Fenerbahçe’nin eski yıldızlarından Diego Lugano, “Kariyerimin en iyi 5 yılını burada geçirdim. İnsanların bana yaklaşımı müthiş. Pozitif enerji ile doluyorum İstanbul’da. Çocuklarım Türkçe biliyor. Eşim de anlıyor ama ben bir türlü öğrenemedim. Türk çayını çok özledim. Dünyanın başka hiçbir yerinde böyle çay yok. Günde en az 20 tane çay içiyordum” dedi.
Beş sezon formasını giydiği Fenerbahçe’den 2011-12 sezonunun başında ayrılan, PSG ve Malaga’nın ardından şimdi Premier Lig takımlarından West Bromwich forması terleten 33 yaşındaki deneyimli futbolcu, Uruguay Milli Takımı’nın Ürdün ile oynanacak Dünya Kupası play-off maçı için İstanbul’da yaptığı kampta Milliyet gazetesinden Senad Ok’un sorularını yanıtladı.
Lugano’nun Türk futbolu ve Fenerbahçe’yle ilgili olarak yaptığı yorumların bir kısmı şöyle:
“Türkiye’de futbola ilgi müthiş. Çok büyük paralar harcanıyor. İnsanlar tutkulu. Ama maalesef profesyonellik yok. Büyük takımda oynayanlar çok fazla sorun yaşamıyor, ödemeleri yapılıyor. Ama diğer takımlar? Esas önemli olan onlar. Küçük kulüpler ülke futbolunda çok önemli yer tutar. İlk duyduğumda çok şaşırmıştım. 6 ay para alamayan futbolcular varmış. Bu nasıl olur? Anlayamadım. 6 ay... Temel problem bu bence. Profesyonellik gelirse Türkiye gerçekten çok büyük yol alır futbol konusunda...”
“Uruguay’ın nüfusu 3 milyon. Kadıköy kadar. Türkiye 70 milyon. Neden Türkiye halen istediği seviyede değil, bunun cevabı sizde. Mesut ve İlkay niye Almanya’da oynuyor? Gökhan İnler neden İsviçre milli takımında? Bu isimler Türk. O yüzden soruna biraz buradan bakmak gerekir. Türk futbolcular çok fazla dışarı çıkmayı tercih etmiyor. Uruguay’da ise bizim kendimizi göstermemiz için farklı liglerde top koşturmamız gerekiyor. Bu da futbolun gelişimi konusunda önemli bir etken bence. Ayrıca yabancı kısıtlamasını doğru bulmuyorum. Başarılı olmak 6 yabancı ile mümkün değil.”
“Türkiye’den ayrılmamın şike davası ile ilgisi yok. 5 yıl geçirdikten sonra kariyerim için değişiklik yapmam lazımdı. Aslında ayrılık kararını ben tam bir sezon önce almıştım. Bursa’ya kaybedilen şampiyonluğun ardından Dünya Kupası’nda 4. olduk. Ardından Copa America’yı kazandık. Hem çok formdaydım, hem de artık yeni bir yer görmem gerektiğini düşünüyordum. İsteyen çok büyük kulüpler vardı. Başta PSG. Ama olmadı. Zaten Avrupa’da kariyer yapabilmek için sözleşmeme özel bir madde koydurmuştum.”
“Bir parçam hâlâ burada. Çocuklarım burada doğdu. Eşimin arkadaşları burada. Ben profesyonelim ama kalbim sarı lacivert.”
“Şike davası sürecinde takım dağılmasa Fenerbahçe çok iyi işler yapabilirdi. Müthiş bir takımımız vardı. “ “Dünyanın çeşitli yerlerinde futbol oynadım. Birçok başkanla çalıştım ama onun gibi tutkulusunu görmedim. Aziz Yıldırım gibi başkan Dünya’da tek. Başka bir örneği yok. Herşeyi Fenerbahçe. Ondan çok şey öğrendim. Ayrıldıktan sonra kendisiyle görüşemedim. Başkanla karakterimiz birbirine benziyor. İkimiz de mücadeleyi seviyoruz.”
“PSG’deki ilk günlerim çok güzeldi. Ardından dizimden sakatlık yaşadım. Ancelotti’nin takımın başına gelmesi ile hem sistem değişti, hem de çok kaliteli oyuncular alındı. Benim pozisyonuma Thiago Silva ve Alex geldi. Doğal olarak forma bulma şansım kalmadı. Malaga’ya sadece futbol oynamak için kısa süreli gittim. Şimdi West Bromwich’teyim. Bir futbolcu için İngiltere gerçekten müthiş bir yer.”
Burada olmanın kelimelerle tarifi yok. Kariyerimin en iyi 5 yılını burada geçirdim. İnsanların bana yaklaşımı müthiş. Pozitif enerji ile doluyorum İstanbul’da. Çocuklarım Türkçe biliyor. Eşim de anlıyor ama ben (kafasına vurarak) bir türlü öğrenemedim. Türk Çayı’nı çok özledim. Dünyanın başka hiçbir yerinde böyle çay yok. Günde en az 20 tane çay içiyordum. Tekrar Türkiye’ye döner miyim? Hayat bu. Her şey olabilir. Ama burayı çok özlüyorum.