Eski MİT'çi Öneş: Böyle bir darbeyle karşılaşmamız şanstır; üst akıl gibi sübjektif tehditlere yönelmemeliyiz

Eski MİT'çi Öneş: Böyle bir darbeyle karşılaşmamız şanstır; üst akıl gibi  sübjektif tehditlere yönelmemeliyiz

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, 'FETÖ' yönelik devam eden darbe girişimi soruşturması kapsamında MİT'te 87 personelin açığa alınmasını değerlendirdi. Açığa alınmaları "MİT tarihinde kara bir sayfa" olarak niteleyen Öneş, başarısız darbe girişimi hakkında "Sonuçlanmadığı için böyle bir darbeyle karşı karşıya gelmemiz şanstır. Şanstır çünkü böylesine bir tehdidi siyaset görebildi, toplum görebildi, devlet kurumsal yapısı görebildi" dedi. Öneş, Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar altında meseleyi çözmek için yapması gerekenden bahsederken "Böyle gerçek olmasına rağmen dış güçler, üst akıl gibi sınırlarımız dışındaki sübjektif tehditlere değil, kendi içindeki zaaflara yöneltmek durumundadır” ifadelerini kullandı.

Tunca Bengin'in Milliyet gazetesinin bugünkü (29 Eylül 2016) nüshasında yayımlanan 'MİT tarihinde kara bir sayfa' başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nda MİT’in görevi şöyle tanımlanıyor:

Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik istihbaratını Devlet çapında oluşturmak ve bu istihbaratı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile gerekli kuruluşlara ulaştırmak.

Bu görevin nasıl ifa edildiğini 15 Temmuz’da gördük. Değil tehdidi önceden haber alıp uyarmak, bünyesindeki paralel yapının FETÖ ile ilgili gelen istihbari bilgileri gizledikleri anlaşıldı. Yani istihbarat çalışması yapmak amacıyla sızma faaliyetleri yürüten MİT’e de sızıldığı ortaya çıktı. Buna bağlı olarak da 87 personel MİT’ten ihraç edildi, 41 kişi hakkında da soruşturma sürüyor.

Dün bu durumu eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e sordum. Yaşananları “MİT tarihinde kara bir sayfa” olarak yorumlayan Öneş, şunları söyledi:

“Böylesine bir teşkilatta böylesine bir tehdit unsurunun örgütlenmesi, kadrolaşması gerçekten ürkütücü ve üzerinde düşünülmesi gereken bir meseledir. Sonuçlanmadığı için böyle bir darbeyle karşı karşıya gelmemiz şanstır. Şanstır çünkü böylesine bir tehdidi siyaset görebildi, toplum görebildi, devlet kurumsal yapısı görebildi. Bugün Türkiye içinde bulunduğu şartlarda meseleleri böyle gerçek olmasına rağmen dış güçler, üst akıl gibi sınırlarımız dışındaki sübjektif tehditlere değil, kendi içindeki zaaflara yöneltmek durumundadır.”

Soruyoruz Öneş’e;

- MİT bu kadar sıkıntılı bir süreç yaşadı mı?

Kim ne derse desin MİT’in içerisinde bugüne kadar böylesine bir durum hiçbir zaman olmamıştır. MİT tarihinde olmamıştır. Olamazdı da zaten.

- Bazı gruplaşma iddiaları vardı ama

MİT’i Türkiye’nin genel politikasından, siyaseti ve yönetiminden ayıramazsınız. Ama hiçbir zaman MİT’e böylesine bir tehdit unsurunun çöreklendiği, örgütlendiği bir sonuç ortaya çıkmamıştır. Münferit etkiler olarak kalmıştır. Siyasi iktidarların etkileri kişisel bağlantıları seviyesinde olmuştur, bir kurumsal durum ortaya çıkmamıştır.

- Bu rakam MİT’teki paralel yapılanmanın oranı hakkında ne ifade ediyor?

O konuda bir yorum yapamam, açıklanan sonuç rakamlar mıdır, daha tahkikat devam ediyor mu bilemiyorum. Ancak MİT gibi bir kuruluşta bu 80’li, 100’lü rakamlar değil, bir iki kişisel bağlantı dahi çok ciddi bir durumdur.

- Böyle bir durumda MİT Başkanı’nın istifa etmesi gerekir mi?

Bu konuda kişisel olarak bir görüş beyan etmeyeyim, bunu kamuoyunun takdirine bırakalım...