Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, "Milli gücün en önemli unsuru ekonomidir, ondan sonra askeri güç gelir" dedi.
Nişantaşı Üniversitesi’nde düzenlenen “Atatürk’ün Yurtta Barış Dünyada Barış Prensibi Çerçevesinde Dış Politika Uygulamaları” konferansına katılan 26.Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, “Milli hedefleriniz ne kadar güçlüyse istediğiniz sınırlara ulaşabilirsiniz. Aksi takdirde sınırlı gücünüz varsa sınırlı hedefleriniz olur. Bir ülkenin milli güç unsurları içerisinde en önemli unsurlar; ekonomik, onu da içine alan teknolojik güç ve askeri güçtür. Milli güç unsurlarından, özellikle caydırıcı güce sahip olunmasında en önemli etken de ekonomidir. Ondan sonra da askeri güç gelir” diye konuştu
Nişantaşı Eğitim Vakfı Kurucusu Dr. Levent Uysal’ın 26.Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a günün anısına hediye takdiminde bulunmasıyla başlayan programın açılış konuşmasını Rektör Prof. Dr. Şenay Yalçın yaptı. Moderatörlüğünü Nişantaşı Üniversitesi Öğr. Üy. Doç. Dr. Burak Küntay’ın üstlendiği konferansta İlker Başbuğ, Atatürk’ün dış politikaya yaklaşımını 1923-1938 dönemi uygulamaları ve TBMM’de yaptığı konuşmalar paralelinde anlattı. Başbuğ şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye’de ve dünyada birçok üniversite gezdim. Beni en çok etkileyen gerek kampüsü, öğrencileri, gerekse uygulamaları ile en çok beğendiğim Nişantaşı Üniversitesi oldu. Nişantaşı Üniversitesi ile diğer üniversiteler arasında farklı bir konsept var. Çok etkilendim. Nişantaşı Üniversitesinde okuyan öğrenciler şanslı olduğunuzu bilin”
“Mustafa Kemal Atatürk’ün bu söyleminin altını nasıl doldurabiliriz? Gerçekleşmesi nasıl sağlanacak? Bunları tam anlayamazsak, basit bir söylem olarak kalacaktır. Atatürk, ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ diyerek öncelikle ülkedeki toplumsal barışı sağlayarak, sonrasında da dünyadaki barışı prensip olarak değerlendirmiştir. İçerde iç huzuru sağlayamazsınız, dışarıda ülkeler arasında barışı sağlayamazsanız” dedi. Atatürk’ün, Meclis’te yaptığı konuşmasında bu ilkesini açıkladığına dikkat çeken Başbuğ, “Atatürk bir konuşmasında ‘Barışın ebedi olduğunu düşünmek safdilliktir.’ diyor. Mustafa Kemal bu sözü söylerken, geçmiş tarihe de vurgu yapıyor. Barışın sağlanması için ciddi adımlar atmanız gerekiyor.” “Uluslararası hukuk güçlü devletlerden yanadır”
Eski İngiliz Dışişleri Bakanı Palmerston’ın, ‘Ne dostluklar ne düşmanlıklar sonsuza kadar sürer. Sonsuza kadar sürecek olan ülkelerin milli menfaatleridir‘ sözlerini hatırlatan Başbuğ, konuşmasına şöyle devam etti:
“Uluslararası hukuk tamamen güçlü devletlerden yana bir hukuktur. 12 Adaları da geçmişte bu yüzden kaybettik. İtalya o zaman güçlü devletti. Balkan Paktı, Lyon Anlaşması ve Sadabat Paktı da çok önemlidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün müttefikleriyle yapmış olduğu bir anlaşmadır. Zayıf olanların hukukuna saygının noksan olduğuna tarihi tecrübelerle şahit olduk’ diyor Atatürk. Dünyada barışı istiyorsak dış politikada da güçlü olmak zorundayız. Günümüzde güçlü ülkelere baktığımızda milli hedefleriniz ne kadar güçlüyse istediğiniz sınırlara ulaşabilirsiniz. Aksi takdirde sınırlı gücünüz varsa sınırlı hedefleriniz olur. Genel olarak baktığımızda barışı elbette istiyoruz. Bir ülkenin Milli Güç unsurları içerisinde baktığımızda da en önemli unsurlar; ekonomi, teknoloji ve askeri güçtür.”
“Biz Atatürk’ü tam anlayamadık”
“Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923-1938 dönemindeki dış politika uygulamalarına baktığımızda ana prensip gerçekçilik ve reel politiktir. Mustafa Kemal, uluslararası antlaşmalara sadık kalmıştır. Mudanya Barış Konferasında da bunu dile getirmiştir. İdeolojik bakış açısıyla hareket etmek dış politikada bir sonuç vermemektedir. Meselelere ideolojik değil akıl çerçevesinde bakmak gerekir.”
Başbuğ, ‘Atatürk’ü bugüne kadar anlatan en iyi tanımlama’ diyerek UNESCO Genel Konferansı’nın, doğumunun 100.yılının kutlanacağı 1981’i Atatürk Yılı ilan ettiği 1978 tarihli Genel Kurulunda açıklanan karar metninden ifadeler paylaştı. Başbuğ, söz konusu karar metninde geçen, ‘UNESCO Genel Konferansı; Uluslararası anlayış işbirliği ve barış yolunda çalışmış üstün kişilerin gelecek kuşaklar için örnek olacakları inancıyla, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün doğumunun 100. Yıldönümü'nde, 1981 yılında anılmasını kararlaştırmıştır. UNESCO'nun ilgilendiği tüm alanlarda Atatürk'ün olağanüstü bir reformcu olduğu göz önünde tutularak, özellikle sömürgecilik ve emperyalizme karşı en önce açılan savaşların ilk liderlerinden biri olduğu kabul edilmiştir. Atatürk'ün dünya ulusları arasında karşılıklı anlayışın, sürekli barışın kurulması için çalışmaları olağanüstü bir örnektir’ ifadelerini okudu. UNESCO’nun bir paragrafla Mustafa Kemal Atatürk’ü çok iyi anlattığını belirten İlker Başbuğ, sözlerini “Bu tanımlama Türkiye’de tüm üniversitelere asılmalıdır” diyerek noktaladı.