MHP lideri Devlet Bahçeli'yi çocukluğundan bu yana tanıyan eski MHP Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, "7 Haziran öncesinde HDP’nin barajı geçmesi için dua eden MHP’liler olduğunu" öne sürdü.
Türkoğlu, 1 Kasım sonuçlarının ardından Bahçeli'nin “daha fazla yıpranmadan çekilmesi gerektiğini” savundu.
Hürriyet'ten Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtlayan (11 Kasım 2015) Türkoğlu'nun açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
Bir Osmaniyeli olarak Devlet Bahçeli ile ne zamandan beri tanışırsınız?
Devlet Bey’in rahmetli babası ile benim rahmetli babam Osmaniye Küçük Sanayi Sitesi’nde esnaftılar. Devlet Bey’in babası Salih Amca, otolastik bayisi idi. Babam rahmetlinin ise otomobil aksamı sattığı bir dükkânı vardı.
Devlet Bahçeli ile birlikte siyaset yapmaya ne zaman başladınız?
2005 yılında. Partinin AR-GE bölümünde fiili olarak danışmanlık hizmeti verdim. 2011 yılında da Osmaniye milletvekili seçildim.
Bir Osmaniyeli olarak Devlet Bahçeli’ye yeni dönemde nasıl bir rol biçiyorsunuz?
Sadece ben değil, Osmaniye’de birçok hemşerimiz, “Bu isim daha fazla yıpranmadan bırakmalı” diyor. Devlet Bey, hepimizin büyüğü olarak bir aksakal, bir bilen, bir ağabey olmalı... Biz onu başımızın üstünde taşımaya devam ederiz.
Peki ya olmazsa? Bırakmazsa?
O zaman, partimiz ve kendisi çok kötü bir noktaya gitmiş olur. Bizim büyüğümüz, bizim Devlet Bey’imiz çok daha yıpranacak ve yıpratılacak bir noktaya gitmiş olur. Biz onun yıpranmasını istemiyoruz. “Bilge lider” olarak, MHP’nin en büyük hamisi olarak en büyük danışmanımız olmasını istiyoruz.
MHP, koalisyon görüşmelerinde “Hayır” diyen bir parti miydi?
Ben MHP’nin bu konuda masum olduğunu düşünüyorum. Asıl hayırcılar, AKP’lilerdi. Ama algı, 7 Haziran gecesi Bahçeli’nin o konuşmasıyla tesis edilmeye başlandı. İstişare edilmeden, belki çok erken yapılan.
7 Haziran’dan sonra Bahçeli, HDP’yi yok saydı... Bu doğru bir politika mıydı?
HDP’ye 6 milyonu aşkın insan oy vermişti. 7 Haziran’dan 31 Ekim gününe kadar HDP’ye oy veren insanlara hakarete varan ifadeler kullanıldı. HDP’nin siyasal kadrolarına yönelik eleştirilerden söz etmiyorum, oy verenlere yönelik hakaretlerden söz ediyorum. Neyse ki 31 Ekim günü Bahçeli tarafından Adana’da yapılan konuşmada, “Biz HDP’yi tanımıyoruz ama oy verenlere saygı duyuyoruz” denildi. Çok geç kalınmıştı bunun için. Algılar yerleşmişti.
Peki ilk günden itiberen “HDP’ye oy verenlere saygı duyuyoruz” mu denilmeliydi?
Biz Türk milliyetçileriyiz, Türk milletinin tüm fertleri bizim için saygıdeğer ve önemlidir. Bu milleti siyasal tercihleri sebebiyle ne dışlayabiliriz ne de ayıplayabiliriz. Böyle bir hakkımız yok. 7 Haziran’da bazı insanlarımız, sırf AKP’yi iktidardan göndermek için HDP’ye oy verdi. Bu insanları yok saymak ve dışlamak mümkün değildi. Bir dil geliştirilmeliydi. Çünkü HDP’nin 7 Haziran’da aldığı oyların bir kısmı AKP karşısında kendini çaresiz hisseden insanlardan geliyordu. Ben Osmaniye’de bir MHP’liden “HDP’nin barajı geçmesi için dua edeceğim hiç aklıma gelmezdi” cümlesini işittim.
Söyleşinin tamamı için tıklayın