Eski Türkmen Meclis Başkanı: Esad rejimi Türkmenlere fosfor ve misket bombası atıyor

Eski Türkmen Meclis Başkanı: Esad rejimi Türkmenlere fosfor ve misket bombası atıyor

Suriye’de Bayırbucak bölgesinde Esad rejimine bağlı güçlerle Türkmen birlikleri arasındaki şiddetli çatışmalar sürerken en önemli noktalardan Tuzhurmatı ve Kızıldağ, Esad rejiminin eline geçti. Eski Türkmen Meclisi’nin Başkanı Samir Hafez’den Lazkiye caddelerinin ölü ve yaralılarla dolu olduğunu ifade etti. Esad rejiminin misket ve fosfor bombaları attığını ifade eden Hafez, Türkmenlerin durumunu Kürtler ve Esad rejimi arasında bir ‘şişe tıpası’na benzetti. Hafez, “Suriye’nin kuzeyinde kurulan PYD, PKK güçleri uzarsa Fırat’ın batısına geçip Afrin’e (Afrin’in yarısı Kürt, yarısı ise Türkmen ve Arap) gelinirse Bayırbucak’a neredeyse birkaç adım kalınır ve denize de açılırlar. Bunun arkasından da devlet olma gelir. Biz bugün şişenin tıpası gibiyiz” ifadelerini kullandı.

Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’ün aktarımıyla Eski Türkmen Meclisi’nin Başkanı Samir Hafez’in açıklaması şöyle:

Irak’ta Türkmenler yok ediliyor. Türkmen kenti olarak bilinen Tuzhurmatı başta olmak üzere bölge elden çıkmış durumda. Suriye’de yaşayan Bayır Bucak Türkmenleri de en zor dönemlerini yaşıyor. Orada yaşananları eski Türkmen Meclisi’nin Başkanı Samir Hafez’den dinliyorum:

 

Fosfor ve misket bombaları

 

“73 köyümüzden ikisi hariç, diğerleri, boşaltıldı, ya bombalandı, ya da Esad’ın ordusunun eline geçti. Türkiye sınırındaki Yamadi ve Salor köylerimize henüz dokunulmadı. Rusya’nın ağır bombardımanından kaçanlar bu iki köye sığındı. Ancak, Ruslar bölgeden ayrılınca hepsi köyüne döndü.

Bizler, 4.5 yıldır savaşıyoruz. Toprağımızı, namusumuzu korumakla biz şerefimizi koruyoruz. Varil bombalarını 4.5 kilometre yükseklikten atıp kaçıyorlar. Buna rağmen 3.5 kilometre menzilli silahlarımızla helikopter ve hatta uçak düşürdük. Saldırılarında yüzlerce ölü verdiler. Lazkiye caddeleri ölü ve yaralı dolu. Hastaneler yaralılarla dolup taşıyor. Hatta taziye okuyan bile kalmadı.

Eskiden Esad’ın uçakları 4 füze atıp kaçıyordu. Şimdi ise iki uçak kalkıyor, 90 dakika sonra iki uçak daha geliyor. Yine 90 dakika sonra yeni saldırılar oluyor. Bu saldırılar sırasında misket bombaları, hatta suyun altında bile yanan fosfor bombaları da atıyorlar. Denizden atılan füzeler 6 metre boyunda, 500 kilogram ağırlığındaki füzeler deprem hissi veriyor. Üstelik Suriye’nin üstünde tam 10 casus uydu var. Böylece fare deliğini bile görebiliyorlar.

 

Şişenin tıpası gibi

 

Suriye’nin kuzeyinde kurulan PYD, PKK güçleri uzarsa Fırat’ın batısına geçip Afrin’e (Afrin’in yarısı Kürt, yarısı ise Türkmen ve Arap) gelinirse Bayır Bucak’a neredeyse birkaç adım kalınır ve denize de açılırlar. Bunun arkasından da devlet olma gelir. Biz bugün şişenin tıpası gibiyiz. Önce uçaklarla Ruslar saldırıyordu. Şimdi Rusların 8 bin askeri, 80 bombardıman uçağı var. 36 adet helikopteri oldu. G-4 helikopterleri Lazkiye’nin karşısından kalkıyor 5-6 dakika sonra Bayır Bucak’ta oluyor. Birden 4 kilometre yükseklikten alçalıyorlar.

 

Düşman sevinmesin

 

Müthiş bir mücadele devam ediyor. Bu arada köylerimizde ne evler kaldı, ne de okullar. Hatta ağaçlarımızı bile vuruyorlar. Ona rağmen gençlerimiz misket, fosfor bombalarına karşı direniyorlar. Yaralılarımızın sayısı yüzlerce. Şehitlerimizin sayısını ise düşman sevinmesin diye yazmayacağım. En kahraman komutanlarımızdan Zekeriya Abdullah’ın da aralarında bulunduğu şehitlerimiz oldu.

 

Göç başladı ama…

 

Sınıra doğru göç başladı. Türkiye’deki akrabalarımız bizleri gördü. Dünden itibaren gelenlerin bir kısmı köylerine dönmeye başladı. Peki Putin neden pazartesi günü Tahran’a gidecek? Tabii ki daha fazla asker istemek için. Halep’e 6 bin asker yetmedi, yine asker gönderilmesini isteyecek. Şii milisler Halep’ in güneyinde 200 bin aileyi göç ettirmek istiyor. Acaba Bayır Bucak onlara hediye mi edilecek, yoksa Türkiye’ye karşı kartını mı oynayacak. İran Ordusu, Lübnan Hizbullah’ı, Suriye, Irak, Bayır Bucak Türkmenlerine karşı. Umudumuz Türkiye.”