T24 - PKK’nın Kuzey Irak’ta Erbil kentinde yaşayan eski yöneticisi Nizamettin Taş, PKK içerisinde 20 civarındaki grubun ayrılık kararından sonra silahlı mücadelenin bitmesi gerektiğini söyleyerek, devam eden eylemlerden dolayı "PKK Kürtler'den özür dilemeli" dedi.
Habertürk gazetesinde yer alan Zülfikar Ali Aydın'ın, Erbil'de Nizamettin Taş ile yaptığı ve "PKK Kürtler'den özür dilemeli" başlığıyla yayımlanan (22 Aralık 2010) söyleşi şöyle:
"PKK Kürtler'den özür dilemeli"
PKK’nın Türkiye’deki derin yapının hizmetine girdiğini ve 2004’te alınan savaş kararında başka güçlerin de olduğunu iddia eden Taş, “2004 kongresinde Öcalan’ın avukatları askeri bir helikopterle Kandil’e getirildi. Sık sık geldiler. İki ay kampları gezip toplantı yaptılar” dedi.
PKK’nın Kuzey Irak’ta Erbil kentinde yaşayan eski yöneticisi Nizamettin Taş, yaklaşık 30 yıl önce katıldığı PKK içinde 20 yıl örgütün silahlı gruplarını yönetti. 2004 yılında silahı reddederek örgütten ayrıldı ve PKK’nın birkaç eski yöneticisiyle Yurtsever Demokratik Parti’yi (PWD) kurdu. Taş, o yıldan sonra PKK’nın, “bilerek ya da bilmeyerek” Türkiye’deki derin yapının ya da Ergenekon’un hizmetine girdiğini kaydetti. Silahlı mücadelenin aslında 1994 yılında bitmesi gerektiğini söyleyen Taş, “Derin bir yapı PKK’yı, AK Parti’yi düşürmek için kullandı” dedi.
PKK’nın yaptığı birçok silahlı saldırıyı yönettiniz. Örgütten silah bırakmasını isteyip, kabul edilmeyince ayrıldınız. Neden?
Silahlı mücadele 1994 yılına kadar geçerliydi. O dönem köylerin boşaltıldığı, faili meçhul cinayetlerin işlendiği bir dönemdi. Bunlar nedeniyle silah kullanmak örgüt içinde de haklı görülüyordu. Daha sonraki eylemler anlamsızdı. Ancak 2004 PKK kongresinde, normal olmayan şeyler yaşandı ve PKK savaş kararı aldı.
‘PKK devreye sokuldu'
Yani PKK bu kararı kendi isteğiyle almadı mı?
Almadı. O dönemde AK Parti-Ergenekon denilen derin devlet arasında çatışma vardı. AK Parti’nin tasfiyesi için PKK devreye sokuldu. PKK’nın savaş kararı alması otomatik olarak PKK’yı, AK Parti’ye karşı Ergenekon’un darbe girişiminin aracısı haline getirdi. PKK bilerek ya da bilmeyerek Ergenekon’un bir parçası haline geldi. Zaten bunlar sonradan ortaya çıkan darbe girişimlerinden de anlaşıldı.
Tam olarak kongrede yaşanan ve normal olmayan şey neydi?
İki avukatı kongre sürecini Öcalan’ın talimatıyla belirledi. Bizzat tanık olduğum şeyler var. Öcalan’ın avukatlarını bir seferinde Kandil’e askeri helikopter getirdi. Örgüt içinde de biliniyor. O iki avukatla birlikte birçok avukat, örgütteki görüş ayrılığı nedeniyle aylarca kamplarda kaldılar. Musul ve Bağdat’ta benimle ve karşı taraftaki isimlerle görüştüler.
Kamplarda ne yaptılar?
Şöyle oldu: Örgüt içindeki çelişkiler çıkınca, örgütten ayrılmadım ama Musul ve Bağdat’a gittim. Öcalan’ın iki avukatı benimle görüşmek için Musul’a geldi. Diğerleriyle (Murat Karayılan, Cemil Bayık) görüşmek için de Kandil’e gittiler. Öcalan’ın “Görüş ayrılığı olabilir. İki hizip olsun ama bana bağlı kalsınlar” mesajını getirdiler. Örgüt yapısı bize yakın olduğu için kaldım. Öcalan’ın iki avukatıyla beraber araçla Musul’dan Kandil’e döndük. Sonra avukatlar yeniden Kandil’e geldi.
‘Başkanın kararı'
Sonra ne oldu?
Öcalan’ın talimatını getirdiler. “Örgüt yönetimini dondurdum. Tek yetkili avukatlarımdır” diyordu. Avukatlar yetkileri aldı. Bütün birlikleri ve kampları gezerek toplantı yapmaya başladılar. Örgüt kadrolarına neden savaş kararı alınması gerektiğini anlattılar. Bu yaklaşık iki ay sürdü. O toplantılardan sonra PKK kongresi yapıldı. Savaş kararına karşı çıktık. Bir avukat, “Burada başkanı temsil ediyorum. Başkanın kararıdır” dedi. O karar çıktıktan sonra kongre tutanaklarıyla çektiğimiz görüntüleri alıp, devlete teslim ettiler.
Yani “Kendileri teslim etti” diyorsunuz?
Evet. Çünkü zaten o kararı çıkarmak için onları oraya Genelkurmay içindeki derin yapı göndermişti. Sonra bu olay için “Habur’dan geçerken daha önce bizi hiç aramıyorlardı. Bu sefer aradılar ve görüntülere el koydular” dediler. Danışıklı dövüştü.
PKK’nın bahsettiğiniz derin yapının parçası haline geldiğini mi söylüyorsunuz?Türkiye Cumhuriyeti Devleti sadece Ergenekon’dan ibaret değil. PKK da tamamıyla yapıya hizmet eden bir örgüt değil. Ancak bunların bizzat tanığıyım. Örgütün birçok eylemi şaibelidir. Reşadiye, Dağlıca, Aktütün eylemlerinin hepsinde şaibe ve büyük hatalar vardır.
Ne tür hatalar?
PKK halen sorunun çözümünde bir aktördür ancak hatalarını görmesi gerekir. Örgütte çok insan iç infazlarla öldürüldü. Örgüt içindeki çeteleşme ve o çetelerin yaptıkları eylemler yüzünden neredeyse 100 bin kişilik bir korucu ordusu oluştu. Sivil insanlar “ajan ihanetçi ve işbirlikçi” denilerek öldürülünce insanlar korucu oldular.
‘PKK Kürtler'den özür dilemeli’
Kuzey Irak’ta yaşıyorsunuz. Beklentiniz nedir?
Örgütün her şeyden önce demokrasi ve özgürlüğü samimi olarak savunması gerekir. BDP milletvekilleri Meclis’te Öcalan’dan alıntılar yaparak siyaset yapabiliyor. Osman Baydemir’in haklı bir sözüne tahammül etmediler. 30 yıl PKK içinde kaldım. “Aykırı bir kelime edersem, başıma ne gelir” diye düşünüyorsam, böyle bir örgütün özgürlük isteği inandırıcı olamaz. PKK’nın ve Öcalan’ın önce Kürtler'den sonra da Türklerden özür dilemesi lazım.
‘Mart ayı hükümete bir tehdittir’
Öcalan ateşkesi önce seçime kadar uzatıp sonra mart ayını telaffuz etti. Bu ne anlama geliyor?
Öcalan’ı 30 yıldır tanıyorum. Mart ayı hükümete yönelik bir tür tehdittir. “Mart ayına kadar bir şey yapmazsanız, şiddet yeniden devreye girer ve seçimi kazanamazsınız” diyor. Aynı şeyi referandum sürecinde yaptılar. Eğer örgüt baskınlarına devam etseydi referandumdan yüzde 58 evet oyu çıkmazdı. Öcalan bunu bildiği için mart-haziran sözlerini sık sık söylüyor.
Yani bir tür tehdit politikası?
Evet... AK Parti bence her şeyin farkında. İzledikleri politikayı destekliyorum. Benim için gerçekten özgürlük ve demokrasi getirecekse o partinin hangisi olduğu fark etmez. Ancak AK Parti’nin işi zor ve onlar için çok tehlikeli bir dönem yaklaşıyor.
Nasıl bir tehlike?
Hükümet marta kadar örgütün söylemini boşa çıkaracak adımlar atmazsa PKK silah kullanarak hükümeti düşürmek isteyecektir.
Hükümet ne yapabilir?
Askerin operasyona çıkmasını engellemeli. Köylerin isimleri iade edilebilir, anadil konusunda daha özgürlükçü mesajlar verebilir. Bu küçük adımlar atılmazsa göreceksiniz amaçsız Kürt gençleri serseri gibi ortalığı yakıp yıkmaya başlayacaktır.