Eski Fenerbahçeli futbolcu Semih Şentürk, 3 Temmuz 2013 tarihinde patlak veren Şike soruşturmasının başladığı dönemde yaşadıklarını anlatırken “Şike sürecinde ismimin geçmesi benim psikolojimi etkiledi. Evin önünde kapıyı açtım, çöp atmaya çıktım. Sitenin güvenlik arabasını gördüm. Polis geliyor diye bir içeri kaçışım var; inanılmaz. Bu o andaki psikolojimizin ne halde olduğunu anlatıyor” dedi.
Kamuoyunda '3 Temmuz süreci' olarak bilinen 'şike operasyonu'nu 19 Nisan 2016'da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma kapsamında 'şikede kumpas' olarak davasına dönüştü. Soruşturma çerçevesinde, 'terör örgütü kurmak', 'terör örgütüne üye olmak', 'yasa dışı dinleme' gibi iddialara yönelik 6'sı tutuklu 64 kişi hakkında gözaltı kararı alınmıştı.
Fenerbahçe’den ayrılışıyla ilgili olarak, CEO Hasan Hakkı Yılmaz’ın kendisinden 2 milyon Euro bonservis istediğini anlatan Şentürk “Hem istenmiyorum hem de bu kadar para. Tamam da o zaman böyle değerli biriyim, niçin beni gönderiyorsunuz? Sonra bu rakam düştü, kimse vermedi bu parayı. Bana sorsanız, ‘neden Fenerbahçe’den ayrıldın?’ Ben de bilmiyorum" yorumunu yaptı.
Fenerbahçe’de de forma giyen Şentürk Fenerbahçe- Başakşehir maçı öncesinde Fanatik gazetesinden Tunç Kayacı’ya açıklamalarda bulundu. İşte o açıklamalardan satır başları şöyle:
“Herkesin bir hatası, pişmanlığı oluyor. Çok güzel günlerim de oldu. Son 3 haftada 3 tane şampiyonluk kaçırdım. Pişmanlık duyduğum dönem şike sürecidir. O dönemde biraz kendimi geri plana attım, yanlış yaptım diye düşünüyorum. Volkan gibi, Gökhan Gönül gibi daha öne çıkabilirdim. Bilinçli olarak kaçmış değilim. Yapım itibarıyla böyle davrandım. Ama hata. Öne çıksaydım daha iyi olurdu. Popülizm yapmadım ve o sene benim için kötü geçti. Sonrasında Aykut hoca ile şans bulamayınca soğukluk başladı.”
“Şike sürecinde ismimin geçmesi benim psikolojimi etkiledi. Neden geçti, ben de bilmiyorum. O dönem benim için kâbustu. Evimde sabah 7’de kalkıyordum. Acaba birisi geldi mi diye! Nereden ne geleceğini bilemiyordum. Psikolojim kötüydü, bu da performansımı etkiledi. Bu stres her şeye yansıdı, çöküş başladı. Bunları ilk defa söylüyorum. Evin önünde kapıyı açtım, çöp atmaya çıktım. Sitenin güvenlik arabasını gördüm. Polis geliyor diye bir içeri kaçışım var; inanılmaz. Bu o andaki psikolojimizin ne halde olduğunu anlatıyor.”
“Ben hayatım boyunca karakola gitmemiş biriyim. Türkiye’yi sarsan bir olayda isminiz geçiyor. Etkilenmemek mümkün değil. O anda eşini, çocuğunu her şeyi düşünüyorsun. Emre söyledi bana; ‘555’li numaradan ararlarsa organizeden arıyorlardır’ diye. Bir gün bir baktım 555’li bir numara arıyor. Refleksle hemen açtım. Konuşmadım, adamın yüzüne kapattım. Sonra kendim aradım. Zor günlerdi. Bütün bunlar sahaya yansıdı. 28 yaşındayım, tam en olgun yaş bir futbolcu için. Üstelik Aykut hoca ile iyi sezon geçirmişim, 14 gol atmışım. Daha iyi olmam gerekirdi, ama sebepleri anlattığım gibi. Sonra milli takıma da gidemedim.”
“Fenerbahçe’deyken baba oğul gibiydik başkanla. Ama Fenerbahçe’den ayrıldığımdan beri görüşmüyoruz. Kırgın değilim, sadece görüşmediğimiz için kırgınım. Ayrılık her futbolcu için olabilir. Ama ben başkan ile görüşmek istedim, görüşemedim. Başkan benim menajerimi çağırmış. Kulüp bulmamı istediler. Ben de ‘niye böyle bir durum var?’ diye eşimle konuştum. Eşim de dedi ki, ‘beni seviyorsan ara başkanı’. Sekreteri Nilgün ablayı aradım. Bana ‘yarın saat 1’de kulüpte ol’ dediler. Gittim kulübe, Hasan Çetinkaya orada. ‘Semihçim başkanın çok acil bir işi çıktı, CEO Hasan Hakkı Yılmaz görüşecek’ dedi. O da, ‘Semihciğim işte yönetim kurulu kararıyla böyle bir karar alındı. 2 milyon Euro bonservis getir’ dedi.”
“Hem istenmiyorum hem de bu kadar para. ‘Semihciğim sen milli futbolcusun uzun yıllar burada hizmet ettin’ diye devam etti. Tamam da o zaman böyle değerli biriyim, niçin beni gönderiyorsunuz? Sonra bu rakam düştü, kimse vermedi bu parayı. Bana sorsanız, ‘neden Fenerbahçe’den ayrıldın?’ Ben de bilmiyorum. Aykut hoca raporu deniyor. Hocaya sordum. ‘Yok öyle bir şey’ dedi.”
“2007’de gol kralı olmuşum, Şampiyonlar Ligi’nde Sevilla’ya gol atmışım, 3 golüm var, kritik hepsi. EURO 2008’de de Avrupa Şampiyonası’nda müthiş bir performans, 3 tane gol. Bir kupada milli takım tarihinde en çok gol atan oyuncu olmuşum. Özgüveni düşünün. İlk defa anlatıyorum. Hırvatistan’a gol atmışım, ülke yıkılıyor! Otele geldik. Odada televizyonu açtım, bir baktım Eurosport’a ‘Guiza Fenerbahçe’de’. O zamana kadar Guiza’yı falan bilmiyorum, tanımıyorum. Zirve yaptığım dönemdeyim, yine bir golcü transfer ediliyor. Meğer Guiza da İspanya gol kralıymış. Aragones geldi ve gelirken de direkt Guiza’yı istemiş. Ben eğer bir tranfser olarak gelseydim çok daha değerli olurdum. Alt yapıdan çıkmışım. Maliyet yok, büyük paralar almıyorum. ‘Bizim çocuk’ muamelesi klasik.”
“Çeşit çeşit şeyler çıktı. Alex’i uğurlamaya bir tek ben gitmişim diye dendi. Pişman da değilim, bugün olsa yine giderim. Biz yıllarca yan yana evlerde oturmuşuz. Ben eğer Semih Şentürk olduysam yüzde 30, yüzde 40 Alex’in payı vardı. Hiçbir kötülüğünü görmediğim bir insan. Biz Alex’i uğurlamayı idmanda takım olarak konuştuk. Gelmeyenler utansın. Arkamı bir döndüm baktım kimse yok.”
“Aykut hoca Antalya mağlubiyetiyle gitmişti. Ben twitter kullanmam. Eşimin Twitter’ı var. ‘6 ayda 150 dakika oynamak ne kadar zor’ diye ben yazdım eşimin Twitter’ından. Beni köstebek yaptılar. Haber sızdırdğımı söylediler. Ben Şekip Mosturoğlu’na söyledim, ‘bunu ispatlayın futbolu bırakırım. Çok açık yüzleştirin’ dedim. Ses çıkmadı, maksat karalamak, algı yaratmaktı.”
Müthiş bir kulüpteyim, 2-3 yıl daha oynamak istiyorum eğer anlaşırsak. Bu sezon iyi geçmedi. Hocayla abi kardeş gibiyiz. Abdullah hoca mükemmel biri. Fenerbahçe’de böyle bir arkadaşlık yoktu. Fenerbahçe’de 11’de tesise gidiyordum, 1’de çıkıyordum. Burada arkadaşlık mükemmel. Sözleşmem bitti. Bir şey diyemiyorum. Kulübün kararı. Çünkü bu sene tam verimli olamadım.”
“Hayatımda en üzüldüğüm an; 2006’da Denizli’de şampiyonluğu kaçırdığımız maç. 18 dakika uzadı ve şampiyonluk kaçtı, kahrolduk. Üstelik uzatmalarda Denizli gelen sonuçlara göre ligde kalmıştı. Bir hafta evden çıkmadım, televizyon açmadım. Açtığımda Galatasaray’ın kutlamalarını görünce kahroldum, çok üzüldüm. Kendi sahamızda final serisini oynadığım sene de kaybettik üzüldüm ama Denizli’de şampiyonluğu kaybedişimiz çok trajikti.”
“300 civarında oynamışımdır. Süper Lig’de gol sayım, 100 barajını aşamadı. 70 civarında. Üstelik gol krallığı yaşayan bir futbolcu olarak. Ama maç sayımın azlığı bunda etken. Oynasaydım daha yüksek olurdu.”