Eski Yargıtay Hâkimi Eminağoğlu: İktidarın her söylemi bunlara güç veriyor

Eski Yargıtay Hâkimi Eminağoğlu: İktidarın her söylemi bunlara güç veriyor

Eski Yargıtay hâkimi ve cumhuriyet savcısı Ömer Faruk Eminağoğlu, son dönemlerde bazı ilahiyatçılar tarafından özellikle cinsellikle ilgili verilen fetvalara karşı herhagi bir yaptırım uygulanmamasına ilişkin olarak, "1991 yılında eski TCY’nin 163. Maddesi’nin kaldırılması bu söylemlerin cezasız bırakılmasında önemli bir adım teşkil ediyor’ dedi. Eminağoğlu, "Uygulamaları ve adımları bu yönde olan bir partinin iktidarında laikliğe aykırı davranan grupların güçlenmesi tesadüf olmasa gerek. İktidarın her söylemi bunlara güç veriyor. Bunu görmek zor değil" yorumunda bulundu. 

Eski Yargıtay hâkimi ve Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na göre adım adım uygulanan politikalar ve Türk Ceza Yasası’nda (TCY) yapılan değişiklikler meselenin arka planını oluşturuyor. Eminağaoğlu ‘1991 yılında eski TCY’nin 163. Maddesi’nin kaldırılması bu söylemlerin cezasız bırakılmasında önemli bir adım teşkil ediyor’ ifadesini kullandı.

Birgün'den Can Uğur'un haberine göre,  "Devletin sosyal ve ekonomik veya siyasi veya hukuki düzenini, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla veya siyasi amaçla veya siyasi menfaat temin ve tesis eylemek maksadıyla, dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan şeyleri alet ederek (...) propaganda yapan veya telkinde bulunan kimse, beş yıldan on yıla kadar hapisle cezalandırılır" hükmünün yer aldığı 163. maddenin kaldırılmasının ciddi bir sorun anlamına geldiğini belirten Eminağaoğlu şunları söyledi:

"Şimdi anayasada yer alan laiklik ilkesi gerçekten kağıt üzerinde mi kaldı yoksa laikliğe yönelik tehdidin yaptırımı var mı? Bu sorunun yanıtı kritik önemde. Bugün içinde bulunduğumuz sürece baktığımızda insanların laikliğe yönelik tehditlere karşı bir yaptırımda bulunulmadığını gördükleri ya da böyle düşündükleri ortada. Şu tabloda kimse laik bir devletin güvencesini hissedemiyor. Yine anımsamakta fayda var Anayasa Mahkemesi’nin kararında ‘Laikliğe aykırı olduğu’ saptanan bir parti bugün laik Türkiye’de hükümet görevi yapıyor. Dünyanın hiçbir yerinde laikliğe aykırı bir parti laik bir düzeni savunamaz. Sorun buradan başlıyor." Eminağaoğlu şöyle devam etti:

163. Maddenin kaldırılması kuşkusuz laiklik karşıtı adımların yaptırımsız bırakılmasında kilit önemdeyken bununla da yetinilmedi. AKP’nin iktidarının ilk yıllarında ‘terör ve örgüt suçlarında’ laiklik karşıtı, şeriatçı örgütlerin adımlarına ilişkin yaptırımı esas alan ‘manevi baskı’ ya da ‘manevi cebir’ uygulaması vardı. 2003 yılında AKP iktidarı bunu kaldırdı. Bu düzenleme ile İslamcı örgütlerin söylemsel düzeydeki her türlü ayrımcı ifadesi ‘silaha başvurmadıkları gerekçesiyle’ yaptırımsız kaldı. Bu çok ciddi bir boşluk doğurdu. Bugün yaşanan sorunların yaptırımsız kalmasında bu düzenlemelerin payı ciddi düzeydedir. 

"Şeriatçı gruplar, meydanı boş buluyor"

Konunun tarihsel ve politik olarak ne anlama geldiğini Eminağaoğlu şu ifadelerle değerlendirdi: “3 Mart’ta yıldönümü olan devrim yasalarını hatırlamakta da fayda var. Şeriye vekaletinin kapatılması ve Diyanet İşleri’nin kurulması tarihsel önemde adımlardır. Ancak bugün baktığımızda Diyanet İşleri adeta yerine kurulan şeriye vekaleti gibi çalışmaktadır. İktidarın uygulamalarının meşrulaştırıcısı haline gelen Diyanet İşleri kuruluş misyonundan uzaklaşarak iktidarın lehine fetvalar veren kurum haline gelmiştir. Diyanet şeri söylemlerin fetvasını veren bir kurum gibi çalışmıştır. Diyanet bunu yaptığında tarikatlar el yükseltmektedir. Bu da beraberinde şeriatçı grupların kuralsız biçimde, meydanı boş bulmaları anlamına gelmektedir.” Eminağaoğlu sözlerini şöyle sonlandırdı: İktidarda laikliğe aykırı bir parti olduğunu düşünün. Uygulamaları ve adımları bu yönde olan bir partinin iktidarında laikliğe aykırı davranan grupların güçlenmesi tesadüf olmasa gerek. İktidarın her söylemi bunlara güç veriyor. Bunu görmek zor değil.