahıstan ölüm tehdidi alıyorum. Benim ölümüm gerçekleşince mi bana yardım edeceksiniz. Ben çok mağdurum.”
Arslan’ın daha önce yine savcılığa başvurduğu dilekçesinde şu ifadelere yer vermişti: “Tedbir kararı olmasına rağmen Yalçın Özalpay fiziksel şiddet göstermeye devam ediyor. Hayatımdan endişe ediyorum, Her gün işe giderken beni takip ediyor, yalnız sokağa çıkamıyorum. Uzaklaştırma kararı olduğu halde zorla evime girdi, ben evi terketmek zorunda kaldım. Çünkü fiziki şiddet uyguluyor ve tecavüz ediyordu, dayanamadım artık. Benim can güvenliğim yok, dayanacak gücüm kalmadı...” Arslan dilekçenin sonuna da “Tek başıma ayaklarımın üzerinde durmaya çalışıyorum” notunu düşmüş ancak bundan da bir sonuç alamamıştı.
Konuyu Meclis gündemine getiren CHP Milletvekili Utku Çakırözer, Genel Kurulda Arslan’ın son suç duyurusunu okuyarak kanunun öngördüğü caydırıcı cezaların uygulanmamasının Arslan’ın ölümüne yol açtığını dile getirdi. Çakırözer şöyle konuştu: “Ayşe Arslan, ‘Kadına şiddeti önleyeceğiz’ diye nutuk attığımız gün hayata gözlerini yumdu. Arslan’ın görünen katili belli ama onu bir türlü korumayan koruma sistemimiz de bu cinayetin ve daha yüzlerce benzerinin azmettiricisidir. Toprağın altına koyunca mı koruyacağız onları! Polis, savcı, hakim, şiddet önleme merkezi sorumlusu; kim olursa olsun, yetkililer 23 kez dile getirdiği isyana gerçekten kulak verse Ayşe Arslan bugün yaşıyor olacaktı.”
Çakırözer, kadınları koruma sisteminin eksiklerinin belirlenmesi için verdiği Meclis araştırma önergesine TBMM Genel Kurulundan destek isterken “Kadınların ölmelerini beklemeyeceksek gelin bir komisyon kuralım, bu vahşete dur diyelim. Koruma sisteminin eksiklerini tespit edelim, başka Ayşeleri, Emineleri, Güledaları, Şuleleri ölümden kurtaracak somut, uygulanabilir, acil önlemleri birlikte alalım; kadınları yaşatalım” dedi. CHP’nin önergesi AKP ve MHP oyları ile reddedildi.
Bu süreçte aileye hukuksal destekte bulunan Avukat Heval Yıldız Karasu, “Bu isyan önceden duyulsaydı, kanunun öngördüğü zorlama hapsi uygulansaydı, Yalçın Özalpay bu kadar rahat davranamayabilir ve Ayşe şu an aramızda olabilirdi” dedi. 6284 sayılı Kanun’un kadınları şiddetten korumak için çok hayati bir noktada olduğuna dikkat çeken Karasu şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu olayda açığa çıkan en büyük sorun şu ki; 6284 sayılı Kanun olması gerektiği gibi uygulanmıyor. Polisinden, ŞÖNİM personeline, savcısından hakimine kadar bu mesele ile uğraşan görevliler hâlâ 6284 yokmuş gibi davranıyor ve sorumluluklarını yerine getirmiyor. Bu sıralar bir de 6284’ün kaldırılması için kampanyalar yürütülüyor. Halbuki çok net biçimde burada görüyoruz ki 6284 uygulanmış olsaydı Ayşe şu an aramızda olacaktı. Yürürlükteki kanunun uygulanmaz hale getirilmesi kadınların canına mal oluyorken kaldırılmasını konuşmak bile bu çığlığı artırmak demektir. 6284 işlevsizleştirildiği için Ayşe göz göre göre ölüme gitti, onun çığlığı mektuplara, dilekçelere hapsoldu.”
TIKLAYIN - Eskişehir'de bir kadın hakkında uzaklaştırma kararı bulunan eski eşinin satırlı saldırısına uğradı
TIKLAYIN - Eskişehir’de eski eşinin satırlı saldırısına uğrayan Ayşe Tuba Arslan yaşam mücadelesini sürdürüyor