Eski Vatan Partili Zileli'den "Erdoğan Kemalizm'e teslim oldu" diyen Perinçek'e: Gerçekten yazık, pes

Eski Vatan Partili Zileli'den "Erdoğan Kemalizm'e teslim oldu" diyen Perinçek'e: Gerçekten yazık, pes

Vatan Partisi’nin 1 Kasım 2015’teki seçimlerde İzmir milletvekili adayı olan ve parti faaliyetini İşçi Partisi adıyla sürdürürken 2014 yerel seçimlerinde Şişli Belediye Başkan adayı olarak çalışma yapan gazeteci Ümit Zileli, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in “Tayyip Erdoğan Kemalizm’e teslim oldu” sözünü Korkusuz gazetesindeki köşesinde eleştirdi. “Gerçekten yazık, gerçekten pes” diyen Zileli, “Bu denli büyük bir savruluşun bir ismi de var tabii ama iyice maziye karışmış eski dostluklar adına o sözcüğü kullanmayacağım!..” ifadelerini kullandı.

Ümit Zileli’nin bugün (13 Temmuz 2016) yayımlanan yazısı şöyle:

Ümit ZileliTartışma neredeyse bir yıl önce, 24 Temmuz 2015'te Türk ordusunun Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da PKK'ya karşı operasyonlara girişmesi ile başlamıştı…

Saray'ın, AKP çevrelerinin, yanaşma medyanın keskin bir dönüşle “milliyetçi” söyleme sarılmaları da aynı sıralarda gerçekleşti… Daha düne kadar “Sayın Öcalan” diyenlerin, “Çözüm Süreci”nin ne kadar kutsal, ne denli başarılı olduğunu haykıranların, bugün milliyetçi kesilmesinin, dün kol kola girdikleri HDP'lileri bu kez “hain, düşman” ilan etmelerinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktu aslında; Saray hangi yönü işaret ederse yanaşmalar, troller, siyasetçi ya da gazeteci kılıklı emir kulları dün ne yazdığını, söylediğini anında unutup, yeni rolüne adapte olmaya kurgulanmıştı bir kez…

Bizi şaşırtan, Cumhuriyeti devirmeye yeminli, bir yaptığı diğerini tutmayan, bir gün söylediğini ertesi gün bizzat kendisi yalanlayan, geniş kesimlerce “güvenilmez” olarak tanımlanan Saray'ı “Vatan Savaşı” başlattığı için kutlayan Vatan Partisi ve lideri Doğu Perinçek'ti!..

Saray'ın iktidarını sürdürebilmek , “Tek adam” rejimine geçebilmek, yargıyı, yasamayı, yürütmeyi tek merkezde toplayan bir diktatörlüğe dönüştürebilmek için gerekirse “şeytanla bile işbirliğine” gireceğini en net biçimde görmesi gereken (8 yıllık süreçte en ağır biçimde yaşayarak gören) siyasi parti ve lideri Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da yaşananlara “Vatan Savaşı” sıfatını yakıştırıyordu!..

Benim de kurucu üyesi olduğum Sanatçılar Girişimi “Baş Sorumlu Sorumsuz Cumhurbaşkanıdır” başlığı ile yayınladığı bildiride, Saray açısından bunun bir vatan savaşı değil, Saray savaşı olduğu anlatıldı. Elbette asker, teröristlere karşı vatanı için sonuna kadar savaşacaktı, savaşıyordu; ancak PKK ile gizli toplantılarda pazarlık yapanların, “Çözüm Süreci” masalıyla üç yıl bölgede fink atılmasına, patlayıcı yığınakları yapılmasına, silah depoları kurulmasına göz yumanların, askerin dışarıya adım atmasını bile yasaklayanların bugün “vatan savaşı” yapmalarına olanak var mıydı?..

Bu bildiri üzerine Doğu Perinçek gayet ağır bir yazı kaleme alarak, bu ülkenin yüz akı yurtseverlerini, şairlerini, edebiyatçılarını, yazarlarını, tiyatrocularını, işgal İstanbul'unun en büyük hainlerinden Cenap Şehabettin'e benzetti. Karşılığını aldı doğal olarak; “Cenap Şehabettin'leri yanlış yerde arıyorsunuz” başlığını koyduğum yazımda, nasıl büyük bir yanlış yaptıklarını, çok ağır bir sorumluluk altına girdiklerini anlattım. Böylece yılların dostluğu, arkadaşlığı tozlu raflara kaldırıldı…

-Herkes kendi yoluna gitti!..

 

Yanlışın faciaya dönüştüğü an!..

 

Ancak Doğu Perinçek ve partisi geliştirdiği o “müthiş tezden” vazgeçmedi…

Vazgeçmek ne kelime; o tezi daha da geliştirdi, büyüttü… Öyle ki sonuçta yarattığı tezin bir parçası haline geldi!.. Sağda, solda, yurtdışında Vatan Partisi'nin iktidarla yakınlaştığı iddiaları açık açık dile getirilmeye başlanınca Perinçek yeni durumu şu sözlerle açıkladı:

-Biz Fethullah Gülen örgütüne karşı mücadelenin 40 yıldır esas sahibiyiz… Tayyip Erdoğan bizim dediğimiz yere geldi. Bu örgütün ABD kontrolünde cumhuriyet yıkıcısı, vatan yıkıcısı olduğuna dair söylediklerimiz kabul gördü. Tayyip Erdoğan buraya geldi diye biz karşı tarafa mı geçelim…

Bu sözlerden anladığımız kadarıyla Saray'la yakınlaşmanın ana eksenini Fethullahçılara karşı yürütülen operasyonlar oluşturuyordu… Peki ya diğer konular; ülkenin gericileştirilmesi, başkanlık bastırması, yüksek yargının sıfırlanıp iyice iktidara bağlı hale getirilmesi, sözde “Vatan savaşı” verdiği PKK'nın uzantısı PYD ile Suriye'de, ABD baskısıyla kol kola girme durumuna düşmesi vb.. Bu konularda ne düşünüyordu lider ve kurmayları?.

-Bunların yanıtlarını da acı bir şekilde öğrendik, son birkaç gün içinde!..

 

Büyük ifşaat, yazık hayaller!..

 

Önce New York Times ve Frankfurter Allgemeine gazetelerinde şu başlıkla karşılaştık:

-Erdoğan yurtseverler tarafından ele geçirildi!..

Müthiş ifşaat Doğu Perinçek'e aitti! Times'taki makalede bu sözlerden yola çıkılarak şu yorum yapılıyordu:

-Erdoğan yeni müttefiklere gereksinim duyduğu için ulusalcılar ve orduyla işbirliği yapıyor…

New York Times gazetesi Vatan Partisi'ni “orduya yakın milliyetçi parti” şeklinde nitelendiriyor, Perinçek'in de “darbe teşebbüsü” suçlamasıyla uzun süre hapis yattığını belirtiyordu. Peki yatmasını sağlayan kimdi?. O tarafına bakılmamıştı nedense!..

Perinçek o noktada da durmadı. Dün Aydınlık'taki yazısında Bu kez şu “tarihi!” açıklamayı yaptı:

-Tayyip Erdoğan Kemalizme teslim oldu!..

Perinçek, iki gazetenin makalesinin de doğruları içerdiğini, ancak gelişmelere düşmanca baktıklarını ve ABD ile Almanya'nın, Türkiye'nin 24 Temmuz 2015'te bölücü teröre karşı başlattığı harekatı kaygı hatta korkuyla izlediklerini anlattıktan sonra şu saptamayı yapıyor:

-Bu yolu “Atatürk'ün izinde” diye niteleyen de onlar!..

Büyük darbeyi de hemen ardından vuruyor:

-Tayyip Erdoğan'a (ABD; AB) Kemalist Devrimi yıkma görevi vermişlerdi. Oysa Tayyip Erdoğan Kemalizme teslim oldu!..

Ana okullarına kadar el atan, 3 yaşındaki çocuklara bile türban takan, Atatürk'ün ismini tarihten silip atmak için elinden geleni ardına komayan, milli bayramlarımızı, marşlarımızı, andımızı bile yasaklama cüretini gösteren, Osmanlıcılık hayaliyle yanıp tutuşan, ama ABD'nin her talimatına “emredersiniz” diyen kafa Kemalizme teslim oldu öyle mi?!. Gerçekten yazık, gerçekten pes!

-Bu denli büyük bir savruluşun bir ismi de var tabii ama iyice maziye karışmış eski dostluklar adına o sözcüğü kullanmayacağım!..