Fethullah Gülen cemaatinin uzun yıllar 'bölge imamı' olduğu öne sürülen, 2002 yılından sonra yolları ayrılan doktor Hasan Polat, TBMM’de 15 Temmuz darbe girişimini aydınlatmak için kurulan komisyona bilgi verdi. Kendisini "eski KKTC imamı" olarak tanıtan Polat, cemaatin işleyiş biçiminden TSK içindeki yapılanma iddialarına, kimlerin yakın, kimlerin düşman olarak görüldüğüne dair birçok iddiayı dile getirdi.
Polat'ın iddiasına göre, cemaatin en sevdiği isim AKP kurucularından eski TBMM Başkanı Bülent Arınç. En sevmediği isimlerin başında ise eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt geliyor. Polat, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın damadı Enerji BAkanı Berat Albayrak'ın Fatih Koleji'nde öğrencisi olduğunu belirterek, Albayrak'ın "cemaate 180 derece karşı" olduğunu söyledi. Başbakan Binali Yıldırım'ın oğlu Erkan Yıldırım'ın Kıbrıs'ta okuduğunu ve onunla da o yıllarda tanışma imkânı olduğunu ileri sürdü.
Hasan Polat, darbe girişimi sonrası gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü İstanbul Emniyet Müdürlüğünde 'FETÖ'nün Genelkurmay İmamı' olduğu iddia edilen ve firari olan ilahiyatçı Prof. Adil Öksüz'ün kayınbiraderi Ali Sami Yıldırım'la karşılaştığını öne sürdü. Polat "Kayınbiraderi, Adil Öksüz'ün tutuklandığını ve daha sonra serbest bırakıldığını, rahat rahat elini kolunu sallayarak kayınpederinin evine geldiğini hiçbir şey olmamış gibi orada 2 gün kaldığını söyledi. Kayınbiraderi, Adil Öksüz'ün bir gün gazeteyi açıp baktığını ve 'Aaa ben aranıyormuşum' dediğini söyledi. İfadesi aynen böyle. Adil Öksüz öyle diyor sonra kayboluyor" diye konuştu.
Hasan Polat, konuşmaya "Adil Öksüz veya Kozanlı Ömer nasıl biri, bunlar nasıl yetişiyor nasıl düşünürler sorusunun cevabını bugün bulabilirsiniz belki. Adil Öksüz veya Kozanlı Ömer gibi yetişmiş bir insan şu anda karşınızda duruyor. Aynı eğitimlerden geçmiş aynı fikir yapısına sahip uzun yıllar beraber çalışmış biri olarak karşınızdayım" cümleleriyle başladı. Erzurum'da imam hatip lisesini bitirdikten sonra Cerrahpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandığını kaydeden Hasan Polat, o zaman cemaatin evlerinde kalmaya başladığını bildirdi.
Polat, şöyle devam etti:
"İkinci sınıfta bir görev verilir. Her ev abisi küçük bir Fetullah Gülen'dir. Kendini öyle görür, öyle davranır. Boyun ne posun ne sakalı çıkmamış tıfıl bir delikanlı ev abisi yapılır ikinci sınıfta üniversitede. Ev abisi havasına giriyorsun. O eve liseden ortaokuldan öğrenciler geliyor. Oradaki yetkinize bakılıyor. O dönem için söylüyorum. Dershanelerin yeteri kadar olmadığı insan arayışlarından şeyin zor olduğu dönem. Bu okul sana ait diyorlar. Askeri okullara yetişecek öğrencilerde istenen şey, iki sene hazırlanmasıdır. Ortaokulda giremese lisede, o da olmasa üniversitede denenir. Bir daha bir daha denenir. İnsanlara faydalı olduğunuzu düşünüyorsunuz."
Eniştesi, amcaoğulları ve ağabeyinin FETÖ'den tutuklandığını anımsatan Hasan Polat "17-25'ten sonra günler geceler sürekli konuştuğum halde olmadı. Fetullah Gülen haindir demeyen hiçbir örgüt mensubu çözülmez. İşin ucunda Allah'tan Peygamberden olmak var. O kadar basit değil. 3 demek namaz niyazında. 6 derse herhangi bir cemaate mensup . Eğer örgüt mensubuysa o 5. Rabia lider değil, lider 5. Beş olduktan sonra ev abisi yapılır zaten" dedi.
Ev abisi olduktan sonra bir okuldan cemaate öğrenci kazandırmak için görevlendirildiğini söyleyen Hasan Polat, seçtiği öğrencilerden dördünün harp okullarını kazandığını bildirdi.
Polat özetle şunları söyledi:
"Askeriyede bir tane bile müspet general yokmuş diyorlar. Cemaat, Mevlana'nın öğrencileriyle insan kazanıyor. Tamamen sevgi diniyle yaklaşıyor insanlara. Seçtiğimiz öğrencilerde 4'ü harp okullarını kazandı. O zaman büyük bir payeydi bu. Ev abisi konumundasınız ve Gülen ile görüşmeye gidiyorsunuz.Gittiğimiz zaman şunu gördüm benim gibi semt abisi yada ev abisi yüzlerce insan var. O sene askeri okullara öğrenci girdirecek insanlar. Gülen şöyle konuşuyor 'okullar yurtlar göstermelik şeyler asıl hedefimiz orduda bir insanın olması. Bir insanın olması orada bir okul veya yurt yaptırmış oluyorsunuzö diyor. Görüyor musunuz motivasyonu. Harp okullarını kazanan öğrencilerle 15 günde bir gidip görüşüyorsunuz. 4 sene boyunca öğrencilerle görüşmeye devam ettim. Mezun olduktan sonra tamamen devriyorsunuz. Selam vermek bile ihanettir cemaat terminolojisinde."
"Astsubayların atılmaya başladığı zaman Gülen sabaha kadar odasında dolamış ve demiş ki 'Ben bugün çıldırmazsam hiçbir zaman çıldırmam' Bu nedenle Büyükanıt cemaatte sevilmez. Beddua edilen hain diye bilinen bir insan. Aynı şey olmasın deşifre olmasınlar diye hücre sistemine geçiliyor. 3 öğrenciden sonra birbirini tanımayacak şekilde hareket ediliyor."
"1991 yılında bölge imamı oldum. Cemaatteki ilk 10 senem senede bir gün memlekete gitmeye başladım. O da Ramazan Bayramının birinci günü. Kurban bayramında gitmek ihanetti çünkü deri toplamak vardı. Aileden koparılıyorsunuz, devşirme gibi. Konumlarımınız değişiyor. Neredeyse küçük bir Gülen olmuşsunuz ve genç yaşlarda sizi sevenler var. Ailenizi özlemiyorsunuz."
Hiçbir zaman soru çalmadığını, ilk kez 1989 yılında soruların çalınıp öğrencilere verildiğine şahit olduğunu anımsatan Polat şöyle devam etti:
"1989'da ilk kez soru çalmakla karşılaştım. Boğaziçi, Hacettepe'yi kazanacak öğrencilere soru veriliyor. Bunlar zaten kazanacak çocuklar, başarısız değil ki. Sınav sonrası çocukları hepsi çıktı diye kendi aralarında konuşuyor. Gittim durumu söyledim ve izah etmelerini istedim. Bana 'PKK soruları çalmış piyasada satıyorlardı. Şimdi inançlı insanların girmesi daha iyi. Para verdik, aldık. Hocaefendi'ye sorduk ama kesinlikle böyle bir şey yapmayın dedi'. Zaten hiçbir kötülüğün arkasında gülen yoktur. Şimdi anlıyorum ben aslında o çocuklar o zamandan gebe bırakılıyor cemaate."
"Cemaat fikir aşamasında çözülmedi. Şu anda çözülme olmadığını düşünüyorum 5'lik seviyesindeki insanlardan üçünde çözülme yok. Çözülenler temelden değil sonradan ilgilenenler. Ben kovulmasaydım Adil Öksüz'ün bir versiyonuydum ya da Kozanlı Ömerdim. Mustafa Yeşildim. Kıbrıs imamı olduğumda o noktaya gelene kadar onlarca süzgeçten geçmişim. Gülen'i sorgulayan insan Adil Öksüz, Kozanlı Ömer olamaz, mümkün değil. Çözülemeyen nokta ise bu cemaatin bütün söylemleri islami kaynaklara dayandırılmış söylemlerdir."
Cemaat dışı evlilik yaptığını kaydeden Polat şunları aktardı:
"Kıbrıs'ın son senesine doğru evlilik talebinde bulundum. 1999 Aralık ayında evlendim. İmam seviyesinde cemaat dışı evlilik olur. Askeriyedeki insanın dışarıdan evlenmemesiyse güvenlik amaçlıdır. Yoksa eşiniz ateist olabilir, açık olabilir. Cemaat rahatsız olmaz teşvik bile eder. Olabildiğince geç kapanmasını isterler. Çünkü onunla yapacak işleri vardır. Türkiye'nin 40 yıldır girilmedik el atılmadık noktası bırakılmamıştır. Evlendikten sonra İzmir'e tayinim çıktı. Ege bölgesi müfettişi sorumlusu olarak. Maaş alıyordum cemaatten. Ama az maaş veriyorlardı. Sen mini Fetullah Gülen'sin, bunu soramazsın."
Enerji BAkanı Berat Albayrak'ın Fatih Kolejinde öğrencisi olduğunu kaydeden Hasan Polat, 2002 yılında cemaatten kovulma sürecini şöyle anlattı:
"Mustafa Yeşil ege bölgesi imamı bende yardımcısıyım. Buraya geldikten bir sene sonra benim önüme bir şey getirdiler. Kayınpederinin oraya cemaatten insanlar taşıyormuşsun eski öğrencilerin geliyormuş seni ziyarete İstanbul fatih kolejinden. Bu arada Berat Bey enerji bakanımız o zaman benim öğrencimdi. Cemaate 180 derece karşıdır. Hayatında bir kere cemaate küçük bir sempati duymuşsa herhalde benimle duymuştur. Berat Bey ile dargınız görüşmüyoruz iki senedir. Hiçbir şekilde alışverişimiz yok."
"Antep'e gönderildim sürgüne. Sonra Amerika'ya tayinim çıktı. 10 gün Gülen'in yanında kaldım. Bana bu süre içinde sürekli iltifatta bulundu. Oradaki insanlar nezdinde size elini sürse kutsallaşmış oluyorsunuz. Bana tuzak kurulduğunu söylediler daha sonra. Matrix'deki gibi. MAtrix'in içindeki adamı sorgulama şansın yok ki"
Cemaatte olduğu dönemde kod adının 'ihsan' olduğunu anımsatan Polat, şunları söyledi:
"Ev imamı olduğumuz anda listeler gider Gülen' e. Hasan Arapçada ihsan oluyor. Sonradan anlıyorsunuz ki kod isim. 2002' de doktor İhsan haindir diyorlar. 1992 yılında mezun oldu diplomamı gönderdim Gülen'e. Ne yapayım dedim uzman doktorluk mu yoksa cemaat mi. İl abisi olarak kalmayı tavsiye etmiş. Soru çalanlardan olmadım."
Hasan Polat, ikinci bir kalkışma olma ihtimalinin sorulması üzerine şu yanıtı verdi:
"Cemaatin iç dinamikleri açısından böyle bir şey tahmin etmiyorum. Böyle bir harekete kalkışacak iletişim ağını kaybettiler. Türkiye'deki damarı kesildi yada uyuyan hücreye dönüştü. El altından gönderilen mesajlar vardır belki. Bir de Gülen'in konuşmaları var sadece. Cemaatin kilit noktalarının dış güçler tarafından elde edildiğini düşünüyorum.
Tamamen dış güçlerin maşası olarak nasıl hareket etmelerini istiyorlarsa öyle hareket ediyorlar. Emniyetteki var olan hücrelerinin uyuyan hücreye dönüştüğünü düşünüyorum. Olduğu günden beri ülkücü görünüyor adam ama şimdi tutuklu. Siz onu öyle tanıyorsunuz 30 yıldır ancak cemaatten. Alevi dedesi referansıyla gelmişse o Alevidir. O rolü oynamaya devam eder. Felsefi arka planı genel yapılanmasının çok iyi çözülmesi lazım."
Gülen'in Mehdi olduğuna inandığını belirten Polat şöyle dedi:
"Fetullah Gülen'in mehdi olduğuna inanıyordum 90-92 yılları arasında. Bütün çevremde anlatıyordum . Gülen ise 'bana mehdi diyen herkes mehdi. Mesih diyen kafir olur' diyordu. Gülen bu tür şeyleri şiddetle reddeder. Fetullah Gülen şizofren değil ama şu anda alzheimer belirtileri olduğunu düşünüyorum."
Hasan Polat, darbe girişiminin kara kutusu Adil Öksüz'ün 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü'nde olmasına ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"Adil Öksüz o gece Gülen'i temsilen orada bulunuyor. Moral ve motivasyon için. Bir anlamda Gülen 'ben burdayım' diyor. ABD ile irtibatı sağlıyor. Öksüz'ü çok iyi tanıyorum. Fikir olarak kastediyorum. Mutlaka bu eylem olmadan önce bilgi götürdü, talimatı alıp oraya geldi. Mutlaka konuşulmuştur. 20 yıldır askerlerle muhatap. Molla sisteminde yetişenler ciddi anlamda dini bilgili olan insanlar olup Gülen'den habersiz tuvalete bile gitmez. Öksüz seviyesindeki adamlar bu tür kritik kararlarında Gülen'den habersiz bir şey yapmazlar."
Fetullah Gülen ve Papa görüşmesine ilişkin bir soruya şu cevabı verdi: "Gülen Papa'dan randevu aldı. Bunun için baya uğraştılar. Papa'nın kabul etmesi büyük bir onurdu. Bu büyük olay olmuştu cemaat içinde. Papa islam aleminden bir alimi muhatap alıp konuşuyor. O dönem 'Mehdi ki papa bile görüşüyor' dediler."
Cemaatin teknolojiye mesafeli olduğunu kaydeden Polat şöyle dedi: "Gülen 'Humeyni İran şahını devirmeden önce 10 yıl boyunca hiçbir zaman teknoloji kullanmadı' derdi. Teknoloji kullanmamız istenmezdi. 1992'de e-mail , telefon kullanmayın dediler. Cemaatin çözülmesi ancak Gülen'in ölümüyle olur. BU yapı rüya ile ayakta tutulacak bir yapı değil. Arkasında ciddi bir cemaat işi var, felsefi yapı var. Cemaat pragmatik ve omurgasız bir yapı."
8 Aralık 2016 tarihli komisyon tutanaklarının tam metni için tıklayın