Eski MİT Müsteşarı Atasagun'un 2009 konuşmasından: Gülen grubu bürokrasiyi kullanarak iktidara gelmek istiyor, mutlaka başka bir destek söz konusu

Eski MİT Müsteşarı Atasagun'un 2009 konuşmasından: Gülen grubu bürokrasiyi kullanarak iktidara gelmek istiyor, mutlaka başka bir destek söz konusu

Hürriyet gazetesi yazarı Nedim Şener, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun salı günü grup toplantısında ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’nı açıklarken atıfta bulunduğu MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un “Mustafa Balbay’ın günlükleri”nde yer alan ifadelerini bugünkü köşesine taşıdı.Şener,  “Kılıçdaroğlu’nu dinlerken günlükten yapılan alıntının kısaltılmış olması dikkatimi çekti. Oysa Balbay’ın günlüğüne yazdığı notun tamamı, FETÖ’nün iktidar hedefini, yöntemini çok net anlatıyordu. En iyisi ben tamamını aktarayım.” ifadesini kullandı.

Şener, “Eski MİT Müsteşarı Atasagun: ‘Gülen ABD’nin yeşil kuşak projesidir” başlıklı yazısında şunları kaydetti:

“Balbay görüşmeyi bilgisayarına ‘1 Ekim 1999 Cuma akşamı MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ile akşam yemeği2 olarak kayıt etmiş. Saat 19.20’de MİT Müsteşarı’nın konutuna giden Balbay, saat 21.00’e kadar Atasagun’la eşinin de bulunduğu ortamda sohbet etmiş. Ardından MİT Müsteşar Yardımcısı Miktad Alpay ve Toplum ve Halkla İlişkiler Müdürü ile yemek yemiş. Balbay, Atasagun ve diğer MİT yöneticileri ile görüşmeyi konulara göre kayıt etmiş. Balbay’ın ‘Fetullah Gülen-irtica’ başlığı ile günlüğüne kaydettiği 1 Ekim 1999 tarihli görüşmesinde Atasagun, FETÖ ile ilgili şunları söylemiş:

“Bizim tespitimiz şu: Gülen grubu bürokrasiyi kullanarak iktidara gelmek istiyor, Milli Görüşçüler sandıktan gelmek istiyor. Böyle bir yöntem farklılıkları var. Gülenciler başta 2000 yılını, 2005 yılını hedef seçmişlerdi. Şimdi 2025 diyorlar. Milli Görüşçüler biraz sabırsız. Bir an önce iktidara ulaşmak istiyorlar. Bu nedenle de hata yapıyorlar. Ama en örgütlü grup bunlar, Fetullahçılar ise daha uzun vadeye yaymış durumdalar ve bu yüzden de daha tehlikeliler. Maddi güçleri fazla. Yılda 60 trilyonluk bir parayı yönetiyorlar. Yurtdışındaki okul açma faaliyetleri çok iyi organize ediliyor. Bizim gözlemlerimize göre bu Gülen grubunun başarabileceği bir şey değil. Mutlaka başka bir destek söz konusu... Bazı yerlerde bizim de yardımcı olduğumuzu söylüyorlar... Örneğin Kuzey Irak’ta, Erbil’de ama aslı yok.

İrticacı yayın organlarının çoğu abone usulü dağıtılıyor, bayi satışları çok az. İBDA-C gibi silahlı mücadeleyi hedef seçen gruplar da var. Ama bunlar o kadar tehlikeli değil. Biz Gülen olayını aynen size aktardığımız gibi Başbakan’a da söylüyoruz. Bizi dikkatle dinliyor. Ötesi bizim işimiz değil. Bütün mesele bu mütedeyyin insanlarla bunları ayırmak. Eğer mütedeyyin insanlar ürkütülürse bu çok tehlikeli olur. Bunu bildikleri için onlar da buna oynuyorlar. 28 Şubat’tan sonra belli bir mücadele başlatıldı. Devletin içinde oldukça örgütlüler. 28 Şubat’tan sonra sanırım devlet içindeki yüzde 20-30’luk bölümü temizlenebilmiştir. Çünkü çok zor. Taa MSP’den beri bunlar hükümet ortağı olduklarında üç bakanlık üzerinde çok ısrarlı oluyorlar. Milli Eğitim, İçişleri, Adalet... Bir de fırsat bulabilirlerse Sanayi Bakanlığı... Milli Eğitim’le gençliği, İçişleri’yle devlet içinde kadrolaşmayı, Adalet’le kendilerine yönelik bir durum olursa bunu önlemeyi, Sanayi’de de parayı kontrol etmeyi hedefliyorlar. Bütün bunların sonunda devletin pek çok kademesinde yer etmişler. Bu kişiler diyelim ki görevden alındı, yargıya gidiyorlar, kazanıyorlar... Şimdi belki size ters gelecek bu söylediğim ama şöyle yumruğu vurmadan bu temizlenmez.”

Yazının devamı için tıklayın