Eski savcı: 'kağıt parçası değil'

Eski savcı: 'kağıt parçası değil'

Kenan Evren hakkında iddianame hazırladığı için meslekten ihraç edilen ve AİHM'ye açtığı davayı kazanan Eski Savcı Sacit Kayasu, orijinali Ergenekon Savcılarına gönderilen "AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı" belgesinin artık bir kağıt parçası olmadığını söyledi.   Kenan Evren hakkında iddianame hazırladığı için meslekten ihraç edilen ve AİHM'ye açtığı davayı kazanan eski Savcı Sacit Kayasu, orijinali Ergenekon savcılarına gönderilen "AKP ve Gülen'i bitirme planı" belgesinin artık bir kağıt parçası olmadığını söyledi. Sivil savcılığın belgenin orijinalini göndermeme konusunda yetkisinin bulunduğunu kaydeden Kayasu, "O belge çok önemli. Herhangi bir şekilde kaybolursa, yırtılırsa, zarar görürse delil ortadan kalkacağı için tedbir mahiyetinde sivil savcı böyle bir belgeyi göndermeye bilir." dedi.

Orijinali Ergenekon savcılarına gönderilen "AKP ve Gülen'i bitirme Planı" belgesiyle ilgili Cihan'ın sorularını cevaplayan Sacit Kayasu, belgenin artık bir kağıt parçası olmaktan çıktığını söyledi. Kayasu, "Suç niteliği taşıyorsa insanların yargılanabileceği, ceza alabileceği bir kanıt durumuna ulaşmıştır. Yani sayın Genelkurmay Başkanı'nın söylediği gibi bir kağıt parçası değildir, bir delildir." ifadelerini kullandı.

Belgeyle ilgili Ergenekon savcılarının askerlere yaptığı ihtarlı daveti değerlendiren Kayasu, "Bu askerlerin ifade vermeye gönderilmesi gerekir. Bunun engellenmesi suçtur. Genelkurmay bu askerleri göndermediği için suç işlemiş olur. Bu suç kurum olarak olmayacağına göre göndermeyen kimlerse suçu onlar işlemiş olur. Bu suç 'delilleri gizlemek' olabilir, 'suçluya yardım ve yataklık' olabilir, 'görevi ihmal', 'görevi kötüye kullanmak' olabilir. Bütün bunları o soruşturmaya yürüten savcının elde edeceği deliller ortaya koyacaktır." şeklinde konuştu.

Dün akşam saatlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı'nın yaptığı görüşmeyi değerlendiren Kayasu, "Askeri savcılığın direnmesine ihtimal vermiyorum. Akşam Genelkurmay Başkanı ile Başbakan'ın görüşmesinin ardından yapılan bir açıklama vardı. 'Askeri ve sivil yargı kendi görev ve sınırları dahilinde gereğini yapmalıdır' diye. Sivil yargının görevi, darbeye teşebbüsü tespit edip ilgili kişileri yargılamaktır. Bu açıklamaya göre benim kanaatim, askeri yargı sivil yargıya müdahale etmiyor."

Belgenin orijinalinin gönderilmemesini değerlendiren Kayasu, "Askeri savcılığın isteme yetkisi var, sivil savcılığın da göndermeme yetkisi var. İkisi de devletin birer resmi organıdır. Sivil savcılık belgenin aslını değil onaylı suretini gönderdiğinde onu isteyen makam belgenin aslına uygun olduğun kabul etmek zorundadır. İkisi de resmi kurumdur. Yani bir savcı, bir noter 'belge aslı gibidir' şeklinde tasdik ettiği zaman 'vay efendim sen bunu nasıl tasdik edebilirsin? böyle bir yetkin yok' demek hukuka aykırıdır. Ama o belgeyi göndermeme sivil savcılığın hakkıdır. Neden? o belge çok önemli. Herhangi bir şekilde kaybolursa, yırtılırsa, zarar görürse delil ortadan kalkacağı için tedbir mahiyetinde sivil savcı böyle bir belgeyi göndermeye bilir. O belgenin doğru olduğuna, imzanın o kişiye ait olduğuna dair Adli Tıp'tan alınmış bir rapor vardır.

Konuya askeri mahkeme mi yoksa sivil mahkemenin mi bakacağına ilişkin soruya Kayasu, "Konunun askeri yargının mı yoksa sivil yargının mı alanına girmesiyle ilgili bir tartışma olursa buna yüksek yargı karar verir. Diyelim ki askeri savcılık 'bu askeri yargıyı ilgilendiren, demokrasiye müdahaleyi oluşturmayan bir belgedir. Sivil yargı yargılayamaz' şeklinde bir karar verirse bir yetki aşımı söz konusudur. Askeri savcılık 'ortada herhangi bir darbe planı, teşebbüsü yoktur. O bakımdan takipsizlik kararı veriyorum' derse de bir yetki gaspı söz konusu olur. Bu kararın da hiçbir hukuki kıymeti yok. Böyle bir durumda Yargıtay, Danıştay ya da Uyuşmazlık Mahkemesi ilgili yer neresi ise oraya müracaat edilir. Zaten Anayasa'da 'uyuşmazlık mahkemesi' diye bir kavram vardır." şeklinde konuştu.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkındaki iddiaları değerlendiren Kayasu, "Genelkurmay Başkanı'yla ilgili iddiaların hukuki süreçle alakalı olabilmesi için soruşturmaların tamamlanıp Genelkurmay Başkanı'nın bu sürece dahil olduğunun ortaya çıkması gerekir. Ama o süreci beklemeden asıl yapılması gereken bence siyasi süreçtir. Bu süreci iktidar yapması gerekir. Şahsi kanaatim; özellikle İlker Başbuğ'un görevden alınması için bir tazyik var. Çünkü İlker Başbuğ, demokratikleşme sürecine, Kürt açılımına Avrupa Birliği uyum sürecine katkıda bulunmak istiyor. Bu konuda beyanları, çalışmaları var. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesini istemeyen kişiler bundan rahatsız. Genelkurmay Başkanı görevden alınıp da tam tersine Avrupa Birliği karşıtı bir kişi Genelkurmay Başkanı olursa aynı zihniyetimizi devam ettiririz' zihniyetinde olan kişiler olabilir." diye konuştu.