Eski sevgilisinin falçatayla saldırdığı kadın: Her duruşmaya psikologla girdim, yüzünü bile çevirmedi

Eski sevgilisinin falçatayla saldırdığı kadın: Her duruşmaya psikologla girdim, yüzünü bile çevirmedi

Eski erkek arkadaşının falçatalı saldırısına uğrayan Tuba Korkmaz, "Sanığın kendi ifadesinde söylediği gibi, sabahın 4’ünde evimin önüne gelen, 7’ye kadar çıkmamı bekleyen, ben evden çıktığımda -kamera kayıtlarıyla sabit- arkamdan gizlice takip eden biri, nasıl olur da “Planlayarak yapmamıştır” denir, bunu aklım almıyor! Yine de hiçbir indirim verilmemiş olması, takım elbisesinin iyi hal sayılmaması ve söylediği tüm yalan dolu hakaretlerinin ve ‘namus’ söylemlerinin ciddiye alınmadan tahrik indirimi verilmemesi adeta şerefimi kurtardı! Her defasında onunla karşı karşıya gelmek ne kadar zordu anlatamam. Müstakbel katiline bakmaya çalışan bir kurban gibiydim. Her duruşmaya yanımda bir psikologla girdim. Ama yaptım. Onun yüzüne baktım. O ise hiç bana bakmadı, yüzünü bile çevirmedi" dedi.

Ayşe Arman'ın "İndirimden faydalanamadı ya şerefim kurtulmuş gibi hissediyorum" başlığıyla yayımlanan (25 Ekim 2016) yazısı şöyle:

Bir süre önce yazdım Tuba Korkmaz'ın hikâyesini...

Eski erkek arkadaşı Eskişehir’de, yol ortasında falçatayla gırtlağını kesti... 

Şaka gibi!

Ama değil...

Oldu, yaşandı...

Ve Tuba, tamamen şans eseri hayatta kaldı.

Geçen hafta da duruşması vardı.

İndirim uygulanmadı, eski sevgili 14 yıl ceza aldı.

Tuba Kormaz önce bana duygularını yazdı, sonra da sorularımı cevapladı...

Her duruşmaya psikologla girdim

"Biti...

Kimine göre az, kimine göre şaşırtıcı bir karar, ama bitti... Ve 14 yıl yedi...  

Bu yasalar içinde verilebilecek en iyi karar bu muydu gerçekten? Oysa bir cana son vermek üzere yola çıkmaya niyet etmiş olmak bile ne büyük suç vicdanlarda!

Sanığın kendi ifadesinde söylediği gibi, sabahın 4’ünde evimin önüne gelen, 7’ye kadar çıkmamı bekleyen, ben evden çıktığımda -kamera kayıtlarıyla sabit- arkamdan gizlice takip eden biri, nasıl olur da “Planlayarak yapmamıştır” denir, bunu aklım almıyor!

Yine de hiçbir indirim verilmemiş olması, takım elbisesinin iyi hal sayılmaması ve söylediği tüm yalan dolu hakaretlerinin ve ‘namus’ söylemlerinin ciddiye alınmadan tahrik indirimi verilmemesi adeta şerefimi kurtardı!

Her defasında onunla karşı karşıya gelmek ne kadar zordu anlatamam. Müstakbel katiline bakmaya çalışan bir kurban gibiydim. Her duruşmaya yanımda bir psikologla girdim. Ama yaptım. Onun yüzüne baktım. O ise hiç bana bakmadı, yüzünü bile çevirmedi. Aylardır kafamda dolaşan soruyu sormak isterdim oysa gözlerine bakıp:“Bana bunu neden yaptın? Hadi yalan söyleme artık, bahane bulma, gerçekten, bana bunu nasıl yaptın? Seni affetmem için benden özür dile, saçma sapan uyduruk sebeplere sığınmadan, ‘Evet yaptım!’ de, de ki ben de şaşırayım. Belki de hayatında ilk kez hatanın sorumluluğunu üzerine al!” “Yaralandıktan sonra 112’yi aramaya çalıştım çünkü yardım etmek istedim ama telefonun kilidi değişmişti!” diye uydurma, çünkü ikimiz de biliyoruz ki bunu yapmadın. Bana 63 bin lira vermedin, bunu da biliyoruz. Ve hatta, seni hiç aldatmadığımı da biliyoruz...”

Ama her zaman olduğu gibi yine hiçbir şeyin sorumluluğunu almadın üzerine. Yine bahaneler, yine yalanlar. Bir de üstüne “Mağdur benim!” dedi, “Katil kendisidir. Duygularımı öldürmüştür!” Dedin de...  

Çok yakın dostlarımı sadece erkek olduğu için sevgilim ilan ettin, ömrümü adadığım kızıma baktığını söyledin...  

Daha türlü türlü yalanlar... 

Olsun, ben bundan sonra, gerdanımı kapatmadan yaşayacağım hayatımı! Çünkü ancak savaşçıların yaraları olur... 

Tüm destekleri için herkese teşekkürler... 

Kızı öldürülmüş bir baba vardı. Her davamda beni yalnız bırakmayan, Eskişehirmilletvekili Utku Çakırözer vardı. Kadına Şiddete Hayır Platformu’ndan Büşra ve bana destek olan tüm sanatçılar, avukatlar... Ve ailem... Bana ilk gün “Bana güven abla”diye telkin veren can kardeşim Şeyma... 

Ve namusum üzerinden yürüttükleri söylemleri hiç ciddiye almadan yanımda dimdik duran annem ve babam...  

Yaslandığım koca dağsınız siz!

Tekrar tekrar teşekkür ederim.

Kadın kimliğimin her noktasından saldırıya uğradım mahkeme süresince

Karar için neler diyeceksiniz?

- Bir karara bağlanmış olması bile benim için büyük bir rahatlama! Ama kız kardeşimin de dediği gibi, içimiz soğumadı... 

Gırtlağınızı kesmenin cezası bu muymuş?

- Buymuş! “Acı gerçek” dedikleri böyle bir şeymiş demek... 

Peki siz ne umuyordunuz?

- Mevcut yasalara göre değerlendirdiğimizde, ben 20 yıldan az bir ceza almasını beklemiyordum. Yedi yaşında, her haliyle anneye muhtaç bir çocuğun annesiz bırakılmak istenmesinin karşılığı da 14 yıl olamaz... 

Ama indirim uygulanmadı. Bu durum kadınlar açısından olumlu bir gelişme sayılabilir mi?

- Kesinlikle evet! Gerçi istisnasız her kadın cinayetinde, saldırısında ve tecavüzünde görülen, “Ama kadın da şunu yaptı!” şeklindeki savunmalar, benim davamda da duruşmanın rutiniydi. Fakat kararda şunu söylediler aslında: “Kim, ne yapmış olursa olsun, senin suçun sabittir!” Ve verdiler 14 yılı. Bir anlamda şerefim kurtuldu diye düşünüyorum!

Mahkemede neler yaşandı?

- Ben çok zorlandım. O anın tekrar tekrar hatırlatılması, öte yandan bana yapılan hakaretleri, yalanları dinlemek. Canciğer arkadaşımla yaptığımız geyik dolu yazışmaların büyük bir ciddiyetle “cinsel içerikli” diye sunulması. İş arkadaşlarımın, “abi” dediğim, saygı duyduğum insanların “İlişkisi vardı” diye isimlerinin okunması benim için utanç vericiydi. Anneliğimden tutun da kadın kimliğimin her noktasından saldırıya uğradım mahkeme süresince. Avukatımla görüştük, kararı yüksek yargıya taşıyacağız... 

Ağlamazsak kimse meme vermeyecek

Tüm bu süreçte kadınlar, kadın dernekleri, örgütleri ne kadar destek oldu?

- Çoook! Hepsine ayrı ayrı teşekkürler.

Birleşmek mi gerekiyor?

- Kesinlikle! Ancak sadece kadınlar olarak değil, vicdanlı insanlar olarak. Belki yaptırımların de ağırlaştırılması lazım. Belki kanun hükmünde değişiklikler, bilmiyorum. Ama şunu biliyorum, ağlamazsak kimse meme vermeyecek!