Gülen cemaati yayınlarını da kapsayan 14 Aralık operasyonu kapsamında ifade vermek üzere tutuklu bulundukları cezaevinden adliyeye getirilen eski İstanbul Terör Şube müdürleri Yurt Atayün, Ömer Köse, İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan ile Mali Şube Müdür Yardımcısı Kazım Aksoy, “silahlı terör örgütüne üye olmak, evrakta sahtecilik ve iftira” suçlamasıyla tutuklanmaları istemiyle nöbetçi sulh ceza hâkimliğine sevk edildi. Polis müdürlerinin tamamı 22 Temmuz’da polise yönelik yapılan operasyonlarda tutuklanmıştı. Bu taleple ikinci defa tutuklanmaları talep edildi.
İfade veren Yurt Atayün’ün sorgusunun son bölümünde gergin dakikalar yaşandı. Atayün, Savcı İrfan Fidan’a kendisi hakkında "silahlı terör örgütü üyeliği" suçlaması olduğunu hatırlatarak, “Ben terör müdürüyüm, hangi terör örgütüne üyeyim?” diye sordu. Atayün’ün tüm ısrarına rağmen Savcı Fidan, bu soruya cevap vermedi.
Atayün ve avukatı bu sebeple ifade tutanağına imza atmadı. Tutanağın altına, “Hangi terör örgütüyle suçlandığı açıkça yazılmadığı için şüpheli müdafii ve şüpheli tarafından ifade tutanağı imzalanmamıştır.” notu düşüldü. “Tahşiye örgütüyle ilgili soruşturmayı talimatla mı yaptınız?” sorusuna ise Atayün, “Talimatı savcıdan aldım.” diye cevapladı. Tahşiyeciler grubuna yönelik talimatla operasyon yaptıkları iddialarını reddeden Atayün ayrıca, “Bütün işlemler kanun kapsamında yerine getirilmiştir. Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda hareket eden şahsımın hiçbir cezaî sorumluluğu yoktur. Konuyla ilgili soruşturma kapsamında yazılan iddianame Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilerek, yargılama başlamıştır. Bir eksiklik veya usulsüzlük bulunduğu takdirde, iddianamenin iade edilmesi gerekirdi. Ancak böyle bir eksiklik tespit edilemediğinden iddianame kabul edilmiştir.” dedi. Atayün’e daha sonra Fethullah Gülen Hocaefendi’nin 2009 yılında yaptığı “İrtica paranoyası” başlıklı sohbeti soruldu. Atayün, “Ben bu konuşmayı şu anda sizden dinliyorum.” cevabını verdi. Soruşturma kapsamında iletişimin dinlenmesiyle ilgili uzatma yazılarında imzası olduğu sorusuna Atayün, soruşturma kapsamında yapılan işlemlerin hakim ve savcı talimatına uygun yapıldığını ve hukuk dışı bir işlem olmadığını belirtti.
İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer de, “Tahşiye grubu” isimlendirmesinin ne şekilde verildiğinin sorulması üzerine, “Bu bizim adlandırmamız değildir. Güvenilir kaynak ne ise, yani bu bilgileri bize getiren kaynak bu ismi kullanmış olması ihtimaline binaen biz de devam eden çalışmalarımızda bu ismi belirterek yazışmalarımızı yaptık.” dedi. Devam eden istihbarî çalışmalarla alakalı elde edilen bilgileri Fethullah Gülen Hocaefendi’ye bildirip bildirmediği ve Hocaefendi’yle görüşüp görüşmediği sorusuna, “Bugüne kadar Fethullah Gülen ile hiçbir görüşmem olmadığı gibi görevim süresince elde etmiş olduğumuz istiharî bilgileri Gülen’e yahut yakınındaki kişilere bildirmem söz konusu değildir. Yine müşteki yahut mağdurlara yönelik istihbarî çalışma yapılması hususunda herhangi bir talimat almış değilim.” ifadelerini kullandı.
Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan’ın Tahşiye operasyonuna ilişkin, “Muhtemelen bu konuya ilişkin olarak 2008 yılı ortalarında almış olduğum bilgileri yıl sonunda diğer illerle paylaşmışız. Muhtemelen bu bilgilerin kaynağı jandarma yahut MİT’tir. Bu bilgileri teyit ettikten sonra da adli şube olan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gereği için yazılmıştır. Şu an huzurda bana okunan Fethullah Gülen’in konuşmasının da yazılarımız ile alakası olmadığını düşünüyorum.” dediği öğrenildi.