Eski sevgili, yargı ve devlet genç kadının hayatı ile nasıl oynadı?

Eski sevgili, yargı ve devlet genç kadının hayatı ile nasıl oynadı?

İnternetteki görüntüleri nedeniyle memurluktan atılan kadına son darbeyi de bilgilerini ifşa eden Anayasa Mahkemesi vurdu. Genç kadın kendisine yapılan şantajı, mahkeme sürecini, Bakanlık'tan istediği yardımı, memurluktan atılmasını anlattı.

Milliyet gazetesinden Kemal Göktaş'ın haberine göre, devletin ve hukukun, erkeğin yanında saf tutup hayatını mahvettiği bir genç kadının öyküsü yayınlandı geçen hafta Resmi gazete’de. Dilekçelerin, mahkeme kararlarının, kuru hukuksal değerlendirmelerin yer aldığı bir Anayasa Mahkemesi kararıydı bu...

Görüntüleri gizlice çekilip internete yüklenen genç kadın memurluktan atılmış ve açtığı tüm davaları kaybetmişti. Çaresiz kadın, son çare Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmuştu. Karar çıktığında haklılığını 5 hakimin teslim ettiğini ve işine dönmesini sağlayan bir karar verdiklerini duyduğunda, tüm kabusların biteceği umuduyla gözyaşlarına boğuldu. Ama yargı, haklılığını tescil ederken dahi hoyratlığı elden bırakmıyordu. Başvurusunda hakkındaki bilgilerin gizli kalmasını istemişti. AYM buna rağmen kararı Resmi Gazete’de yayımladı ve yıllardır herkesten sakladığı olay, bütün ayrıntılarıyla ifşa edilmiş oldu. Yine de sevincini gölgeleyemedi bu durum. Haklı çıkmanın verdiği güçle, yaşadığı korkularla baş edebiliyor artık. Yaşadığı kabusu, mücadeleyi, ölümün kıyısından döndüğü günleri şöyle anlatıyor genç kadın:

 

'Talihsiz bir ilişkiydi'

 

"Talihsiz bir ilişki diyebiliriz. Yanlış insan olduğu için görüşmek istemedim. Beni rahatsız etmeye başladı. ‘Son kez görüşelim’ dedi. Eve geldi, görüştük, sonra da getirdiği bazı şeyleri yedim, içtim. Alkol değildi. Pasta, tatlı tarzı şeyler, kola... Dostça ayrıldık. Bir hafta sonra aradı, ‘Elimde görüntülerin var, benden istesen de ayrılamayacaksın, yoksa işinden de ailenden de ederim’ dedi. Telefonuma görüntüyü gönderdi. Kız kardeşime anlatmak istedim, anlatamadım. Aday memur olduğum için hemen savcılığa gidemedim. 16 ay sonra gittim. Sonra görev yerim değişti. ‘Daha da peşimden gelmez’ dedim."

 

'10 bin TL verdim'

 

"Oraya da geldi. Defalarca para verdim. Ayın 15’lerinde maaşımı istiyordu. Defalarca dövdü beni. 4 yıl sürdü. Defalarca müracaatlarım oldu ama savcılık işlem yapmadı. Korkmaya başladım, kardeşimin, babamın duyacağını, adamı öldüreceklerini beni öldüreceklerini düşündüm. Ailemin evlendirmek istediği biri vardı. Ben bu durumu söyledim. ‘Ben de sana bir hediye vereyim, ondan sonra git’ dedi. Doğum günümde görüntüleri internete verdi. İşyerindeki arkadaşlar gördü, söylediler. ‘Ben değilim’ dedim. Kapının önünde beni zorla aldığını görüyorlardı, beni dövdüğünü gördüler. Hiçbiri de şahitlik yapmak istemedi dava sürecinde. Benden tekrar para istedi, ‘Hata yaptım, para ver kaldırayım’ dedi. Ben de borç aldım, 10 bin lira verdim. Ama görüntüleri kaldırmadı. Her gün son günümmüş gibi uyandım.

Hukukçular bile bana inanmıyorken, ailem bana hiç inanmaz, beni ‘namus’ diye öldürür diye düşünüyordum. Müdürüm ‘Hakkında söylentiler var, başka bir ile gönderilsin’ diye başvurmuş. Başka bir şehire sürgün edildim önce. Tabii, dosyamda gidiş sebebim yazıyor. Erkek personel taciz etmeye başladı.

Bayanlar benimle konuşmadı. Amirlerim ‘Sürgün kararını mahkemeye ver, buradan git’ diye baskı kurdular. Ben de dava açtım. Mahkeme kurumumdan savunma istedi. Bu sefer bakanlıktan memuriyetten men edilmemi istedi. Onlar da attılar. Yine dava açtım, reddettiler. Danıştay da reddetti. İşimi kaybetmiştim, tek başına ve çaresizdim. Yatılı çalıştım ama yapamadım. Şimdi ev temizliğine gidiyorum. Ailem halen bilmiyor, onlara bakıyorum. Eskisi gibi olmasa da, 200-300 lira gönderebiliyorum.

Adam beni rahatsız etmeye devam etti yıllarca. Hâlâ da ediyor. Beni bakanlıkta kurula aldıkları zaman, ‘Beni çaresiz bırakıyorsunuz, ailem öldürmeden gidip onu öldürmek zorundayım şimdi’ demiştim. O adamı tehdit ettim diye savcılığa suç duyurusunda bulundular. Şimdi tehdit suçundan hapis istemiyle yargılanıyorum."

 

'Bir şey yapamam demiş'

 

"Kadın örgütlerinden sadece hukuksal konularda destek gördüm. Kadından sorumlu devlet bakanımızla (Fatma Şahin) görüşmeye çalıştım. Danışmanı ‘yargıya intikal eden durum olduğu için müdahil olamayacaklarını’ söyledi. ‘Kalacak yer konusunda da yardımcı olamayız ama isterseniz bakanlıktaki temizlik şirketinde çalışın’ dedi. Bakan hanım da ‘benim bu konuda yapacağım hiçbir şeyim yok’ demiş. Öyle şeyler yaşadım ki, bana inanan bir milletvekili, benim için bakanlıktan bir yetkiliyi aradı. Telefonun sesini açtı. Karşıdaki ses ‘Böyle ahlaksız bir kadını çalıştıramayız’ dedi."

 

Babam ‘çilekler olunca gel’ dedi

 

"Ben 27 yaşında o kadar engele rağmen işe girdim. Gündüzleri bahçede çalıştım, akşamları memurluk sınavına hazırlandım. ‘Bu yaştan sonra memur mu olacaksın?’ diyenlere inat ben kazandım. Anayasa Mahkemesi kararı çıkınca tarifsiz bir mutluluk yaşadım. Bu davayı kaybetsem kötü bir örnek olacaktı. Her kadın belki böyle tacizlere uğrayabilir. 3 gündür ilk defa yediğimin, içtiğimin tadının farkına varıyorum. Köyümü karar çıkınca sanki hiç gitmemişim gibi özlediğimi fark ettim. Babamı aradım, ‘Kızım çilekler olsun öyle gel’ dedi. Gideceğim köyüme. Olanları duymuşlarsa bile gideceğim. Çünkü artık haklı olduğumu hukuk tescil etti.”