Kariyerinin zirvesinde, Türkiye'de ve Amerika'da modellik yaptığı dönemde basına gizlice servis edilen görüntüleriyle konuşulan Kuyucuoğlu, “Beni öyle bir pozisyona soktu ki hayatım boyunca saklamaya çalıştığım her şeyi afişe etti. Bütün hayatımı elimden aldı” dedi.
Uzman klinik psikolog Gökhan Çınar'ın hazırlayıp sunduğu Katarsis X-TRA programının bu haftaki konuğu, çok genç yaşta model olan ve ardından güzellik kraliçesi seçilen Senem Kuyucuoğlu oldu.
Birçok insan tarafından yargılandığı dönemde içine kapandığını ifade eden Senem Kuyucoğlu, şunları kaydetti:
''Yaptığım hiçbir şeyden utanmadım. Her şey benim hayatımın bir parçasıydı ve bunlarla gurur duyuyorum çünkü bunlar beni ben yapan şeyler. Utandığım tek şey şu oldu: kalkıp tepki vermem gereken an da öyle bir noktaya getirildim ki ağlamak zorunda kaldım, mağdur olmak zorunda kaldım. Beni oraya doğru ittiler. Kendime bunu yakıştıramadım. Cinsel eğilimim de dahil yaşadığım her şeyi insanlardan uzakta yaşamayı tercih ettim. Fakat en yakın arkadaşım tarafından afişe edildim. Bu kadar şeyi saklayıp, bir anda kendimi odak noktası olarak buldum. Bu çok rencide ediciydi.''
Senem Kuyucuoğlu, yarışma dönemini şu sözlerle anlattı:
''Güzellik kraliçesi olduğum zamanı hatırladıkça gülüyorum. Aradan 10 yıl geçmiş. Piyasaya küçük yaşta girdiğim için, benim yaşımda olan insanlar daha yeni yeni bir yere gelmeye başlarken ben ise kariyerimin zirvesini de gördüm bitişini de gördüm. O yüzden bana bir tebessüm yaratıyor. 17 yaşında Best Model seçildim. Benden başka birisi seçilseydi yataklardan çıkamazdım. Yarışmaya katılabilmek için 2 haftada 10 kilo verdim. Ardından da dünya ikincisi ve Miss Turkey ikincisi oldum. ''
Çocukluğunu ve anne babası ile olan ilişkisini samimi ve çarpıcı bir şekilde anlatan Senem Kuyucuoğlu, babasının annesini aldattığı fotoğrafları gördüğünü ve o dönemi şöyle anlattı:
''İçimde babama karşı inanılmaz bir öfke vardı. Şiddet iyi bir şey değil diyorlar. O zamanlar benim için şiddet hayatta uygulanabilecek en güzel şeydi. Bunu bir yerden çıkarmam gerekiyordu. Anlatamadığım için en kolay yol şiddetti. Kimseye yapamayacağım için kendime yapıyordum. Kafamı duvarlara vuruyor, bileklerimi tel tokalarla kesiyor, ağaçlara kafamı vurarak kendi canımı yakıyordum.''
''Yarışma için o kadar hırs yaptım ki kazanmak için kilo verdim, günlerce uyumadım, sabahın 6'sında spor yaptım, çok çaba sarf ettim. Bu kadar çok çabaladığım şeyi o kadar kolay elimden aldılar ki! Tek bir haber ile her şey elimden gitti. O an çıkıp ben mesleğimi ve hayatımı seviyorum, bunları hata olarak yapmış olabilirim diyemedim. Yaptım ve bitti. Beni daha da mağdur gösterip neden gençliğimi elimden alıyorsunuz. Mutfağa gidip su alacağım demek ile eve gidip kendimi öldüreceğim kararı benim için aynıydı. O kadar nettim ki ailemi uğurladım ve her şeyi hazırlayıp ilaçların hepsini içtim. Şu an başıma bir şey gelse parmağım kesilece diye korkuyorum 17 yaşımda hayatımdan vazgeçtim. Üç gün yoğun bakımda yattım. Cinsel yönden ne olduğumun farkında değildim, hayat açısından ne yapmak istediğimi bilmiyordum. O zamana kadar olan şeyler beni öyle bir noktaya getirdi ki bu kadar bana yeter deyip çekip gitmek istedim.''
Kuyucuoğlu uyuşturucu ile ilgili ise şunları kaydetti:
'İlk deneyimim zorla oldu. İçmek istemedim ama içirildim. Çok alkol tüketiyordum. Bir şekilde kaçış noktası olarak alkole sığınmıştım. O dönemde bir arkadaş grubu ile tanıştım. Uyuşturucu kullanınca her şey sıfırlandı. Başlarda mucize gibi geldi. Sonrasında uzaklaştım. Bana iyi gelmeyecek dedim. 6 ay kadar elimi sürmedim. Sonra tekrar bir arkadaş grubunda denk geldim. Bir tane iç bir şey olmaz dediler ama o bir taneden bir şey kesinlikle oluyor. Genel olarak kullandığım şeyler uyarıcıydı. Yurtdışında yaptığım için herkes normal kanıksıyordu. Sonra anladım ki ben yanlış bir şey yapıyorum bu yolda gitmemem gerekiyordu. Her şey insanın kendi elinde. Bunu keşfettiğim zaman her şeye dur demeye başladım.''
Basına sızan özel fotoğraflarından sonra hayatı değişen Senem Kuyucuoğlu, o dönemi şu sözlerle anlattı:
''Abim gibiydi. Beni öyle bir pozisyona soktu ki hayatım boyunca saklamaya çalıştığım her şeyi afişe etti. Bütün hayatımı elimden aldı. O zaman uçaktaydım Türkiye'ye dönüyordum. Bir mesaj ile Türkiye'ye dönme çünkü çok kötü şeyler olacak dedi. Aslında ona teşekkür de edebilirim çünkü bu yaptığı hareketlerden sonra kendimi bulmamı sağladı. Yurtdışında kendi işim vardı ama herkes her gün parti yapıyorum, partilerde milletin masasına meze oluyorum zannetti. O kişinin daha sonra sosyopat olduğunu öğrendik. Kendi kimliğini saklamış.''