MİT Müsteşarlığı görevini yaparken çözüm süreci konusunda önemli bir rol üstlenen Emre Taner, TBMM’de 15 Temmuz darbe girişimini aydınlatmak için kurulan komisyona bilgi verdi. Taner, çözüm süreci, Oslo görüşmeleri ve Habur karşılamasına ilişkin kritik açıklamalarda bulundu. Oslo görüşmelerinin ihanet olmadığını vurgulayan Taner, ilk kez “PKK üyeleri ile yüz yüze görüştüğünü” açıkladı ve “Dağda emeklilik yok, dağda ölüm var bunu biliyorlar, yanaşmak istediler fakat yapamadılar, olmadı çünkü önlerine doğru düzgün bir yol haritası koyamadık” dedi.
AKP İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı Han, yine darbe komisyonunda konuşan eski Emniyet Genel Müdürü Cevdet Saral’ın “Fethullah Gülen yurt dışına kaçtı” ifadesini hatırlatarak “Amerika’dan destek olduğunu düşündüğünüz için mi ‘Gülen daha rahat hareket edebilmek için yurt dışına gitti’ dediniz?” diye sordu. Bu soru üzerine Eski Mit Müsteşarı Emre Taner, “Yani şimdi, orada ‘Gitti, kaçtı’ tabirleri arasına sıkışmamak lazım. MİT’in o dönemde Gülen’e dönük yoğun baskısı ve faaliyeti vardı hatta o dönemde ben İstanbul Bölge Başkanı’ydım çok iyi hatırlıyorum, Ümraniye’de kaldığı eve saat farkıyla girdik, dakika farkıyla girdik; yatağı sıcaktı ama kendisi yoktu çünkü içeriden haber vermişlerdi, polisten haber vermişlerdi. Şimdi, böyle bir noktada artık başına gelecekleri hesap ettiği için Türkiye’de kalmak istemedi” dedi.
Taner, CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun “Türkiye’de yeni bir çözüm süreci için ne öneriyorsunuz” sorusu üzerine "ortak bir akla ihtiyaç olduğunu belirtti. Taner, "Şimdi burada ölüler sadece şehitler olarak alınıyor. Değil. Dağda da ölenler var. Çok miktarda insan ölüyor, korkunç yaralar var şu anda. Her ölünün ailesinden 4 kişi ertesi gün dağa çıkıyor. Böyle olunca bir defa ortak bir aklın, siyaset aklının devreye girmesi lazım, bu, HDP olabilirdi” dedi.
Taner, MİT Müsteşarlığı görevini üstlendiği zamanda, dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un “2002-2010 yılları arasında TSK içinde şu kişiler Cemaat’e mensuptu şeklinde bir rapor gelmedi’ sözlerinin hatırlatılması üzerine “‘Şu albay, şu general, şu şudur’ diye bizim tarafımızdan seslendirilmesi mümkün değildir” dedi.
Taner, Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminde kendisine “Yüzlerce okul, bunlar dünyanın her yerine yayılmış vaziyette. Amerikan istihbaratı bunları kullanıyor da siz niye kullanmıyorsunuz?” dediğini söylerken “Gülen’in o konuda bize yanaşma sebebi şuydu: Himaye arıyorlardı. En önemli motiftir himaye, ne paradır, ne puldur, ne başka bir şeydir; himaye çok önemli bir motiftir malumunuz” ifadelerini kullandı.
Taner, 7 Şubat MİT krizine ilişkin olarak Fethullah Gülen’in kendisi ve şu an müsteşarlık görevine devam eden Hakan Fidan’ı yargı önüne çıkarmak için kumpas kurduğunu söyleyerek “Ben KCK’nın kurucusuyum iddiaya göre. Allah’ın işine bakın. Bir iddianame konur, doğru düzgün bir iddianame yazılır, başka bir şey değil. Diyarbakır doğumluyum, evet” diye konuştu.
Kürt sorununa ilişkin açıklamalarda bulunan Taner, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı referans göstererek "Devletin aklıyla yola çıkılmıştır, biz kendi aklımızla yola çıkmadık. Açıkça ifade ediyorum: Biz Oslo sürecine yabancılar Kürt meselesini oyuncak yapmasın diye girdik” dedi. Taner, Erdoğan ve Gül’e devreye girmeleri gerektiğini söylediğini aktararak Oslo ihanet değildir, bunu söyleyenler yanılır. Her yerde sapına kadar konuşurum bunu, sonuna kadar konuşurum. Oslo ihanet değildir; Oslo, bir kanın durdurulması için yapılmış bir hadisedir” dedi.
Taner, yabancı ülkelerin çözüm sürecini Türkiye’yi “kanatlandıracağı” için istemediğini belirtirken, PKK kadrolarının da süreçten ürktüğü söyledi. Taner, “örgüt elemanları ile yüz yüze görüştüğünü” ifade ederken, Dağda emeklilik yok, dağda ölüm var bunu biliyorlar, yanaşmak istediler fakat yapamadılar, olmadı çünkü önlerine doğru düzgün bir yol haritası koyamadık. Çözüm süreci belli bir yere geldi, Habur’da tıkandı. Habur ihanet değildir” dedi.
Taner, Oslo görüşmelerinin deşifre olmasına ilişkin Gülen cemaatinin bir rolü olup olmadığı sorusuna Cemaat bu konuda çözüm sürecinin mevcut Hükûmet eliyle başarılmasından rahatsızdır. Bundan daha açık bir cevap olmaz herhalde” cevabını verdi.
Taner, CHP Milletvekili Zeynel Emre’nin çözüm sürecinin parlamentosu tarafından yönetilmesi ihtimaliyle neler olabileceğini sorusuna kendilerinin arzusunun da bu olduğunu söyledi. Taner, “Eğer bu böyle olsaydı Habur faciası yaşanmazdı, Oslo yaşanmazdı, belki bu ölçülerde yaşanmazdı. Bu, o dönemde siyasi iktidarın kendi tercihi ve anlayışı çerçevesinde aldığı bir kararla şimdilik böyle yürüsün tarzında planlandı. Başka art niyetin olup olmadığı konusunda zaten konuşmaya yetkili değilim ve o dönemde birçok seçim vardı o kadarını söyleyeyim. Bir çok seçim Türkiye’nin eylemsiz günlere ihtiyacı vardı biz bunu sağladık. Kâfi mi?” dedi.
Taner, çözüm sürecinin bozulmasına ilişkin Habur’da Gülen cemaatine mensup polislerin yönlendirmesiyle infial yaratıldığını ifade etti ve şöyle dedi:
“Dağdan çocuklarınız gelecek, kızlarınız gelecek” diye ailelere haber salmışlar. Aileler karşılamaya gitti. Bir kısmı sevinçle karşılamak için gitti fakat orada bir oyun oynandı, bu gösteriyi sevince dönüştürmek isteyenler tersine bir infial gösterisine kendilerini kaptırdılar. Orada birtakım polis yönlendirmeleri olduğunu duyduk, elimizle tutmadık, görmedik.
CHP’li Tanrıkulu’nun “Türkiye’de yeni bir çözüm süreci için ne öneriyorsunuz” sorusuna Taner şöyle cevap verdi:
"Şimdi, bugün için öyle bir noktaya gelindi ki “Hadi gelin, oturun, konuşalım.” diyecek noktada değilsiniz. Bir ortak akla ihtiyaç var. İnsanlar ölüyor. Şimdi burada ölüler sadece şehitler olarak alınıyor. Değil. Dağda da ölenler var. Çok miktarda insan ölüyor, bunlar korkunç yaralar var şu anda. Her ölünün ailesinden 4 kişi ertesi gün dağa çıkıyor. Sayın İlker Paşam bunu söyledi. Dağa çıkışları niye engelleyemiyorsunuz? Bu ölümler devam ettiği sürece dağa çıkışları engelleyemezsiniz. Ailesinden 10, 15 adam ölmüş, 20’si de dağda. Çocuklarının adını bilmeyen insanlar var. Şimdi böyle olunca bir defa ortak bir aklın, siyaset aklının devreye girmesi lazım, bu, HDP olabilirdi, o kadarını ifade etmek istiyorum."
9 Kasım tutanaklarının tamamına ulaşmak için tıklayın.
Mehmet Emin Pencewini: MİT Müsteşarı, bana 'Hükümet çözüm sözünü tutmazsa, dağa çıkarım' dedi!
1942 yılında Diyarbakır’da doğan Emre Taner, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. 1967 yılında Millî İstihbarat Teşkilâtı’na girdi ve Teşkilatın uğraş alanına giren her konuda çeşitli kademelerde önemli görevlerde bulundu. Bursa Bölge Daire Başkanı görevi sonrası 1984-1986 döneminde İstanbul Bölge Daire Başkanlığı yaptı. 1987 yılında İstihbarat Başkanlığı, 1992 yılında Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu, 1994’de yurt dışı göreve atandı. 07 Nisan 1999 tarihinden itibaren Müsteşar Operasyon Yardımcılığı görevini yürüttü ve 15 Haziran 2005’de MİT Müsteşarı olarak atandı. 26.05.2010 tarihinde bu görevden emekli oldu.