Örgüt üyeliği suçlamasıyla gözaltına alınarak 1994 yılında cezaevine konulan ve iki yıl sonra Eskişehir Cezaevinin kapatılması için ölüm orucuna başlayan Ergün Bütüner’e eyleminin 69’uncu gününde zorla müdahale edildi. Ölüm orucu eyleminin ilk 65 gününü hatırlayan Bütüner, müdahale eden ekibin şekerli serum kullandığını ve bedeninde kalıcı hasarların oluştuğunu söyledi.
Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre eyleminin 69’uncu gününde bilinci kapanan ve zorla müdahale edilen, Bütüner Werniche Korsakoff oldu. Bütüner, eylemi süresince kaç kiloya düştüğünü hatırlamıyor. 2001 yılında hapishaneden çıkmasının ardından fizik tedaviye başlayan ve psikologlardan destek alan Bütüner, hatırlayamama ve yürümekte güçlük çekme sıkıntılarının zorla müdahalenin ardından oluştuğunu söylüyor.
Çankaya Belediyesi Sosyal Projeler Merkesindeki çay ocağında işe başlamasının ardından psikolojik sorunlarını atlattığını söyleyen Bütüner şöyle konuştu:
“Hapishaneden çıktıktan sonra ailemin ve dostlarımın çok desteği oldu. İşe başladıktan sonra hayata daha sıkı bağlandım. Sağlığım ve psikolojimle ilgili 10 yılda attığım adımlardan daha fazlasını işe girdikten sonra kısa sürede attım. Bir şey konuştuğumuzda konunun başı ve sonuyla ilgili bağlantı kuramıyordum. Ne anlatıldığını ne kadar odaklanırsam odaklanayım kaçırıyordum. İşe başlamamın ardından konuşmam daha düzeldi.”
O tarihlerde ölüm orucu eyleminde vitamin alınmadığını yalnızca şekerli ve limonlu su içtiklerini anlatan Bütüner’in kendisiyle birlikte zorla müdahale edilen arkadaşı Ali Ayata hayatını kaybetti. Bütüner hapishane koşullarında bu eylemin zorluklarını dair şunları söyledi:
“Hapishane koşullarında bunu yaşamak çok zor. Dışarıdaki destek çok önemli. Ölüm orucunu sürdürmek, onu götürmek irade meselesi ve dışarıdaki her olumlu gelişme süreyi uzatıyor. Dışarıda yapılan bir eylem çok önemli görülmeyebilir ama ölüm orucu direnişçileri bunu duyduklarında olumlu etki ortaya çıkıyordu. Dışarıda destek olmazsa iradenizi kırıyordu.”
Açlık grevi eylemini 220 günü aşkın süredir sürdüren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya zorla müdahale edilmesinin kalıcı hasarlara neden olacağını söyleyen Bütüner, “Gülmen ve Özakça’ya zorla müdahale edilmemeli. Bu süreçte toplumsal muhalefete nasıl saldırıyorlarsa Gülmen ve Özakça’ya da öyle saldırıyorlar. Onların tek avantajı kendi çabalarıyla yarattıkları biçimde gündemde olmaları” dedi.